Dolce vita’nın memleketinin gösteriş meraklısı siyasi figürü…
Gelato, limoncello, grappa, vino, risotto…
Bir yanda ise Rai uno, due, tre ve gerisi…
Akdeniz’in deli ama hesaplı, tutkulu ve aşık, sevgiye daima aç lideri Silvio Berlusconi’ye ‘addio’ dendi…
Rengarenk bir karakterdi demek hakkını vermek olur mu bilemiyorum… Fakat; türlü türlü yönleriyle skandallarla, başlıklara imza atarak, merak uyandıran hayatını dopdolu yaşadı demek gayet yerinde olur.
Milano’daki paha biçilemez villasında ta 90’larda inşasına başlanan anıt mezarvârî mermer ‘yapıtta’ aynı firavunlar, pardon(!) Romalı imparatorlar gibi yakın arkadaşları, aile mensupları ve uzun bir listeden oluşan sevgilileri dahil herkese yer ayırmış…
Heykeltıraş Pietro Cascella’nın yarattığı mozole Roma öncesi antik dönemin izlerini taşıyor. Berlusconi’nin ‘öbür tarafta’ ihtiyaç duyabileceği şeyler de temin edilmiş… Meyve, ekmek, cep telefonu ve şarap gibi…
***
Berlusconi deyince aklımıza;
Medya patronu,
Mafya ile yakın olan,
Emlak kralı,
A.C. Milan takımının sahibi geliyor…
Yanında tabii siyasî kimliğini de eklemek lazım elbet… II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en uzun başbakanlık yapmış isim olması ayrı bir dinamik katıyor.
Bir yandan kendinden yaşça küçük kızlarla uygunsuz münasebetleri derken, Putin ve Kaddafi ile verdiği güç kokan fotoğraflarıyla, tam bir Fellini deliliğiyle, tüm İtalyanlığı ile herkesi şaşırtan bir figür oldu.
Tam 36 kez yargıç karşısına çıktı. Sağ kolu mafya ile olan yakın ilişkileri sebebiyle yedi yıla mahkûm oldu.
Yaptırdığı mozole bile bir yerleşim bölgesine yakınlığından dolayı gayrikanuni iken yargıya müdahalede bulunup yapım onayı çıkarttı…
Her şeye rağmen partisi Forza İtalia mecliste yerini daima aldı.
Merkez solcu Eski Başbakan Matteo Renzi’den, İtalya’nın ilk kadın başbakanı Giorgia Meloni’nin taziyelerine kadar yapılan yorumlar ülkenin istikbaline ve Berlusconi’nin bıraktığı siyasi miras konusunun ne olacağının üstünü örtmedi.
New York Times haberine göre “İtalyan hükümetinin istikrarı Silvio Berlusconi’nin kızı Marina’nın babasının siyasetteki etkisini pekiştirmeye devam edip etmeyeceğine çok bağlı”. Aynı haberde Luiss Guido Carli Üniversitesinden Profesör Roberto D’Alimonte’nin “Forza İtalia, Berlusconi ismini taşıyan biri tarafından yönetilmezse marka dağılır” demesi gündemin bu yönde olduğuna işaret ediyor.
Marina Berlusconi çok zeki bir işkadını olarak biliniyor. Ancak babasının aksine siyasi hayattan hiç hoşlanmayan bir isim…
Babasının siyaseti sevmesi idealist temellere dayalı değildi elbet… Siyaseti kendi çıkarları için çok iyi kullanmış ve bu konuda çok şanslı olmuş bir isim Silvio Berlusconi.
Gücünü daima siyasetle pekiştirmiş ve şansı çoğunlukla yaver gitmiş bir adam.
Hatta Berlusconi Milano’da şehrin azıcık dışında, banliyö bölgelerinde yaptığı lüks inşaatların “huzurlu ve sakin” bir yaşam sunduğunun reklamını yaparken villaların üzerinden uçan uçakların satışı engellemesi sebebiyle pratik(!) bir çözüm bulmuş… İtalya’da hastanelerin üzerinden uçak uçurulmasına müsaade edilmemesi sebebiyle hemen lüks villaların yanına inşa ettiği San Raffaele Hastanesiyle uçakların uçuş rotalarını değiştirmekle kalmamış aynı zamanda müthiş bir tıp ve bilim merkezinin de temellerini atmıştı…
Milano’nun en muteber sağlık merkezlerinden sayılan San Raffaele Hastanesinde 86 yaşında vefat eden Silvio Berlusconi bitmek bilmeyen skandalları, Amerikan dizilerini oynattığı sayısız televizyon kanallarıyla, Putin ile içtiği pahalı şarapları ve Rus liderle dostluğuyla defalarca gündemi meşgul tuttu…
***
Evet imparator gibi yaşadı…
Nefret edildi ve çok sevildi…
Fakat istediği gibi yaşadı…
Şanslıydı…
Yaptığı tercihlerin getirdikleri değil hayatla olan dansı onu meşgul etti…
Tam bir keyif delisi İtalyan gibi mambosunu yaptı ve öyle gitti…
