Başlığa bakıp hemen “tamam şimdi de kendini siyaset gurusu sanıyor” hükmüne varmayın.
Artık kulunuz da ChatGPT ile konuşmayı öğrendi… Zor oldu ama becerdim.
Başlıktaki suali ona sordum. Gelen cevabı özetleyerek paylaşmaya başlıyorum:
“Yapay zekâ olmam dolayısıyla şahsi görüşlerim olmadığı gibi geleceği kesin bir şekilde öngörme yeteneğine sahip değilim.
Süregelen Ukrayna-Rusya ihtilafı, jeopolitik, tarihi ve kültürel unsurları önemli rol oynadıkları bir hadisedir. Bu gibi sorunların halledilmesi, ‘hareketli’ diyebileceğimiz sayısız değişkenlerin tesir altında kalabilecek çok zor bir projedir.
Bununla beraber bu meselenin nasıl sonuçlanacağına dair şu ihtimaller sunabilirim: (hatırlatayım, yapay zekâ konuşuyor.)
1) Diplomatik müzakereler veya antlaşmalar… İlgili taraflar arasında yapılacak yoğun görüşmelere sonucu karşılıklı tavizler verilebilir… Bazı coğrafi bölgelerde uzlaşmaya varılarak sınırlar yeniden çizilebilir. İhtilafın gerçek sebeplerine dayanarak bazı yörelerde siyasi reformlara dahi ihtiyaç duyulabilir.
2) Uluslararası aracılar vasıtasıyla çözüm… Mevcut uluslararası kurumlar, hatta bazı komşu ülkeler, çeşitli yönlerden baskılar uygulayarak Rusya ve
Ukrayna’yı müzakere masasına oturmaya ikna edebilirler.
3) Mevcut durum yani ‘status quo’nun devamı… Bu şartlar altında iki tarafın da kazanmayacağı belli olan zafer hayalleri devam eder. Bu da şu anda zaten bölünmüş olan toprakların fiilen Rusya’nın hâkimiyeti altında kalmasını ifade eder.
Ancak şunun da altını önemle çizmek gerekir. Durum her an değişebilir. Bu yüzden size tavsiyem güncel haberleri yakından izlemek ve güvenilir kaynaklara dayanan yorumları da takip ederek gelişmelerden haberdar olmanızdır.”
Kulunuza göre esas zorluk burada başlıyor… “güvenilir kaynaklara dayanan yorumlar…” Bugün yapay zekânın inanılmaz sahtekârlıklara devasa bir zemin hazırladığını biliyoruz. Dolayısıyla en saygın gazete ve dergilerde yayınlanan makaleler veya en tanınmış kişilerin kaleminden çıkmış gibi gösterilen mesajların, sahteliklerine neredeyse her gün şahit olmaktayız.
İlgili tarafların liderleri konumunda bulunan kişilerin beyanlarını ise anlamak zor, bazen de imkânsız.
Size biraz uzunca bir örnek… 2 Temmuz Pazar günü basına yansıyan demecine göre, Ukrayna başkanı Zelensky, taarruzlarının devam edeceğini ve yılsonuna kadar Kırım dışındaki tüm Ukrayna topraklarını geri alacağını beyan etmiş.
Bu görüşünü de üç ay evvel Kiev’e gizli bir ziyaret yapan CIA Başkanı Williams Burns ile paylaşmış. İlaveten askerleri, Kırım sınırına dayanınca Rusya’nın barış masasına oturmaya razı olacağını da ileri sürmüş…
Ayrıca 1 Temmuz günü Kiev’i ziyaret eden İspanya Başbakanı ile birlikte yaptıkları basın toplantısında, Zelensky bu ay içinde – Litvanya’nın başkenti –Vilmius’te yapılacak NATO toplantısında savaş sonrası birliğe davet edileceklerine ilişkin net bir sinyal beklediklerini dile getirmiş.
Siz bu söylemleri nasıl yorumlarsınız?
Her şeyden evvel Rusya saldırısının ana sebeplerinden biri Ukrayna’nın NATO’ya girmesi ihtimali idi. Bu ihtimalin gerçekleşmesi tamamen gündem dışı iken dahi ABD Ukrayna’yı NATO’ya üye olarak kabul etmeyeceklerine dair bir garantiyi Rusya’ya de vermekten kaçınmıştı.
Bu talebi yenilemenin, hele bu safhada, gündeme getirilmesini anlamakta zorlanıyorum.
İkinci nokta da “Kırım sınırına vardığımızda” diyor Zelensky… Eğer Kırım, Ukrayna toprağı ise hangi sınırdan bahsediliyor. 1991 anlaşmasında sarahatle belirtildiği gibi Kırım, Ukrayna’ya bırakılmıştı. Ancak orada Rus deniz ve kara üsleri bulunmasına müsaade edilecekti… Ukrayna bilhassa 2012’den itibaren bu üslerin ve askerlerin oradan çekilmesini isteyince, Ruslar kısa bir harekâtla 2014 yılında Kırım’ı geri almıştı…
Bu olaya da kimsenin adeta itirazı olmamış, normal ve beklenen bir askeri operasyon olarak nitelendirilmiştir. Hatta Ukrayna makamlarından bile dişe dokunur bir protesto gelmedi…
Son birkaç haftadır yeni gelişmelere şahit oluyoruz…
Rusya “24 saat süren” ve adım adım tüm dünya tarafından nerdeyse canlı yayınlarla takip edilen bir ayaklanmanın izlerini silmekle meşgul. O cenahta kısmi bir sessizlik hâkim. Ancak verilen görüntü de şu: belki şaşırtıcı olacak ama Lavrov ve Putin’e göre “Rusya’nın güvenliğini teminat altına almayan herhangi bir antlaşmaya imza atılmayacaktır.”
Batılılar da tüm desteklerine rağmen büyük bir tereddüt içinde.
Ukrayna’nın silah talepleri bitmiyor… (En son habere göre bir düzine F -16 bize yeter demişler…) Bir taraftan Fransa diğer taraftan İsveç derken bir de utanç hadiseleri ile dolu mülteci problemleriyle epey meşguller.
Özetin özeti; amiyane tabirle bu “Pilav daha çok su kaldıracak”…
Naçizane kanaatime göre çözüm, yakın veya uzak komşu devlet başkalarından değil, asırlardan beri müşterek bir tarihi, müşterek bir kültürü, hatta müşterek yaşamı paylaşmış iki ülke halklarının liderlerin kendilerinden gelecektir.