Arda giderken ülkenin ruh halinin röntgeni çekildi resmen. Röntgenden gelen rapor ise oldukça vahimdi.
18 yaşında bir genç Arda Güler. Fenerbahçe’ye geldiğinde 14 yaşında bir çocuktu. Okuduğum haberlere göre Ankara’dan ailesinin yanından ayrılıp İstanbul’a geldiğinde zorluklar çekmişti. Bu da oldukça doğal bir şeydi. Bu yaşlar aileye en çok ihtiyaç duyulan yaşların başında geliyordu çünkü.
Fenerbahçe Arda’ya inandı. “Kim uğraşacak 14 yaşında çocukla?” mantalitesini benimsemek yerine ailesini İstanbul’a getirdi. Çocuğun problemi kalmadı ve kendini futbola verip bu günlere geldi. Fenerbahçe bu basit yatırımla 20+10 milyon Euro kazandı. Arda ise Fenerbahçe için küçük, kendisi için ise büyük olan bu jeste/yatırıma karşılık Fenerbahçe’ye 20+10 milyon Euro kazandırdı.
Futbol günümüzde bir sektör, hem de dünyada en çok para dönen sektörlerin başında geliyor. Ben ya da bu yazıyı okuyan biri nasıl bir yerde çalışıp, yaptığı iş karşılığı ay sonunda çalıştığı şirketten maaşını alıyorsa, futbolcular da aynı şekilde futbol oynama karşılığında kulüplerden para kazanıyor. Yine aynı şekilde bir şirket düşünün… Bir ürünü alıp, onu işleyip, satıp nasıl para kazanıyorsa, futbol kulüpleri de futbolcularını yetiştirip, onları satıp para kazanıyor.
Siz ay sonunda “Ben jest yapayım bu ay maaşımı şirketimden almayayım, bana çok güzel bir çalışma ortamı sağladılar” diye düşünür müsünüz? Ya da bir şirket düşünün. Çikolata üretimi yapıyor, ürettikleri çikolatanın içine de fındık katıp yeni bir ürün ürettiler. “Bu çok güzel oldu, bunu satmayayım” diyen bir şirket hiç gördünüz mü?
Konu ‘yeni futbol’ olunca da konuya bir iş gibi bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de çoğu kesimde hâlâ futbol eskisi gibi, yani arsada oynanan, futbolcunun da kulübe aidiyet hissettiği bir konuymuş gibi görülüyor. Ancak bu artık günümüzde maalesef doğru bir yaklaşım değil.
‘Arda bizi bıraktı’, ‘büyük Fenerbahçeliymiş’, ‘kaçar gibi gitti’, ‘Fenerbahçe’de oynamak istemedi’, ‘konuştukları yalanmış’ gibi açıklamaları taraftarların ağzından da duymak bence günümüzde çok doğru bir yaklaşım değil, ancak kabul edilebilir. Zira taraftarı da bir müşteri gibi görmek lazım. Bir konudaki memnuniyetleri sarsıldığında konuya duygusal olarak yaklaşmak insani bir olgu olarak kabul edilebilir. Ancak ve ancak kulüp yöneticilerinden, hele ki başkanından “Arda Fenerbahçe’de oynamak istemiyor” gibi bir açıklamayı kabul edemiyorum. Bu bir yönetici için çok talihsiz bir açıklama bana göre, zira Arda Fenerbahçe’de oynamak istemeseydi en baştan oynamazdı. “Arda’nın tek istediği Real Madrid’te oynamak.” Ali Koç bu açıklamasıyla sadece Fenerbahçe taraftarının Arda’ya öfkelenmesini körüklemiştir. Kendisi normalde insani değerlere saygı duyan bir profilken bu açıklama bana göre Ali Koç’a hiç yakışmamıştır.
Şimdi de Arda olalım. 18 yaşındayız, çok yetenekliyiz, sezonu Fenerbahçe’de kupa ile kapatıp, kupayı kaldırarak fotoğraf çektirmişiz. Dünyanın en büyük kulübünden transfer teklifi almışız, bir kazanırken beş kazanma imkânımız doğmuş, sırf Türkiye’de tanınırken dünyaca tanınma imkânına sahip olmuşuz, Playstation oynarken seçebildiğimiz yıldızlarla aynı takımda oynama imkânımız olacak… Uzar gider. Ben bu paragrafta Arda olarak Fenerbahçe’de oynamayı bir daha aklımın ucundan bile geçirmezdim. Arda da öyle yaptı. Üzerine de 17,5 milyon Euro serbest kalma maddesiyle Real Madrid’e transfer olabilecekken “Ben kulübüme para kazandırmak istiyorum 17,5 milyon Euro az, 20+10 yapalım” dedi. Her takıma Arda gibi bir futbolcu, her kuruma da böyle güzel bir ticaret diliyorum.
Röntgen sonucuna gelirsek;
•Okuduğumuzu anlamıyoruz,
•Anlamadığımız için analiz yapamıyoruz,
•Empati yoksunuyuz,
•Kıskancız,
•Objektif değiliz,
•İyiyi taşlama konusunda çok başarılıyız.