Arapların savaşçı kraliçesi

Selin BARLAS Köşe Yazısı
2 Ağustos 2023 Çarşamba

Kadın olmak üzerine düşünürken buluyorum kendimi…

Ne yaparsak yapalım yanlış anlaşılmak, ‘düzgün’ olmak, başa geleni çekmek ve erkekler dünyasında bize müsaade edildiği kadar var olmak mı kaderimiz diye sormadan edemiyorum…

Soruyorum fakat hemen sonra tüm imkansızlıklara rağmen tarihe yön vermiş kadınlar varken bu teslimiyetçi veya kaderci eğilim nedir diye kızıp “Saçmalama Selin!” derken buluyorum kendimi…

Güçlü olmak neden hakkımız olmasın?

Başarılı olmak, yanlışı söylemek veya sınırlar aşıldığı vakit “dur!” demek neden yanlış olsun?

Bize izin vermek kimin ne haddine diyorum…

Anadolu tanrıçaların, kraliçelerin, sultanların diyarı…

Unutsak dahi hakikat değişmez…

Erkeklerin kudretine atfedilen Osmanlı İmparatorluğundaki münasebetler ve hadiseler bir yana derin devletin temellerini atan müessese olan harem ve oradaki kadınların şekillendirdiği geçmiş ve gelecek göz ardı edilemez…

Bugün tarihteki savaşçı kraliçelerden birini hatırlayalım istedim… Öyle havalı havalı, bilmiş bilmiş yazdığıma bakmayın…

Emran Al-Badawi’nin ‘Kraliçeler ve Peygamberler: Asilzade Kadınların ve Kutsal Adamların Şekillendirdiği Paganizm, Hristiyanlık ve İslam’ kitabında yazanlardan öğrendiklerimden yola çıkarak bir kadının hikayesini anlatmak istedim…

Mavia isimli bir kraliçeyi onurlandırmak ve yaptıklarının neticeleri veya etkilerini aktarmak şevkiyle tarihe ışık tutmak vazifemmiş gibi hikâyeyi sahiplendim…

4. yüzyılda İslam öncesi devirde (yani cahiliye devrinde) yarı yerleşik, Arap kabilelerinin oluşturduğu bir toplulukların idaresinde güney Suriye’de doğmuş bir kadın Mavia…

Romalıların ve Perslerin daimî mücadelesinin tam ortasında dünyaya gelmiş…

Kalb kabilesinin mensubu olarak doğan Mavia, Tanukidlerin kralı al-Hawari ile evlendirilir… Al-Hawari’nin ölümünün ardından iktidar kralın karısı, yani kraliçe Mavia’ya kalır…

Karşılarında bir kadın lider görenlerin saldırıları karşısında yenilgi yerine sayısız zaferler kazanan Mavia hakkında tarihçi Rufinus’un yazıtlarında “Arapların kraliçesi Mavia, Filistin ve Arabistan’ın sınırlarını sallarken aynı zamanda Romalıların ordusunu perişan etmekle muzaffer kraliçe olarak bölgede itibar görmüştür” demiştir…

Tarihi kayıtlarda Mavia’nın özellikle askeri ve siyasi zekasını, ittifaklarını ve adımlarını anlatan eser olmasına rağmen birçok insanın bu bilgilerden bîhaber olması erkek egemen tarih anlatısının gücünü tekrar yüzümüze vuruyor…

Araplar arasında kurduğu ve güçlendirdiği ittifaklar Romalılardan bağımsızlık kazanmaya, diplomasinin kurumsallaştığı bir konfederasyona ve Mavia’yı söz sahibi bir muktedire dönüştürdü…

Mavia güçlenirken siyasi ve askeri olarak bölgede muteber bir kraliçeden ziyade artık bir kadın savaşçı olmuştu…Hatta Bizans İmparatoru Valen’in destek istediği bir generaldi demek gayet yerindedir…

Doğu Roma ise Edirne sınırlarında kuzeyli savaşçılara karşı topraklarını müdafaa ederken büyük bir yenilgiyle karşılaşır… İmparator Valen’in askerleri gelen ‘barbarlar’ tarafından büyük bir kıyıma uğrar…

İlerleyen barbarların artık Konstantinopolis’e dayanması ve Mavia’nın İmparator Valen’e destek için hazırda bekleyen ordusu Bizans’ın savunmasını sağlayarak Kuzeyli tehlikesini bertaraf etti… Bin yıl daha sürecek Bizans varlığını mümkün kılmış bir Arap kraliçesi dolaylı olarak Rönesans’ın hayat bulmasında bile etkin olmuştur diyebiliriz…

Bir Arap kadının savunduğu hudutlar batıyı ve doğu yakınlaştırırken batı kültürünün temelinin teşekkülünde rol oynadı…

Kadının bugün hâlâ boşanması, sevgilisinin olması çoğu yerde tabu iken 4. yüzyılda yaşamış Arap Kraliçesi Mavia istediği gibi yaşamış…

Bir Pagan olarak hayatını sürdürmüş fakat Doğu Roma ile münasebetleri iyi tutmak için Musa isimli bir keşişi Hristiyanlığı yayması için görevlendirerek Mezopotamya ve Ortadoğu’daki Arap kilisesinin vücut bulmasında önemli rol oynamış.

Tarih kayıp kadınlarla dolu değil…

Susturulmuş veya hikayesi aktarılmamış kadınlarla dolu.

Belki de çok bağıran güç sarhoşu erkeklerin veya kendi gücünden habersiz sessiz kadınların duyması gereken birçok hikâyeden yalnızca biri bu…

Kendi sesini duymayan hemcinslerimin şerefine; hikayenizi duymak isteyenler var…

Buradayız…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün