Orman yangınları, ister doğal ister insan hatasından kaynaklansın, maalesef yeniden gündeme geldi.
Tüm yazılı ve görsel medya derhal yayınlara başladı. Her zamanki gibi en çarpıcı ateşleri, dumanları göstermek için yarışa girdiler.
24 Nisan 2013 ve 19 Eylül 2019 tarihlerinde aynı başlıkla birer makale yayınlamış; Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar ormanlarımızın hem kapladıkları alan hem çeşitlilik hem de ekonomiye katkısı bakımından gelişmelerini anlatmaya çalışmıştım.
Önce şunu tekrar ifade etmekte yarar var. Tüm yangınlara, nüfus artışına, şehirleşmeye, sanayileşmeye rağmen ormanlık alanlarımız sürekli artmakta. En son 2015 sayımlarına göre ormanlık alanlarımız - zeytinlikler, meyve bahçeleri ve fındık bölgeleri hariç- 22,3 milyon hektara ulaşmıştı. (1926 yılında bu alan 7,5 milyon hektardı.)
Ağaçlandırma faaliyetleri aynı hızla devam ediyor. Bu sene sonunda ülkenin yüzde 30’unu kapsayacağı hemen hemen kesinleşti.
Buna paralel olarak yangınlarla mücadele için de hem deneyimli eleman bakımından hem yüksek etkinlikte alet ve edevat bakımından orman bölge müdürlüklerimiz her geçen gün daha da donanımlı hale gelmekte.
İlginçtir. Bir orman yangını çıktığı zaman tüm medya kaynakları dehşetli görüntüleri ve rant ihtimallerini menfaat beklentilerini dile getirir. Gelin görün ki, bu yanan alanın, örneğin 4-5 yıl sonraki halini yayınlamazlar. Veya özel vakıf ve resmi kurumların yaptıkları ağaçlandırma çalışmalarından çok az bahsederler. Akıllarda sadece yanmış ağaçlar, simsiyah görüntüler veya çoraklaşmış alanlar kalır.
Altını bir daha çizerek söyleyeyim: şu anda ormanlık alanımız 24 milyon hektara ulaşmak üzeredir ve bu varlığımızın artış hızı ile Avrupa’da birinci ve dünya sıralamasında altıncı durumdayız. Teknik donanım bakımından da çok önemli adımlar atıldı. Foto kapanlardan tutun kameralar, sansörlerle toplanan bilgiler yapay zekâ ile sistemlere aktarılmakta ve icap eden müdahaleler anında yapılmakta.
Bir gerçeği de ortaya koymak lazım. Ormanlar çağlar boyu varlıklarını sürdürmüştür. Nerede orman varsa orada yangın çıkması kaçınılmazdır. Hatta bazen, yangınların ormanların gelişmeleri için de sağlıklıdır denilmektedir.
Çoğunuzun yerinizden fırladığını görür gibiyim. Ancak şöyle arkanıza yaslanın ve yavaşça okuyun.
Malumunuz olduğu üzere, özellikle ABD ve Kanada’da, yazları yüzlerce yangın çıkar. Bunlarla mücadele için milyonlarca dolar harcanır. İşte son yıllarda bazı araştırmacı ve akademisyenler, orman yangınlarının çok kere ekolojik dengeyi sağlamaları bakımından bilhassa ormanların kendileri için faydalı olduklarını iddia eden makaleler yayınladı. Bazıları daha da ileri giderek, direkt olarak insan ve yapılara yönelik bir tehlike yoksa bunların kontrol altında, kendiliğinden sönmelerini beklemenin daha yararlı olacağını iddia etmekteler.
Örnek olarak T.J. Blackman’ı göstermek isterim. 3 Eylül 2015’te yayınladığı ‘The Ecological Benefits of Forest Fires’ başlıklı makalesine göre, yangınlar bazı sık ağaçlıklı yerleri açarak güneş ışınlarının orman tabanına ulaşmasını sağlayarak gölgede yaşamları çok zor olan çeşitli bitkilere yaşam hakkı verir. Hatta dev sekoya ağaçlarının filizlerinin büyümesi ve gelişmesi için bu güneş ışınlarına ihtiyacı vardır. Diğer ağaçların, hatta bazı sekoyaların yarattığı devasa gölgeliklerin kaldırılmalarına gerek görülebilir.
Aynı şekilde yangınlar ormanlardaki dağınık ve karışık şekilde bulunan bazı bitkileri, yaşlı kütükleri, kurumuş yaprakları, ağaçlar altında parazit gibi yaşayan çalılıkları tekrar toprağa iade ederek, orayı çok daha verimli bir hale getirir. Böylece zeminde mikrobiyolojik yaşamın yeniden ve hızlı bir şekilde başlamasını sağlar.
İlaveten, yangınlar, bazı ağaçları adeta istila eden yosunları, zararlı böcekleri hatta hastalıklı türleri yok ederek, o yörenin yeniden taze ve sağlıklı bir hayata kavuşmasını temin eder.
Özetle, T.J. Blackman yangından bir gün sonra ortaya çıkan gri veya siyah resimlere bakıp yakınmak yerine, çok kısa zamanda ortaya yepyeni türlerle değişik bir tabiatın ortaya çıkacağını düşünmemizi istemektedir.
Bu safhada önemli bir not düşmek istiyorum. Tüm bu görüşler, tabii bir şekilde, yaşamının normal seyri esnasında kaçınılmaz olarak çıkan yangınlar için geçerlidir. Herhangi bir saik veya dikkatsizlik sonucu insanlar tarafından her yönüyle sağlıklı olan ormanlarda yaratılan felaketler konumuz dışındadır.
Yine de siz siz olun, ormanlarda dolaşırken veya piknik yaparken çok ama çok dikkatli olun. Tabiatımızı tüm gelecek nesillere, genişleterek ve geliştirerek bırakmaya üstün gayretler sarf edelim.
Bu yazımı ormanlarımızın genişletilmesi, geliştirilmesi ve korunması için 7/24 saat kesintisiz, canla başla, büyük bir tevazu içinde 1870’li yıllardan beri çalışmaya başlayan tüm Orman Bakanlığı camiasına minnet, teşekkür ve tebriklerimi sunarak bitiriyorum.