Siz de duyuyor musunuz zaman zaman kendinizi dostlarınıza, sevdiklerinize, ilham verenlerinize ama en çok da kendinize şöyle söylerken: “Yapmak istiyorum ama zamanı gelmedi henüz. Zamanı gelince yapacağım.” Son zamanlarda çok duyuyorum çevremde, sohbetlerimde bu sözü. O yüzden bu hafta zamanının gelmesini yazmak istedim.
Evet bazı şeylerin zamana ihtiyacı var. Fidenin başını topraktan uzatması için tohumun zamana ihtiyacı var. Bebeğin ana rahminden doğum kanalına geçmesi için zamana ihtiyacı var.
Ama zamana ihtiyacı var demek tohumun da bebeğin de bu sürede tamamen hareketsiz ve hatta çabasız olduğu anlamına gelmiyor. Binlerce hareket var o zamanın içinde, binlerce etkileşim var gerçekleşen, gelişme var, dönüşüm var. Zannedilen gibi bir durağanlık hali değil tohumun süreci. En başlarda dışarıdan görülmeyen bir yaşam ve yaşama hazırlık hali bebeğinki.
Yapmak istedikleriniz için de geçerli bu durum. Evet zamanı gelmemiş olabilir. Ortam hazır olmayabilir. Ve hatta çoğu zaman siz henüz hazır olmayabilirsiniz. Bilginiz, deneyiminiz, imkanlarınız ya da mesela etki alanınız hazır değildir. Zamanın gelmesi ortamın hazır olmasının yanı sıra sizin de hazır olmanıza bağlıdır. Zamanı gelecekse, ancak siz hazır olduğunuzda gelir. Dolayısıyla zaman bir miktar da sizin yaptığınız hazırlıklara bağlıdır. Yani bir beceri mi elde etmek istiyorsunuz, bunun eğitimine başlamak için zamanının gelmesini beklememek gerekir. Zamanı gelince değil, hemen şimdi başlamalısınız çalışmaya. Ama küçük adımlarla ama koşar adımlarla. Bir kitap mı yazmak istiyorsunuz? Şimdi başlamalısınız yazmaya. Doğrudan kitap yazmaya başlamasanız bile pratiğinizi geliştirmek için hemen şimdi başlamalısınız yazmaya. Ya da kitabın hayalini, içeriğini düşünerek yazmaya oturmalısınız. Her gün, inatla, yazdıklarınız hiçbir anlam ifade etmese bile, dikkatle ve özenle, mesai harcamalısınız yapmak istediklerinize. Pratik etmelisiniz. Arada araştırmak, öğrenmek gerekiyorsa bunları da eklemelisiniz yaşam rutinlerinize. Belki zamanı gelmemiştir, yazdıklarınız henüz hayal ettiğiniz kitaba dönüşmez. Yaptıklarınız henüz hayalinizi gerçekleştirmez. Ama üzerinde mesai harcadığınız her konu zamanı geldiğinde sizin de hazır olmanızı sağlayacaktır. Unutmayın, zamanı gelir, gelir elbet ama başlamadığımız her gün de o zamanı ileri arttırır. Kaçar zaman. Siz gelmesini beklerken, o kaçar.
Bir de şunu duyuyorum bazan: “Bu yaştan sonra ne gerek var?” Gerek var dostlar, gerek var. Hem zaten yaşsız zamanlardan geçmiyor muyuz? Deneyimlerinizi yaşınızla değil becerilerinize göre yaşamayı seçin. Yaşınızla değil, heyecanlarınızla, meraklarınızla yola çıkın. Çünkü içinizde bir merak varsa, bir istek, bir heyecan varsa elinizde de yeşermeye hazır bir tohumunuz var demektir. Ekin o tohumu toprağa. Yaşınız kaç olursa olsun ekin. Araştırın, öğrenin, deneyin, pratik edin. Zamanının gelmesini beklerken, zamanını kaçırmayın.