Yeni eğitim sisteminde çocuklarımızı nasıl yetiştirmeli?

Mois GABAY Köşe Yazısı
23 Ağustos 2023 Çarşamba

Yeni eğitim öğretim yılı yaklaşırken, son yıllarda sürekli değişen tabiri caizse alt üst edilen sistemler nedeniyle, gerek öğrenci ve öğretmenler gerekse de ailelerin maddi ve manevi nasıl bir külfet altına girdiklerinin hepimiz farkındayız. Ben benim diyen her okul öğrencilerine basit temel müfredat dışında kendini farklılaştırabilmek için yapay zekadan, bilgisayar kodlarına, uluslararası denkliklere kadar geniş bir çerçeve sunmakta, kimi zaman bu çerçevede yapılanlar aslolanın bile önüne geçmekte.

Bütün bunların yanında geçtiğimiz günlerde ada vapurunda bir dostumdan, artan maliyetler sonrası adı bilindik bir okulun velileri maddiyatla nasıl adeta dövdüğünü ve hatta itiraz eden, pazarlık etmeye yeltenen olursa okulu kapatmakla tehdit ettiğini üzülerek öğrendim. Kuralların eğilip bükülebildiği bir ortamda, eğitimin maddiyatla içiçe geçtiği bir düzende kafasına göre okul açıp kapama hürriyetine de şaşırmamak gerek…

Yönelttiği sorularla çağımıza farklı bir bakış açısı getiren Yuval Noal Harari, günümüzde yapay zekanın gelişmesiyle “O zaman okullarda ne öğretilecek?” sorusuna çoğu eğitim bilimci gibi dört önemli konunun merkezinde bir cevap veriyor: Eleştirel düşünce, yaratıcılık, etkin iletişim ve iyi iş birliği… Değişimle başa çıkmak, genel amaçlı yaşam tekniklerine ağırlık vermek ve yeni şeyleri öğrenebilmek 2050’nin dünyasında akıl sağlığını koruyarak yaşayabilmenin temel formülü gözüküyor. Yeni düzende insanın kendi kendisini tekrar ve tekrar inşa etmesi gerekiyor.

Geçtiğimiz haftasonu değerli bir üniversitenin sosyoloji anabilim dalı başkanı hocası, katıldığı İstanbul turum sonrası öğrencilerine şehir ve kültür bağlamında böyle bir dersin eklenmesi gerekliliğinden, öğrencilerinin pratikle ancak bu şekilde bağ kurabileceklerinden bahsetti. Sahi öğrencilerimiz yaşadıkları mahallenin ötesine sadece sosyal medyada gördükleri kadar mı aşinalar?

Günümüzde özellikle yaşadığımız toplumda her konuda uzmanız. Terör, savaş, politika, felsefe, magazin, kültür, sanat, futbol, sağlık. Herşeyi ama herşeyi biliyoruz. Sosyal medya her konudaki gurulardan geçilmiyor. Tavsiyeler, fikirler, yorumlar, rengarenk mutlu fotoğraflar bir sağanak yağmur misali kafamıza düşüyor. Bilmediğimiz bir konuda “Bilmiyorum” diyebilmek, cehaletimizi kabul etmek ayıp bir hal almış. Gelişmeye direnen ülkelerin en büyük sorunu cehaletlerini kabul edemiyor oluşları. Eğitim sistemimiz öncelikle gençlerimize birçok konuda bilmediğimizi idrak edip, okuyarak, öğrenerek, bilimsel keşiflerle bilgiye ulaşabileceğimizi tekrardan hatırlatabilmeli… Bilginin peşinden koşmayı bırakan bir kitleden uzak olmalıyız.

Gerek doğamızda yer alan nefret, açgözlülük ve cehaletle mücadele ederken, gerekse de sayıları birçok ülkede gittikçe artan, ağırlıklı otokratik liderlere oy veren kendini işe yaramaz gören bir sınıfa hakikati anlatmak ancak yeni eğitime uyum sağlayabilecek, eleştirel düşünce, etkin iletişim ve işbirliğine hazır bir nesille mümkün olabilecektir.

Hepimize sağlıklı ve verimli bir eğitim öğretim yılı dileğiyle!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün