Transfer şampiyonluğu

Yakir MİZRAHİ Köşe Yazısı
30 Ağustos 2023 Çarşamba

Yaz mevsimini ufak ufak uğurlamak üzereyiz. Havalar erken kararmaya, sıcaklar hız kesmeye, esintiler hafiften üşütmeye, çocuklar da haftalardır yüzlerine dahi bakmadıkları ödevleri hatırlamaya başladıysa eğer; mevsimi noktalamak üzereyizdir. Mevzumuz spor, başrolümüz futbol ve mevsim de yaz olunca; en çok konuşulan konu transfer oluyor haliyle. Ve öyle bir transfer dönemini geride bırakmak üzereyiz ki, bundan seneler sonra bile unutulmayacak gibi görünüyor.

Özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray, kadrosunu birbirinden yıldız oyuncularla doldururken, İstanbul’un diğer büyük kulübü Beşiktaş daha dengeli bir politika izlemeyi tercih etti. İzlenen strateji Siyah-Beyazlı taraftarları memnun etmezken, ezeli rakiplerin yaptığı transferler Beşiktaş’ın gerçekleştirdiği takviyeleri gölgede bıraktı. Bu çerçevede mutlak doğru ne, kararını verebilmek kolay değil. Birçok transfer yapıp, takımın bütçe çıtasını yukarı çekmek ve ardından elde edilebilecek başarılara bağlı olarak büyümek mi doğru? Yoksa okyanusun serin sularına kapılmadan, kıyıdan köşeden giderek hatta arkandan esebilecek rüzgârı da hesaplayarak hedeflenen limana ulaşmak mı daha doğru, kim bilir? Şu bir gerçek ki, teknik olarak zaten iflas bayrağını açmış spor kulüplerimizin yarınlar yokmuşçasına harcamalar yapması akıl almaz. Uzmanlık alanım finans değil, bu nedenle kulüplerimizin yaptıkları transferlerin muhasebesini yapmayayım, yeşil sahadan devam edeyim.

Hiç kuşku yok ki; Fenerbahçe ve Galatasaray bu yaz transfer sezonuna damgalarını vurdu. Sarı-Lacivertliler, dokuz yıldır özlem duydukları şampiyonluğu bu kez tatma amacıyla kadrodaki her bir pozisyonu var olandan çok daha iyi hale getirdi. Arızaları bulunan noktaları onarmakla kalmayan Fenerbahçe yönetimi, yedek parçaları da muntazam seçti. Kulüp tarihinin belki de en gösterişli kadrolarından biri kurulurken, sezon başı itibarıyla yakalanan sinerji de camiada pozitif bir hava yarattı. Galatasaray adına sezonun en önemli transferleri ise; Icardi ile Torreira’nın takımda tutulması oldu. Geçtiğimiz sezon kazanılan şampiyonluğun en önemli aktörleri olan iki Güney Amerikalı futbolcunun bu sezon da Sarı-Kırmızılı formayı giymesi çok büyük önem taşıyordu, nihayetinde ikisi de Galatasaray’da kaldı. Zaha ve Ziyech gibi uluslararası arenada kalitelerini ispatlamış, iki nitelikli hücum oyuncusu da kadroya katılarak, kalite çıtası yükseltildi.

Türkiye’de transfer döneminin noktalanmasına daha iki haftalık süre olduğu gerçeğini unutmazsak; köprünün altından daha çok sular akacağını göreceğiz. Şu an izlediğimiz kadroların muhtemeldir ki çehresinde bazı değişimler yaşanacak ve takımlar ekim ortası itibarıyla artık bir ritim yakalamış olacak. Tabii bu sezonki yoğun Avrupa kupaları takvimi de takımlarımızı bir hayli hırpalayacak. Haftada üç maç oynamaya alışık olmayan bünyeler fiziksel ve zihinsel açıdan zorluk çekecek, her üç günde bir takımını izleyen taraftarların tahammül sınırı tamamlanamayan her hareket, atılamayan veya yenilen her gol nedeniyle aşağı çekilecek. İşte tam da bu günlerde, yoğun maç trafiğinden en az hasarla çıkabilecek takım, sezon sonunda ipi göğüsleme anlamında daha çok şansa sahip olacaktır düşüncesindeyim. Önümüzde bizi bekleyen uzun bir sezon boyunca minimum hakem hatasına ve minimum camia baskısına maruz kalmayı umduğumu da belirtmeden geçmeyeyim.

Epeyce hareketli geçen transfer sezonu bir projeksiyon oluşturma, bir değerlendirme yaparken tümevarma anlamında mühim. Ne var ki; bu topraklarda şampiyonlar hiçbir zaman temmuz veya ağustos aylarında belli olmadı. Maratonu hızlı başlayanlar değil, hızını iyi ayarlayanlar kazanıyor diye biliyorum. Yanlışsam düzeltin.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün