Şu an okuduğunuz yazıyı, Pena Sarayı yakınlarında Quinta das Murtas adında, ormanın içinde horoz sesleriyle uyandığınız küçük bir köşkten yazıyorum.
Geçtiğimiz haftaki ‘Portekiz’de Boşanma Süreci’ konulu yazımdaki, tüm aşamaların tamamlanması üzerine avukatımız aracılığıyla randevularımızı alıp kardeşim ve çok değerli bir dostumla birlikte pasaportlarımızı yenilemek için ‘Mutlu insanlar ülkesi Portekiz’e geldik.
İlk kez pasaport alacaklar için, vize almadan doğum belgesiyle uçuş imkanı tanınıyor. Fakat bu, seyahatin meşakkatli, zorlu ve riskli bir bölümü. Çünkü Portekiz’de pasaport kontrolü yapan polisler, inisiyatif alıp sizi sadece bu belgeyle kabul edebilir yahut etmeyebilir de…
Konunun Türkiye ayağında, bütün işlemleri tek pürüz bile olmadan halleden, Porto uçuşumuz için gerekli izinleri alan THY Vize Supervisor’u Ayhan Işık’a o sebepten bir teşekkürü borç bilirim. Mesleğini bu kadar severek ve gönülden icra eden insanların farkı, emin olun ilk bakışta anlaşılıyor.
2021’den beri vatandaş olduğumdan, kardeşimi de benim sorumluluğumda kabul ettiler ve ülkeye girişimizi yaptık. Vatandaşlık hakkını kazanmanızın ardından, eğer Türkiye’deki işleyişi beklemenin çok uzun sürdüğünü düşünüyorsanız Portekiz’deki nüfus müdürlüklerinden randevunuzu almanız mümkün. 2-3 gün içinde pasaportunuza kavuşabiliyorsunuz.
Avukatlık bürosunun görevlisiyle birlikte nüfus müdürlüğünde pasaport ve kimlik işlemleriniz için 2,5 saat beklemeyi göze alın. Küçük bir ipucu; yaz ayları en yoğun zamanlar oluyor.
Bu bekleme süresinde de çevre şehirleri gezerek vaktimizi değerlendirelim istedik. Aynı planı uygulamak isteyenlere yaşadığımız tecrübelerden altın değerinde taktikler vereceğim.
Portekiz’in içinde bir de Venedik var!
Porto’da geçirdiğimiz ilk gece, Douro Nehri kenarında kafelere oturmaya karar verdik. Şehrin mükemmel manzarası eşliğinde dünyanın en iyileri arasında bulunan Porto şaraplarınızı keyifle yudumlayabilirsiniz. Gündüz ise uçsuz bucaksız uzanan Matosinhos kıyılarını görmeden asla ülkeden ayrılmayın. A Pria da Luz na Foz Restaurant’ı özellikle tavsiye ediyorum, 100 Euro civarında bir fiyatla üç kişi tıka basa ve okyanusun tadına vararak huzur dolu bir yemek yiyebilirsiniz.
Portekiz’de güzel keşifler yapabilmek için araba kiralamak şart. Tavsiyeler üzerine ikinci durağımız da Aveiro oldu. Aveiro’ya ‘Portekiz’in Venedik’i dediklerinde ilk başta pek anlam veremiyorsunuz ama kanalları gezen gondolları ve rengarenk kurdelelerin bağlandığı köprüleriyle Aveiro’da Portekiz’le birlikte İtalyan havasını da içinize çekebilirsiniz.
Eskinin balıkçı barınakları, günümüzün rengarenk yazlıkları
Aveiro’ya bağlı Costa Nova ise incecik kumları ve boyuna çizgili rengarenk evleriyle içinizi ısıtacak bir balıkçı köyü. Sörfe düşkünlüğü olanlar ve deniz ürünleri sevenler için tavsiye edilir. Balıkçıların kendi malzemelerini ve ağlarını saklamak için kullandığı yapıların, yüksek gelirli Portekizlilerin yazlıklarına dönüştüğünü gözlerinizle de görebilirsiniz.
45-50 dakika uzaklıktaki Coimbra’da 1131 yılında inşa edilen ve Portekiz krallarından Alfonso Henriques ve 1. Sancho’nun gömülü olduğu Santa Cruz Kilisesi ve Osmanlı’nın kuruluşundan bile önce, 1290 yılında eğitim vermeye başlayan Coimbra Üniversitesini mutlaka ziyaret etmenizi öneriyorum. Coimbra 2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine alındı. Kişi başı 18,50 Euro’ya üniversitenin tarih kokan fakültelerini gezebilirsiniz.
Braga’dayken pasaportlarımızın hazır olduğu bilgisini alınca sadece Bom Jesus do Monte’yi görme imkanımız oldu. Bu devasa tapınakta bulunan 640 merdiven, rivayete göre, hayatın kendisini temsil ediyor ve yaşanılan zorlukları tasvir etmekte. Görülmeye değer noktalar olarak notunuzu alabilirsiniz.
Karanın bittiği, denizin başladığı yer
Ve muhteşem manzarasıyla Nazaré… Dalgalarının yüksekliği ile Guiness Rekorlar Kitabına kaydedilen bu sörf cenneti gerçekten efsane bir yer. Hayatınızda görebileceğiniz en güzel manzaralar sıralamasında bileğinin hakkıyla yer alacağını garanti ederim. Biz 8’den sonra yetişebildiğimiz için tepedeki deniz fenerine kabul edilmedik ama oradan da muhteşem pozlar çekebilirsiniz.
Portekiz’e kadar gelmişken Avrupa’nın en batı ucuna gitmemek olmaz. Cabo de Roca, Portekizli şair Luís Vaz de Camões’in dizelerinde de “İşte… Karanın bittiği ve denizin başladığı yer. Avrupa kıtasının en eski noktası” satırlarıyla yer buluyor. Roca Burnunda Atlantik Okyanusunun hırçınlığını ve yüzünüze çarpan kuvvetli rüzgarı iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Eğer burayı görmek istiyorsanız, yanınıza mutlaka bir mont veya sweatshirt alın, çünkü çok sert bir rüzgar yılın her ayı sizi bekliyor olacak.
Sintra’da 2021 yılında geldiğim Pena Sarayı’nı arkadaşlarıma da göstermek istedim fakat sarayın tüm biletleri ‘Sold Out’ olduğundan yüzlerce basamak inmemize ve kilometrelerce yol yürümemize rağmen o yorgunlukla sadece bahçe için içeri giremedik. Biletlerinizi internet üzerinden önceden almakta fayda var.
Sıcak denizler için Algarve!
Son olarak Cristiano Ronaldo’nun 32 milyon Euro’luk yazlığının bulunduğu Cascais’e geldik. Atlantik’te yüzmek isteyenler, Pria da Duquesa’yı değerlendirebilir. Fakat su gerçekten buz gibi. Alışmak zaman alıyor, daha sıcak denizleri tercih ederim diyenler olursa da yine Portekiz’de rotayı Lizbon’da yaşayan arkadaşım Mehmet Serdar Esendemir’in tavsiyesiyle Algarve’ye çevirebilir.
Gezimizin finalini assolist olarak başkent Lizbon’da yapacağız. Burada da zamanında Yahudi toplumunun yaşadığı Alfama’yı notlarımız arasına aldık. Hepinize Pastel de Nata tadında günler dilerim.