Bar-Mitzva’mdan bir veya iki yıl sonrasından kalan bir anı… Saint Michel’de beden eğitimi dersi hocamızla pek yıldızlarımız barışmıyor. Neredeyse kırık not alacağım. Annem telaşla bir çözüm arayışında. Derken bir akşam evde babamın Yaşar Bildirici Ağabeyle sohbetini duyuyorum.
- Çok teşekkür ederim ilgine sevgili Yaşar, evet Moisiko’yu bu pazar 09.30’da Zincirlikuyu Teknik Meslek Lisesi sahasına antrenmana getiriyoruz. Sonrası size emanet. Ben de orada olacağım.
Basketbol Okulu’nda tanıdık yüzler ve karşımda takım koçu, okuldaki korkulu rüyam Sinan Hoca. Burada da mı karşılaşacaktık dercesine birbirimize bakıyoruz. İlk ısınmalar, gülüşmeler sonrası birbirimize kanımız ısınıyor. Her pazar sabahı antrenmanları iple çekiyorum. İki sene boyunca aralıksız basketbola devam ediyorum. Bu esnada Yaşar Ağabey ile her karşılaşmamızda da kendisinin sıcaklığında bir toplum yöneticisi olmanın hangi vasıfları gerektirdiğini idrak ediyorum.
Aradan yıllar geçiyor, ben yaş aldıkça yıllar Yaşar Ağabey’e cömert davranıyor. Her zaman küçüklüğümdeki gülüşü ile uzun uzun sohbetler ediyoruz. Hatta tüm ailesi ile yollar bizi buluşturuyor. Yaşar Ağabey her zamanki kapsayıcılığında her yıl gerek Büyükada’da gerekse de Yıldırımspor’daki yeni yöneticilere mentorluk ederek hem bir dost hem de değerli bir ağabeyim oluyor.
Bütün bunları size neden anlattım biliyor musunuz? Salgın döneminden bu yana Büyükada Yıldırımspor Kulübü’nde (artık ismi Alef YSK Büyükada) çocuk ve gençleri yeterince bir araya getirememekten, pandemiye karşı toplum yönetiminin kimi zaman ‘aşırı’ kabul edilebilecek önlemlerinden dolayı gençlerin uzaklaşması gibi konularda çiçeği burnunda bir ebeveyn olarak canım sıkkındı. Ta ki, bu yaz başından itibaren önce sevgili Tilda Levi Ablamın köşe yazısında okuduklarımın ardında da bizzat şahit olduklarımdan vesile içim umut dolana kadar…
Yıldırımspor Alef Büyükada bu yaz hiç şüphesiz büyük işler başardı. Fiziki engelleri aşmaları bir yana, çocukları bir arada tutabilmek için sınır tanımayan çabaları, mükemmele yakın bir yönetim, özlediğimiz aile hissiyatı… Bunlar sadece bir akşamda gözlemleyebildiklerim… Eminim bütün yaz çocuklarını gönül rahatlığıyla Yıldırımspor’a gönderen anne babalar da benimle aynı fikirdedir.
Size sadece bir salı akşamı tuhaf bir şekilde benim de katıldığım Barbie filmi akşamından kısa bir örnek vereyim. Sizleri kapıda karşılayan güler yüzlü bir ekip, hiçbir masraftan kaçınılmayan çocukları büyüleyecek bir Barbie halısı, müthiş ikramlar ve her şeyden de öte vizyonda ve gündemde olan bir filmi adada gösterebilmenin başarısı.
Film arasında Cem Sason Başkan’ın ikram hamburgerleri her bir çocuğun ulaşabilmesi için gösterdiği çabayı, Alef gençlerinin amatör ruhla yaptıkları katkıları, etrafta koşuşturan çocukları görünce kendi dernek günlerimi hatırlıyorum.
Ferah bir aile ortamı, müthiş bir ilgi, neşeli insanlar, işte size bu yaz Büyükada Yıldırımspor’un bir özeti…
Hali hazırda üye olduğum Ada Kulübü adeta çocuk düşmanı davranışlarıyla, gerek genç üyelerini bezdirirken, çocukları da soğutadursun biz seneye birçok hafta sonunda şimdiden Yıldırımspor’da gölgede şezlonglarımızı hazırlayalım.
Helal olsun sizlere, gönül dolusu teşekkürler!
Boş yapma kardeşim!
Bir süredir söylendiğinde kabul etmediğim, bu doğru bir Türkçe kullanımı değil, yine Z jenerasyonu bir kelime üretmiş diye tasvip etmediğim bir sözdü “Boş Yapma!”
Ta ki, bu pazar günü Voleybol Kadın Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonu olması öncesi sosyal medyadan bir kendini bilmezin Ebrar Karakurt’a saldırmak için kullandığı söze sporcunun “Boş yapma!” cevabını verene kadar…
Ekşi sözlükte bir yazar, “Boş yapma” tabirini şöyle açıklamış:
“Ciddi manada boş konuşan insanlara söylenmesi etkili sonuçlar veren söz.”
“O kadar saçmalıyorsun ki cevap olarak düzgün kurulmuş bir cümleyi bile hak etmiyorsun” anlamını barındırır. Emir kipiyle beraber kalıp daha sivri bir ifade kazanmış durumdadır. Kısa olması ise umursamazlık ifadesini güçlendirir. "Boş boş konuşma" tabirinden daha nezaketsiz ve daha can alıcıdır.
Hani şu geçenlerde, Münevver Karabulut cinayeti ile Orta Çağ’daki Kan İftirası antisemitizmini gündeme getiren avukat var ya, duyar duymaz ilk aklıma bu söz geldi. “Boş yapma Avukat!”
Çağımız dijital çağı, maalesef uzun uzun açıklamalar, kaale almalar bazen yetersiz kalabiliyor. Bu durumlarda “Boş yapma kardeşim!” deyip konuyu kapatmak gerekiyor.