Eylül ayına girdik ve çok yakında Yahudilerin iki büyük bayramı yaklaşıyor: Roş Aşana/Yeni Yıl ve Yom Kipur/ Kefaret Günü-. Genelde bu iki bayram arası, geçen seneyi düşünür, film gibi bazı kararlarımı, neticelerini tekrar elden geçiririm. Bu yıl karar verirken ve aynı zamanda bizler adına alınan kararları incelerken oldukça zorlandım. Kendime neden sorusunu sorarken de karar kelimesini açmaya çalıştım.
Psikolojide ‘karar verme’, bir fikrin veya hareketin mümkün diğer seçenekler arasından seçilmesiyle sonuçlanan, akıldan geçen (cognitive) bir işlem olarak dikkate alınıyor. Her karar verme işlemi bir şekilde sonuçlansın veya sonuçlanmasın, mutlaka bir seçim ortaya koyar. ‘Tanımlamak gerekirse, karar verme, karar verenin tercih ve değerlerine göre alternatifleri belirlemesi ve onlar arasından seçim yapmasıdır’ diyebiliriz. Vakit buldukça, kelimelerin anlamını aramayı sevdiğim bir sözlükte ise karar, tercih anlamına da geliyor.
İnsanın, dünyadaki varlıklar arasında en rasyonel yaratık olduğunu düşünürsek, kararlarının da mantık, bilgi ve tecrübe üzerine kurulması gerektiğini düşünmemiz gerekiyor. Peki, önyargılarımız, duygularımız, sezgilerimiz nerede?
Uzun yıllarımı verdiğim havayollarında çalışırken, bazen sadece bir saat içinde çözüm bulmak amacıyla hızlı kararlar almayı çok iyi öğrenmiştik. Belki de çalışırken karar almak, özel hayatımızda karar almaktan daha kolaydır. Benim özümde karar alıp verirken, vicdan faktörü hep önemli bir rol almıştır.
“Vicdan, kendimizi keşfetmemize, kendimizi kınamamıza ya da suçlamamıza neden olur. Şahit eksikliği nedeniyle bize karşı tanıklık eder” der, M. Montaigne…
Alman filozof Immanuel Kant ise, dönemine ve daha sonraki yüzyıllara ışık tutacak nitelikte ahlak ve vicdan konularına önem vermiştir. ‘Pratik Aklın Eleştirisi/ The Critique of Pure Reason’ (1781/1787) eserinde “Kişi yasalara aykırı bir davranış yaptığında, ne tür bir gerekçe bulursa bulsun, içinde susturamadığı bir davacı vardır” der.
Vicdan ya da iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayıran iç sesimizi, düşünce ve davranışlarımızın bir muhasebe yeri olarak görebiliriz. Doğuştan içimizde var olduğuna inansak da gelişimini, başta aile, daha sonra sosyal çevrede şekillendirerek, toplumdaki etik normlar çevresinde yol alır. Çok sevgili babamın yaşamı boyunca, ‘insan olmak, sadece mantıkla değil aynı zamanda vicdanla olur’ inancı ve davranışı; dolayısıyla da bu şekilde karar alma şekli bana her zaman rehberlik eden örnek bir yaşam yolu olmuştur.
Son iki senedir yaşlanan insanların bazen karar veremeyecek hale geldiklerini gözlemlerken, içimi çok buruk bir duygu kaplıyor. Aile, çocukları ufakken kararları çocukları adına alırken, yaşlandıkları zaman da çocuklar onlar adına kararlar almak zorunda kalıyorlar. Sorumlulukla birlikte, içimizdeki hak terazisi, saygı ve sevgiyle bizi iyiye, doğruya yönelik kararlar almak zorunda bırakıyor.
Bütün kişisel ve duygusal kararlarımız dışında, bu yıl ayrıca İsrail içinde yaşanan, hükümetin yeni kanunlar çıkararak, demokrasi sistemini değiştirmeye yönelik hareketleri, halkın 35 haftadır sokaklarda protestoya çıkmasına neden oldu. Kararlar bütün bir ülkeyi etkiledi. Eylül ayında İsrail Yüksek Mahkemesi’nin toplanarak, hükümetin son olarak Knesset’ten oy farkı ile geçirmeyi başardığı Makuliyet Yasası hakkında bir karar alması bekleniyor.
Ünlü tarihçi ve yazar Yuval Harari 1 Eylül günü Haaretz Gazetesinde yayınlanan makalesinde “Yüksek Mahkeme yargıçları cesur bir karar vermekten korkarlarsa bu demokrasi için öldürücü bir darbe olacaktır. Önemli bir seçim yapmak zorunda kalacaklar; ya net bir yönetim için ya da mesihvari bir diktatörlüğe kaymayı destekleyen bir tercih…” ifadesini kullandı.
İbranicede kelimeler anlamlarını adeta üstlerinde taşır. Kanımca hiçbirinin aynı kökten türeyen başka kelimelerle çağrıştırdığı anlamlar tesadüf değildir. Her bir kelimenin gücü anlamlı bir derinlik taşır. Mesela, ‘vicdan /matspun’ kelimesi pusula ya da ‘Matspen’ kelimesiyle aynı kökü taşır. Bu sizce bir tesadüf olabilir mi? İç dünyamızın adalet ışığı olan vicdan, doğru seçim ve kararlar almada kesinlikle bir pusula görevini yapar ve işte bu sebeple de aynı kökten ürerler.
Yaklaşan Roş Aşana Bayramı ve 5784 yılında, her birimize ve tüm evrene hayırlara, iyiliklere vesile olacak kararlar diliyorum.