Şifa olsun içenlere ab-ı pak-i Hamidiye…1

Sami AJİ Köşe Yazısı
13 Eylül 2023 Çarşamba

Nereye varacağımı hemen anladınız sanırım…

Başlıktaki mısra, 19. asrın sonlarına doğru Sultan 2. Abdülhamit tarafından yaptırılan çeşmelerden sonra, halk Padişah’a dualar ederek minnetini gösteren deyimlerden alınmıştır.

Kulunuz ve yakın aile mensupları en az 60’lı yılların sonuna kadar duayı eksik etmediklerinden de eminim. İçme suyumuz mahallelerdeki çeşmelerden sakalar2 tarafından at sırtında taşınan damacanalarla eve gelir, küçük pirinç musluklu, mutfaktaki kil küpümüze boşaltılırdı.

Belki şaşacaksınız ama İstanbul’un su derdi neredeyse şehir kurulduğundan beri süregelmiştir.

Bizanslıların baştan beri önem verdikleri husus bir düşman kuşatması esnasında şehrin aylar sürebilecek su mahrumiyetini karşılamaktı. Bu yüzden hemen hemen eski şehrin her semtinde muhteşem sarnıçlar görmektesiniz. Yerebatan Sarayı, Binbirdirek Sarnıcı, Vefa Sarnıcı (eski adı ile Aetius Sarnıcı) Şerefiye Sarnıcı, Zeyrek Sarnıcı bunlara örnek gösterilebilir3.

Bazı tahminlere göre Bizans’ta 100’e yakın sarnıç bulunuyordu... Kilise, saray malikâne gibi yerlerin özel sarnıçları hariç.

İstanbul’un fethinden sonra da su meselesi padişahların odak noktası haline gelmişti. İlginç bir not ekleyeyim: padişahlar veya devlet, eğitim, bayındırlık hatta mabet yapma gibi işlerine karışmazdı… Ancak su temini ve dağıtımı, hayır meselesi ve dinen makbul sayıldığından padişahların kendileri bu işe sıkı sıkı sarılırdı.

Örneğin, Fatih Sultan Mehmet, şehri aldıktan hemen sonra, harap olan su tesisleri onarmış ve yenilerini de ilave etmişti. Zira su sadece insan tüketimi için değil İstanbul’un tarımı için de önemliydi…

1883 tarihli bir harita bize İstanbul’da tam 102 bostanın varlığını gösteriyor. Bazı semtler, orada yetiştirilen ürünlerle ünleniyor bile. Bakırköy’ün üzümü, Göksu’nun patlıcanı, Anadolukavağı’nın kavak inciri, Gümüşsuyu’nun baklası, Bayrampaşa’nın enginarı, Arnavutköy’ün çileği, Mecidiyeköy'ün dutu, Beykoz'un cevizi, Alibeyköy'ün mısırı…

Belki hatırlayanlarınız vardır, 80’li yıllarda şehirde yine bir ciddi su sıkıntısı yaşanmıştı. Şehirde devamlı su tankerleri dolaşıyor evlerin apartmanların depolarını dolduruyorlardı... Bazıları içme bazıları da temizlik suları olarak nitelenmişti… İşte bu tankerler eski Bizans sarnıçlarından su ikmali yapıyorlardı.

Yine hatırlayacaksınız aynı dönemlerde 30.000 tonluk tankerler Kuruçeşme rıhtımına yanaşır ve bu sular ana depolardan birine pompalanır oradan da şehrin belli kesimlerine dağıtılırdı4. Çok sık olmamakla birlikte, Karadeniz’den, Terkos Gölüne su aktarılır basit bir arıtmadan geçirilerek sisteme dâhil edilirdi…

Ben okuldayken bahçedeki çeşmelerden sık sık çamur akardı… Hocalarımız en azından musluğu 2 veya 3 dakika akıtmadan suya ellerimiz bile sürdürmezlerdi.

Peki, bütün bu sıkıntıların sebebi ne idi?

Önce kuraklıktan başlayalım. Aşırı sıcaklar 30 derece ve üstü rahat görülürdü.  Kulunuz Neşet Suyunu enine yürüyerek geçtiği günleri hatırlar.

Ancak aşırı soğuklar da bir dertti. Sık sık su saatleri donar ve sular kesilirdi.

Ama radyolardan haberleri dinlediğimizde ya pompaların arızalandığı, su isale hatlarında görülen arızalar veya filan semtte patlayan borular sebep olarak ileri sürülürdü…

Eh artık günümüze gelelim isterseniz.

Bildiğiniz gibi gerek kışımız gerek baharımız gerekse yazımız epey kurak geçti.

Şu anda (okuduklarıma göre) 11 barajımız ve tam 23 göledimiz var… Her ne kadar su seviyeleri epey düştüyse de son verilere göre barajlarda 70 gün kadar yetecek suyumuz var. Ekim ve kasım aylarının yağışlı geçeceklerini ümit edelim.

Siz siz olun, önce evinizdeki suyu dikkatli kullanmaya başlayın. Mesela her gün duş almaktan kaçının. Tüm tesisatı bir daha gözden geçirin kaçak ve sızıntı varsa onları durdurun. Arabalarınızı bezle sildirin. Diğer bir deyimle her an musluğunuzdan bir ‘tıs’ sesi gelebileceğini de düşünün.

Kendinizi daha da emniyete almak istiyorsanız, denize yakın oturuyorsanız,  deniz suyu arıtma tesisi satın alın… Bol çeşitleri var ve fiyatları 1200 dolardan başlıyor.

Olmaz öyle şey diyorsanız o zaman “havadan su üreten” cihazı hem eviniz hem arabanız hem de yazıhaneniz için alabilirsiniz… Boy boy var ve üç gün içinde de teslim ediyorlar.

Özetle çaresiz değiliz. Keyfinizi de bozmayın.

Hepinize bereketli, sağlıklı, neşeli bir yıl dilerim…

---

1 “Şifa olsun Hamidiye’nin temiz suyunu içenlere.”

2 Saka: Genelde, çeşmelerden evlere at sırtında su taşıyan kişilere verilen ad.

3 Vakit bulursanız bu sarnıçları gezmenizi öneririm. Her bir ayrı ayrı müthiş bir zevkle onarılmış ve tarihi dokularına sadık kalınarak sanat mekânları haline dönüştürülmüştür.

4 Adalarımıza yıllar boyunca küçük su tankerleri ile su taşındığını hepiniz hatırlıyorsunuz. Lodosta veya herhangi bir hava muhalefetinde adalarımız ciddi sıkıntı çekerlerdi…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün