Sosyal medya ve eski rekabet

İgal MEVORAH Köşe Yazısı
27 Eylül 2023 Çarşamba

Merhaba sevgili okur. Eğer sosyal medya kullanıyorsanız, özellikle Twitter (yeni adıyla x) ipinin ucunun kaçtığını fark etmişsinizdir. Herhangi bir tweet yüzünden yüz binlerce küfür işitebilir, herhangi bir fikriniz yüzünden hapse girebilirsiniz. Tamamen toksik, tamamen kirli bir ortam hakim. Hele ki futbol konularında ipin ucu tamamen kaçmış durumda. 

Eskiden, yani yaklaşık pandemi başına, 2020-2021 sezonunun sonuna kadar Twitter, keyifli, komik videoların atıldığı, özellikle üç büyükler hakkında komik videoların atıldığı bir platformdu. Tabii Türkiye içindeli gerginliğin yükselmesi de sebep olmuş olacak ki, bu gerginlikten Twitter da nasibini aldı. Fakat, Twitter’a çok eski girişli olanlar için bu aslında üzücü bir durum. Zira, Twitter’ı bizler arada bir kafamızı dağıtmak, iş aralarında kahkahalar atabileceğimiz tweetler okumak adına kullanıyorduk. Fakat şimdi iş ne yazık ki trollerin birbirini ölümle, ifşayla tehdit ettiği yer haline gelmiş durumda. Bundan yaklaşık iki hafta önce Twitter’a gireyim dedim, telefonu aldım. Gerçekten Twitter’da tek isteğim biraz maç yorumu okuyayım, varsa biraz taktik/teknik analiz okuyup like atıp kapatayımdı. Fakat, birbierlerinin ismini, TC kimlik numarasını ifşalamaya çalışan anonim üç büyükler trolleri, dava için avukat tutanlar, ölüm tehditleri… Bırakın biraz kafa dağıtmayı, anksiyetem arttırarak uygulamayı kapattım. Birkaç akl-ı selim insanın tweet’ine ulaştığımda ise Twitter’ın tadı tuzu kalmadığına dair yorumlar yapılıyordu. 

İnanın “bizim zamanımızda” diye başlayan, eski toprak cümleler kurmak istemiyorum, hiç de hoşlanmıyorum. Fakat yanyana maç izlenen dönemden, “Fenerliyle dost olmam” diyen tweetler görmek. Veya, “En iyi Galatasaraylı ölü olandır” gibi iğrenç ve içinde suç unsuru içeren tweetler görmek insanın içini gerçekten acıtıyor. Hele ki 2011’den beri çok severek takip ettiğiniz bir platformda. Düşünüyorum, acaba bu nefret sadece oraya mı özgü yoksa gerçekten insanlar bu şekilde mi. Şimdilik oraya özgü olduğunu düşünüyorum, en azından düşünmek istiyorum. 

Ne yazık ki, ülke neyse her şey onun bir yansımasıdır o ülkede. Spor, sanat, siyaset hatta ve hatta sosyal medya. Bu nefretle beslenen o kadar insan varken, sosyal medyasından da başka bir şey bekleyemeyiz. 

Her şeye rağmen bu rekabetin, dükkanları yanya olan iki esnafın kahvaltı sofrasındaki tatlı bir sohbetten, derbiden bir sonraki gün yenen takım taraftarı öğrencilerin, yenilen takım taraftarı öğrencilerle dalga geçmesinden, sevdiğin bir arkadaşını sinir etmek için ısrarla on kere arayıp yazmaktan ileri gitmediğini henüz görmek güzel bir şey. Zaten artık futbolumuzun da içi o kadar ama o kadar kötü ve kokuşmuş ki, elimizde sadece bu kalmış durumda. Belli ki onu da zamanla yitireceğiz. 

2011 yılında çok ama çok severek girdiğim sevgili Twitter mecrasını bir gün terkedersem tam da bu yüzden terketmiş olacağım. Yazık olacak. Fakat su ne yazık ki kaynıyor. Bu saçma holiganizmi bu mecraya yayan o kadar saçmasapan “muhabir” lakaplı amigo var ki. Gazeteciliğin bu noktaya indiğine inanamıyor insan. Belki de gazeteci olma hayalimi baltalayan en büyük engel sizlersiniz. Tebrik ediyorum. Yalan haberler, holiganizm, hasta çocuklar üzerinden prim kasma ve daha niceleri… Tabii ki bunlar kadar, bunları denetleyemeyen kurumların da hatası saymakla bitmez. Of çekelim ve yazıyı bitirelim.

Bizler yine de İnönü’de yanyana maç izleyenlerin torunları olduğunu unutmayalım. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün