Haber okumaya, bilgi edinmeye, öğrenmeye ‘delilik’ dememe ramak kaldı…
Ya ortalık ‘barış’ diye haykıran sahtekâr ile dolu mu olur?
Her medeniyet ve insaniyet talebinde bulunan gayrı samimi mi olur?
Sürekli dünya liderlerinin açıklamalarını dinleyip ardından onlarca makale okuyup yaşadığımız nizama ve dinlediğimiz saçmalıklara hakikaten hayret ediyorum…
Neyse işte isyana ara verip gündeme dönelim en iyisi…
13 Eylül’de Putin’in, Kim Jong Un ile görüşmek üzere Rusya’nın doğusuna tren ile seyahat ettiği ve silahlanma üzerine birtakım konular ve kararların masaya yatırıldığı haberleri basında yerini aldı.
Dünyadaki en büyük silah üreticilerinden Amerika, Rusya, Fransa, Çin ve Almanya’nın olduğunu bir hatırlayalım… Küresel silah ihracatının dörtte üçüne hâkim bu ülkeleri sıkça ‘barış, hak ve hukuk’ üçlemesini telaffuz ederken duyarız… Ancak savaştan beslenirken, insanlar öldürülürken, hukuk çiğnenirken bu kelimeler sadece kelime olarak kalır ve hiçbir zaman nizamın değişmesi veya istikbalin daha huzurlu olması yönünde adım atılmaz…
Canını sevdiğimin ‘medeniyeti’ işte…
Yersen…
Geçtiğimiz temmuz Rusya’nın Savunma Bakanı Sergey Shoigu, Pyongyang’ı ziyaret etti…
Devam etmekte olan Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş için silah ve mühimmat talebinde bulunuldu…
Rusya’ya silah satan birçok ülke var iken Kuzey Kore’nin ehemmiyeti şu tabiatıyla; silahların en öldürücü olanların temin edilmesi - o her ne demekse(!)…
Sanki silahlar insanlar müreffeh ve sıhhatli yaşasınlar diye icat edildi!
İran 2400 adet ‘Şehid drone’ temin etti.
Bittabi Kuzey Kore bundan daha fazla verebildiğinden, verdi…
KN-23 (Rusların İskender balistik füzesi), otomatik tahrikli Howitzerler ve çok namlulu roketatar sistemlerin replikalarının yapıldığı ve düşük fiyata tedarik edilebilmesi son derece cazip.
Amerikan istihbarat servisine göre Kuzey Kore 152 milimetrelik mermilerin tedarikini ve Katyusha tipi roket atarları Rusya’ya son yılda temin etmekte…
Şimdi birçok uluslararası yaptırım altında olan İran ve Kuzey Kore’nin para ve gelir üretmesi için Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı son derece önemli…
Savaşın devam etmesi demek para demek.
Aman hemen şimdi Kuzey Kore’de zaten böyle demeyin! Bir de Güney Kore’ye bakalım…
Onlar savaşta ne yapmış?
Stockholm International Peace Research Institute (SIPRI) verilerine göre 2017-2022 arası Güney Kore silah ihracatında dünyada dokuzuncu olmuş… Seul’un hedefi 2027 yılına kadar dünyanın en büyük dördüncü silah tedarikçisi ve ihracatçısı olmak yolunda.
Bu hedefin ulaşılabilir olduğu verilerle de açık.
Geçen yıl 2021’e göre 17 milyar dolar daha fazla silah satılmış… Bunun 14,5 milyar doları ise Ukrayna’nın komşusu Polonya ile yapılan alışveriş.
Polonya, Güney Kore’den; 1000 adet K2 Siyah Panter Tanklarının teminatı garantiledi. Bu miktar şu an Avrupa’da görev gören İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya ordularının toplamından daha fazla tanka tekabül ediyor.
Yine Stockholm International Peace Research Institute (SIPRI) verilerine göre 2018 ve 2022 yılları arasında Türkiye’nin silah ihracatı yüzde 69 arttı. Temmuzda yapılan bir araştırmaya göre savunma ve havacılık alanında ihracat yüzde 38 oranında artış gösterdi. 4,4 milyar dolarlık bir gelirden bahsedilirken bu yıl sonu 6 milyar dolara ulaşılması beklenen bir rakam söz konusu.
Garip bir düzenin ve dünyanın bir parçasıyız o şüphesiz…
NATO diye bir kuruluşun demokratik(!) düzene sahip olan ülkelere destek vermek üzerine kurulu olduğu fakat üyelerinin demokratik olmayan ülkeler ve iktidarlarla yaptığı iş birliği insanı çileden çıkarmıyor değil…
NATO’nun yıldızı Amerika’nın Suudi Arabistan, Mısır ve başka birçok gayrı medeni durumun yaşandığı ülkelerle ortak çalışmaları ve yakın münasebetleri kafa karıştırmıyor diyemeyiz!
Mark Twain’in dediği gibi “Tanrı, Amerikalılar coğrafya öğrensin diye savaşı icat etti” değil tabii…
Ancak savaştan elde edilen gelir ekonominin kan ağladığı bir dönemde para ve güç getirdiğinden kimsenin savaş karşıtı veya barış sevdalısı görünmesini samimi kılmıyor…
Savaşların devam edeceğini, çok insanın canının yanacağını biliyoruz… Fakat bu bize rağmen ve her şeye rağmen olacak…
Çünkü küresel düzende ve bu ekonomide başka çare yok!
