Galatasaray ile Fenerbahçe’nin bu sezon rakiplerine oranla daha güçlü bir kadro oluşturdukları açık. Türk futbolunun diğer iki büyük kulübü Beşiktaş ve Trabzonspor, transfer dönemini aktif geçirseler de oluşturulan ekipler şu an için şampiyonluğu elde etmeye yakın gibi görünmüyor. Kendi yağlarıyla kavrulan Anadolu kulüpleri açısından ise işler bu sezon biraz daha zor. Zira söz konusu takımların teknik direktörlerinin sıklıkla dile getirdiği gibi, özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe ile diğer ekiplerin arasındaki makas bir hayli açıldı. İşbu yazının konusu da işte açılan o makas…
Galatasaray’ın Ankaragücü’yü 2-1, Fenerbahçe’nin de Çaykur Rizespor’u 5-0’lık sonuçlarla mağlup ettiği haftanın ardından bu yazıyı yazarken, İstanbul’un iki büyük takımının ofansif açıdan oldukça etkili olduğu karşılaşmaları geride bıraktığını hatırlatalım. Örneğin oynadığı yedi maçın tamamını kazanan ve bu müsabakaların beşini gol bile yemeden bitiren Fenerbahçe’nin, Çaykur Rizespor karşılaşmasında rakip kaleye 11’i isabetli olmak üzere 23 şut çektiğini kenara not düşelim. Bununla birlikte istatistik rekoru kırarak, rakip ceza sahasında 61 kez topla buluştuğunu da anımsatalım. Birçok net gol pozisyonundan yararlanamayan Galatasaray’ın da Ankaragücü kalesine 36 şut gönderdiğini ve bu şutlardan 13’ünde isabet sağladığını belirtelim. Sarı kırmızılı ekibin de rakip ceza sahasında Fenerbahçe gibi deyim yerindeyse cirit attığını, başkent ekibini karşılaşma içinde çok zor durumlara düşürdüğünü ifade edelim. Bir kıyas olması maksadıyla, Beşiktaş’ın yine geride bıraktığımız hafta Tümosan Konyaspor karşısındaki yakaladığı verileri de paylaşalım. Sezona dalgalı bir performansla giren siyah beyazlı ekibin, ligin yedinci haftasında oynanan karşılaşmada rakip kaleye biri isabetli altı şut çekebildiğini ve rakip ceza sahasında 14 kez topla buluşabildiğini hatırlatalım. Trabzonspor’un da Pendikspor maçında rakip ceza sahasında 19 kez topa değdiğini ve dördü isabetli olmak üzere dokuz şut çekebildiği bilgisini aktaralım.
Sadece oynanan oyunlar değil, istatistikler de gösteriyor ki; mevcut durumda hem Fenerbahçe hem de Galatasaray hücumsal anlamda fazlasıyla verimli bir dönemi geçiriyor. Yapılan yıldız transferleri her iki takıma da çok büyük güç katmış gibi görünürken, mevcut defolar pek fazla göze çarpmıyor. Ne var ki, iki takımın da bu kadar güçlenmiş olması, rakip teknik adamların kolaycılığa kaçmasına yol açıyor diye düşünüyorum. Fenerbahçe veya Galatasaray’a kaybedilen maçların ardından; bu iki takımın diğer takımlarla arasındaki makasın açıldığını vurgulayan teknik adamlar, hafta arasında antrenmanlarda yaptıkları çalışmalara ve işlerine olan saygıya ihanet ediyor. Açılan makası kapamak ya da daha doğru bir deyişle oluşan güç dengesizliğini gidermek veya tolere etmek işte bu teknik adamların görevi değil mi? Futbol yorumcularının veya taraftarların yaptığı yorumları benimseyerek, rakibe zihnen baştan teslim olma duygusuna kapılmak doğal mı? O zaman La Liga’da Real Madrid, Barcelona ve Atletico Madrid dışında hiçbir takım sahaya çıkmasın? Veya Manchester City, Arsenal, Liverpool, Manchester United, Chelsea veya Tottenham’ın rakipleri ne yapsın? Hakeza Bayern Münih’in kurduğu kadro karşısında sözgelimi Freiburg teknik direktörü diz çöküp ağlasın mı?
Her ligde bütçe ve vizyon kaynaklı olarak takımlar arasındaki makas zaman zaman açılır, zaman zaman da kapanır. Ama bu hiçbir zaman rakip teknik adamlar; “Bu takımlar çok kuvvetlendi, o yüzden bizim de gücümüz yetmedi. Bu kadar oynayabildik” şeklinde beyanat verme kolaycılığına kaçmaz. Eğer sahada mücadele etmeye gücünüz yetmiyorsa, karşı takımın hamlelerine kafa yormamış ve dersler çok zor diye sınava çalışmadıysanız baştan söyleyin. Ona göre sınıfta kalıp kalmayacağınızı söyleyelim.