İsrail'in İkiz Kuleleri

Marsel RUSSO Köşe Yazısı
11 Ekim 2023 Çarşamba

Yine kutsal bir günde, tam elli yıl sonra yeni bir saldırı, bu sefer düzenli ordular tarafından değil, Hamas militanları tarafından gerçekleştirildi. Yaşananların bilançosu üzerinden yorum yapmak için çok erken. Her şey henüz çok taze. Kayıplar her saat artıyor, son durumda bin kişinin katledildiğinden söz ediliyordu. Bu Holokost’tan bu yana Yahudi halkının bir günde verdiği en büyük kayıp.

Bunun askeri, siyasi izdüşümleri olacaktır tabii ki. Hem İsrail – Arap, hem İsrail – Filistin ilişkileri açısından, hem Türkiye – İsrail ilişkileri açısından önümüzde kolay olmayacağı kesin bir süreç bizi bekliyor. Şok baskının, kayıpların, kaçırılanların, yaşanan yaralayıcı duyguların, dünyaya yayılan Yahudi düşmanı dalganın, İsrail’in siyasi sahnesinde nasıl bir etki yaratacağını kestirmek kolay değil. Ancak uzun bir süredir ülkede yaşanan gerginliğin neden olduğu güvenlik zaafının saldırıya zemin hazırladığı kesin. Oysa güvenlik tarih boyunca Yahudi halkı için en yaşamsal kıstaslardan biri olmuştur. Hayata geçirilmesinin uzun bir hazırlık süresine ihtiyaç duyduğu uzmanlar tarafından belirtilen böylesi topyekûn bir harekatın İsrail ve dost istihbarat birimlerinin ağına takılmaması da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir durum.

İsrail’in yaşadığı şokun etkisini üzerinden atması, yaralarını sarması, geçmesi nesiller alacak travmalarından kurtulması için daha uzun ve meşakkatli bir süre var. Bu aynı zaman yaşananlardan alınacak derslerin özümseneceği bir süreç olacak. Kısır siyasi çekişmelerle kaybedilecek zaman olmadığını, Hamas’ın mı hatırlatması gerekiyordu?

Kanada’da saat farkından dolayı olayların takip edilmesi zaman aldı. Ancak liberal hükümetin yapılan saldırıları, yaşatılan insanlık dışı muameleyi kınaması için uzun zaman gerekti. Üyesi bulunduğum birçok Facebook grubunda durumu kınayan, Başbakan Trudeau’yu hedefe koyan sert paylaşımlar yapıldı, yapılıyor.

Pazartesi Kanada’da Şükran Günüydü…. Geleneksel olarak bu günün toplum üzerinde hoş bir etkisi var. Bu satırların yazıldığı an itibarı ile henüz gerçekleşmeyen iki önemli açık hava toplantısı olacak o gün. Saat 14.00’de Filistin yanlıları Toronto’da ses getireceği şimdiden belli bir gösteri yapacak. Yahudi Federasyonu ise aynı gün saat 19.00’da kentin başka bir yerinde miting yapacak.

Birileri ölümü kutsayacak, her terör saldırısından sonra birbirine tatlı dağıtanları, ‘Gazze’ye barış konseri’ için sınıra yakın bölgede toplanan gençlerin, evinde bayramı ve Şabat’ı kutlayan ailelerin, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocukların üzerine yaylım ateş açanları, insanları kaçırıp tecavüz edenleri, cansız bedenleri arsızca teşhir edenleri alkışlayacaklar. Onlara ‘Filistin davası’ adına sahip çıkacaklar.

Diğerleri, yüzyılların verdiği bilgelikle, her zaman olduğu gibi yaşamı kutsayacaklar, hayattan acımasızca koparılanları anacaklar, yaraların sarılması ve barışın tesisi için dua edecekler, dayanışmanın önemine vurgu yapacaklar.

Hamas bir terör örgütü kimliği ile Tahran’ın Ortadoğu’daki taşeronu durumunda. Filistin halkını ya da daha dar anlamda Gazze halkını temsil etme yetisi nedir? Barışı torpillemekten, bu yoldaki tüm girişimlerin önüne çözümsüzlüğü dayatarak, dikilmekten, saldırmaktan, füze yağdırmaktan başka ne önerdi? Dünyanın, mühimmatı bitince aracılar vasıtası ile ateşkese evet diyen, sonra biraz palazlanınca yine vuran bir terör örgütü ile karşı karşıya olduğunu anlaması ve adımlarını buna göre atması gerekiyor.

İsrail 2005 yılında Gazze Şeridinden tek taraflı aldığı bir kararla, her anlamda çekildi. O günden bu yana Gazze kendisine sağlanan maddi olanakları Hamas’ın terör politikasına teslim etmeyip bölgeyi yaşanır hale getirebilmiş olsaydı davaya daha doğru hizmet etmiş olmaz mıydı?

Şimdi ne olacak? İsrail yaralarını saracak, durumu değerlendirecek. Ve öyle görünüyor ki Hamas ile daha önce hiç uğraşmadığı şekilde uğraşacak. Bundan böyle sınırlarına hiçbir tehlike gelmemesi için ne gerekiyorsa yapacak. Kolay olmayacaktır. Ancak İsrail halkının bu konuda uzun zamandır olmadığı kadar uzlaşı içinde olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.

Filistin halkı Hamas’ın terör söylemine teslim olmamalı, onun geleceğine koyduğu ipotekten kendini azat edebilmelidir. Ne yazık ki Ramallah’ta oturup olan bitene ses çıkar(a)mayan Mahmut Abbas ve FÖY de, halkın barış ve insanca yaşama beklentilerini karşılamaktan uzak. Zaten uzak olmasaydı, kimine göre ‘dava’, kimine göre ‘sorun’ olan çoktan çözülürdü.

Yahudiler, yüzyıldan önce bu toprakları bölgede göçebe yaşayan halktan satın aldılar. Bunun için ciddi bir çalışma yaptılar. Satın alınan topraklar çöldü. O çölden bugün yeşilin eksilmediği bir ülke çıktı ortaya. Uzun savaşlardan ve dökülen kan-terden sonra, İsrail, birçok Arap ülkesi ile kendisini tanıyan anlaşmaları imza altına aldı. Son son Suudi Arabistan ile olan yakınlaşma süreci başladı. Dünyanın değişen dinamiklerine cevap verecek, refaha giden yolda kendisine yer edinmek için çalışacak, teröre teslim olmayacak bir Filistin neler başarmazdı ki?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün