İsrail - Hamas

Selin BARLAS Köşe Yazısı
18 Ekim 2023 Çarşamba

Günlerdir savaş üzerine ne yazılır ne denir diye düşünüyorum… Diyecek çok şey var elbet.

Economist dergisinin yayınladığı bir makalenin ilk paragrafından bir kesit alarak başlamak istedim…

“Hamas’ın İsrail’in istihbaratını uyandırmadan gerçekleştirdiği saldırıyı vahşi başarı” olarak tanımlarken “İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’nın güvenliğinden sorumlu iç güvenlik organı Şin Bet ve ordu meydana gelen faciadan sorumludur” diyerek tanımladı.

Güvenlik zafiyetinin bu kadar ciddi bir vahşete sebep olması ve ardından sorumluluk almadan herkese savaş açtığını açıklayan uzun zamandır protestoların hedefi olan Netanyahu, savaşı kullanarak masum insanlar üzerinden krizi kendi lehine çevirmeye çalışırken bölgede kaos devam ediyor.

Amerika USS Ford savaş gemisinin yanına destek olarak ikinci gemisi USS Eisenhower’ı bölgeye yolladı. Birleşik Krallık iki savaş gemisini ve uçaklarını İsrail’e destek için yolladı.

İran’ın dışişleri bakanı Hüseyin Amirabdullahyan “Filistin halkına uygulanan suçlara kayıtsız kalınmayacağını ve İsrail’in yaşanacaklardan sorumlu olduğunu” açıkladı.

Erdoğan, Alman Şansölyesi Scholz’a “kalıcı çözüm için iki devlet” formülünün gerekliliğini hatırlattı.

Açık hava hapishanesi olarak tanımlanan Gazze’de yaşayan halkın elektriksiz ve susuz bırakıldığı ve Birleşmiş Milletlerin yaşanan insanlık dramının çok tehlikeli bir boyuta ulaşacağına dair endişeleri dile getirmesi dışında bölgeye yardım yapılmasına müsaade edilmemesine binaen ne yapacağı merak konusu…

Amerikan Dışişleri Bakanı Antony Blinken Ortadoğu’da savaşa ilişkin görüşmelerine devam ediyor. İsrail’in yanı sıra Katar, Ürdün, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır’da liderlerle savaş değerlendirmelerinde bulundu.

Blinken Kahire’de yaptığı açıklamada “Gittiğim her ülkede krizin büyümemesi yolunda talep var” ifadesini kullandı.

Suudi Arabistan Muhammed bin Salman ve Kahire’de Adülfettah el-Sisi ile temaslarda bulunan Blinken’ın “İsrail’in nefsi müdafaayı aşan Gazze’deki 2,3 milyon insanın kolektif bir biçimde cezalandırmasına evrilen meselesi” konusunda birtakım uyarılar aldığı Mısır televizyonunda yer aldı.

Kimsenin bu savaşın devam etmesini istediğini sanmıyorum demek isterdim fakat hakikatin bu olduğuna emin değilim…

Yitshak Rabin öldürülmeseydi…

Hamas’ın yıllardır Gazze’de baskıcı düzenine Filistin halkı mecbur bırakılmasaydı…

Oslo barış süreci hakikaten işleseydi…

‘Keşke’lerle gelecek inşa edilmiyor maalesef…

30 yıldan beri Oslo Barış Sürecini konu ederken şu an bu sürecin hayata geçmemesinin iki müsebbibi Netanyahu ve Mahmud Abbas sürecin tam ortasında…

Krizler süresince liderlerin mutlak gücü lehlerine kullandıklarını defalarca gördük…

Savaşın nasıl ve ne zaman sonuçlanacağı belirsiz…

Hamas’ın bu canice saldırısının istihbarat servisleri tarafından yakalanmamasının hesabını halka ve yetkililere vermek durumunda kalacak olan Netanyahu’nun unuttuğu bir şey var…

O da Golda Meir gibi efsanevi ve muteber bir liderin bile 1973 Yom Kippur savaşında İsrail’in verdiği zayiattan dolayı sorumlu tutulmuş olması ve ardından istifasını vermeye varan kamuoyu baskısını hatırlaması şart.

Rakamlar birçok şey anlatır aslında…

2014’te Hamas’ın 50 günde 4500 roket attığı mevcut bilgi…

2021’de ise yine Hamas’ın 11 günde 4300 roket attığı ise yine biliniyor.

Burada İran desteği, tedarik çemberinde bir artış, güvenlik ve istihbaratın eksiklikleri gibi etkenlerin yanında silahlanmada ve saldırganlıktaki artışı görmemek için kör olmak lazım.

Reuters’a göre “Hamas’ın iki yıldır sinsi ve sessizce beklemesini İsrailli yetkililer yanlış okudu, muhtemel İran desteği göz ardı edildi. Hamas, Tahran’dan tedarik edilen teknoloji ile İsrail’in istihbaratını atlattı.”

Kimin ne dediği ve ne yazdığının aslında çok bir önemi yok…

Rakamlar, olanlar, açıklamalar gayet açık.

Mesele sivillerin muktedirlerin yüzünden çekeceği acı insanı çaresiz bırakıyor…

Yine savaşın karşısında boynumuz bükülüyor…

Keşke Gazze’de insanlar daha iyi şartlarda yaşatılsaydı, keşke İsrail Hamas’ın saldırısını engelleyebilseydi, keşke Netanyahu yerine Rabin gibi itidalli bir lider Knesset’te olsaydı…

‘Keşke’lerde boğulurken Turgut Uyar’ın şiirinden bir cümle kalbimi acıtıyor;

“Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı…”

Gandi’nin dediği gibi “Göze göz tüm dünyayı kör eder.”

Nefret ve kızgınlığın çözüm olmadığını anlamadık mı daha?

Barış çağrılarına sağır, acılara karşı duyarsız, kimsesiz kalmış çocukları göremeyen kör muktedirlerin elinde ne olacak göreceğiz…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün