Atatürk ve bilim

Selin KANDİYOTİ Köşe Yazısı
25 Ekim 2023 Çarşamba

Atatürk’ün bir yandan milli mücadelede gösterdiği üstün zaferini bir yandan kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin muasır medeniyetler seviyesine erişmesi için gerçekleştirdiği tüm devrim ve inkılaplarını hepimiz biliyoruz. Eğitime ve bilime verdiği önemin, hepimizin ezbere bildiği “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir - hayatta en doğru kılavuz bilimdir” sözlerinden anlaşılacağı gibi ne derecede yüksek olduğu ise aşikar. Atatürk’ün 1933’te başlattığı üniversite reformu Türk yüksek öğretiminde bir dönüm noktası sayılmış, Avrupa’da Nazi zulmünden kaçan Yahudi bilim insanlarını ülkemize davet eden Atatürk, onların başta yeni İstanbul Üniversitesini kurmalarına ve ülke çapında eğitim kalitesini çağdaş ülkelerinin seviyesine çıkartmalarına ön ayak olmuştur. Şöyle demiş Atatürk: “İstanbul Üniversitesi’nin açılışından çok sevinç duydum. Bu yüksek ilim ocağında kıymetli profesörlerin elinde Türk çocuğunun müstesna zekâ ve eşsiz kabiliyetinin çok büyük gelişmelere erişeceğine eminim.”

Önemli bir nokta da şudur ki Atatürk, Alman hocaların Türkçe öğrenmesi ve bilim jargonuna Türkçe terimlerin katılması şartı koymuştu. Atatürk, 1923’te Cumhuriyeti kurduktan çok da fazla bir zaman geçmeden yurt dışına yetenekli öğrencileri göndererek “üniversite reformu” için hazırlık yapmaya başlamıştı bile.

İşte böylesine bir vizyona sahip olan Atatürk’ün bilim yolunda bu atılımları yapabilmiş olması birçok insanı şaşırtmıyor olabilir. Ne de olsa Atatürk yap dese dediklerini yapacak kadroyu oluşturmayı da bilmiştir. Fakat bizzat yazdığı ‘Geometri’ kitabında Atatürk, Arapça ve Farsça kökenli terimleri kaldırarak yerine boyut, uzay, çap, çember, teğet, açı, eğik, yamuk, oran, üçgen, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, türevalan ve daha birçok Türkçe karşılıklar bulmuş olmasına kim şaşırmaz? Peki ya -savaşlar ve devrimlerden nasıl boş zaman yarattıysa- okuduğu bilim kitaplarını analiz etmesine, doğruluğuna kanaat getirip bir de kendi anlatımlarıyla aktarmasına ne demeli? Üstelik evrim gibi günümüz Türkiye’sinde kitaplardan kaldırılacak kadar hassas bir konuda. Atatürk döneminde onun sayesinde Evrim Teorisi sıradan bir bilimsel gerçek olarak tarih kitaplarında ‘Hayat Zinciri’ başlığı altında ele alınıyordu. Evrim Teorisi 1933 yılında üniversite ve lise kitaplarında olduğu gibi ilk ve ortaokul kitaplarında bile yer buldu.

Atatürk’ün evrim ile ilgili tuttuğu notlar

Hayat herhangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı. Denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu. Bunlar devirlerde şekilden şekle tekamül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bu günkü şekline geldi... İnsanın bu günkü yüksek zeka, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. 

İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.”

Atatürk Betül Kaçar’ı tanısaydı

Atatürk’ün bilim insanlarına duyduğu saygıyı yine sarf ettiği şu sözlerden biliyoruz: “İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar. Onun için siz kendi ilminize irfanınıza güveniyorsanız bana söyleyiniz sosyal ilimlerin güzel yönlerini gösteriniz ben takip edeyim.”

Hayal etmeden duramıyorum. 1930’larda hayatın başlangıcı ve evrim ile ilgili okuduğu kitaplardan etkilenmiş olduğuna kesin emin olduğumuz Atatürk günümüzde Türk bilim insanı Betül Kaçar ile sohbet edebilme fırsatı bulsaydı neler konuşurlardı? Evrende yaşamı anlama ve arama çalışmalarına daha önce hiç olmadığı kadar önem verilmeye başlandığını gördüğümüz 2020’lerde, Betül Kaçar NASA’nın astrobiyoloji araştırmaları için yeni başlattığı disiplinler arası konsorsiyum programının başına getirdiği isim. Wisconsin Üniversitesinde evrimsel biyoloji profesörü Betül Kaçar, Dünya’daki yaşamın kökenlerine dair ve evrendeki diğer gezegenlerde hayat bulma üzerine araştırmalar yapıyor. Hayal gücümü daha fazla bastıramıyorum bu yüzden action:

Zaman: Olmayan bir zaman

Mekan: Olmayan bir mekan

Atatürk: Beynelmilel ilim sahasına adınızı altın harflerle yazdırmışsınız. Müterakki, mütemeddin bir millet olarak medeniyet sahasının üzerinde yaşamak için yegâne tekâmül ve terakki yolunun ilim olduğunu hep söylerim. Sizin gibi daha nice Feryal Özellerimiz, Canan Dağdevirenlerimiz, Özlem Türecilerimiz, Bilge Demirközlerimiz var. Toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır. Bu cihetle hep bilim kadınlarını zikrettim. Hepsiyle gurur duyuyorum velakin beni en çok etkileyen mevzu sizin sahanız. Muhterem Betül Kaçar Hanımefendi, meşguliyetiniz, hakkında özel bir müzakere yapmak istediğim bir hususu ihata etmektedir. Evrim mevzuunda pek çok kitap okudum lakin cansız mahiyetin canlıya tebdilatının vücûda gelişi meselesiyle merak-ı müteharrik içindeyim. Bu vukuatı tafsilatıyla beyan buyurur musunuz?

Betül Kaçar: Ulu önderimiz, tabi ki, ne demek. Laboratuvarım ve doktora öğrencilerimle en son 19 Eylül’de bir makale yayınladık. Çok mutluyum çünkü bugün internete ‘hayatın başlangıcı hakkında en son buluş’ yazdığınızda bizim makalemiz çıkıyor. Dünya üzerindeki yaşama dayalı olan karbonun ötesinde, birçok farklı elementin kendi kendine aynını tekrar eden kimyasal reaksiyonlarla yaşamı başlatabileceğini bulduk. Bu reaksiyonlara otokataliz diyoruz. Tüm periyodik cetveldeki elementlerin 270 farklı kombinasyonla otokataliz başlatabildiğini bulduk. Keşfimiz, bu tür reaksiyonların nadir olmadığını gösteriyor ve uzayda çeşitli ortamlarda farklı yaşam türlerinin olasılığını gösteriyor. Yaşamın kökeninin gerçekten de ‘hiçbir şeyden bir şeyin oluşma süreci’ olduğunu bulduk. Şimdi bilim insanlarının yapması gereken bu 270 yemek tarifimizi deneyerek laboratuvarlarında yaşamı pişirmek ya da uzayda bu döngüleri yaratabilecek elementlerin bolca olduğu gezegenleri keşfederek yaşam izi bulmak.

Bu olmayan diyalogda Atatürk’ün Betül Kaçar’ın yanıtında sadece internetin ne olduğunu anlamadığına emin gibiyim. Çünkü Atamızın geçekten hakim olmadığı bir konu yok. Böyle bir liderin kurduğu cumhuriyetimizde onun göğsünü kabartacak nice Türk bilim insanı olduğu için gurur duyuyorum.

Formun Altı

Minnet bölümü

1- Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk için derin bir saygı, övünç ve minnet hissediyorum.

2- Üç yıldır röportaj için peşinde olduğum ve umarım bu yazıyı gözünden kaçırmayacak olan Betül Kaçar’a verdiği ilham için minnettarım.

3- Bu imkansız diyalogdaki eski Türkçe ifadeler için ChatGPT’ye minnet borçluyum.

Kaynakça

Babür Erdem, Atatürk ve Evrim: Mustafa Kemal Atatürk’ün Yaşamın Başlangıcı ve Evrim Üzerine, evrimagacı.org

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün