Rabiler arasında alahik tartışmalar olagelmiştir. Bazen büyük rabilerin kapısını aşındıran rabiler arasında şiddetli tartışmalara tanık oluruz. Bu tartışmalar Tora’da kafamıza takılan konuları netleştirmek amacını taşır. Bu yüzden bu tartışmaları ‘leşem şamayim’ şeklinde nitelendirmek doğru olur.
Bu tarışmalardan biri Rav Yosef Hayim Sonenfeld ile ona soru soran bir rabi arasında geçer. Rabi görüşünü sunar ancak bir türlü bu görüşün doğruluğu hakkında Rabi Sonenfeld’i ikna edemez. Tartışma uzadığında ise Rabi Sonenfeld karşısındaki Rabi’ye bu görüşün kendi yazdığı görüş olduğundan yanılgıyı kabul etmediğini söyler.
Bu hikaye hem önemlidir hem de hepimiz için çok alakalıdır. Çünkü işler yolunda gitmediği zaman telaşlanırız. Çocuklarımız istediğimiz gibi davranmadıklarında üzülürüz. Etrafımızdaki insanlar görüşümüzü izlemezlerse bazen kızarız. İşimizde işler istediğimiz gibi gitmediğinde öfkeleniriz. Tutmadığımız biri daha iyi bir konuma geldiğinde eleştiri oklarımızı ona yönlendiririz. Bunun nedeni nedir sorusuna tek bir cevap vermek mümkündür. Çünkü işlerin nasıl gitmesi gerektiğini kafamıza kazımış durumdayız. Farklılıklara kapalıyız.
Aklımızda, işlerin nasıl olması gerektiğine dair bir senaryomuz var. Evliliğimizin, çocuklarımızın nasıl olması gerektiği gibi. İşimizin nasıl yürümesi, toplumun nasıl olması gerektiği hakkında düşüncelerimiz çoğunlukla sabittir. Senaryoda olmayan bir şey olduğunda sarsılırız. Ancak bu değişimler her zaman olur ve bizlere hayal kırıklıklarını yaşamak düşer. Hikâyedeki rabi gibi, bunun olması gerektiği gibi olmadığı konusunda ısrar ederiz. Bu da bizi mutsuz kılar.
Tanrı tarafından Avraam’a verilen ilk talimat ‘leh leha’ olarak bilinir. Ülkenden, doğduğun yerden, baba evinden git. Çok sert gibi görünse de Yahudi gibi yaşamanın temellerinden biri budur. Değişmek, gitmek, eskiden ayrılmak, ilerlemek ve sonunda başarıyı yakalamak. Yahudi olmak, bulunduğumuz yerde rahatça kalmak değildir. Pirke Avot sabit kalan kişinin aslında gerilediğinden dem vurur. Sürekli çalışmak ve büyümek, daha fazlasını elde etmek için çabalamak şarttır.
Avraam’ın seyahatinde önemli bir nokta daha vardır. Tanrı ona nereye gideceğini söylememiştir. “El aarets aşer areka/ Sana göstereceğim diyara.” Ciddi bir belirsizlik ortadadır. Senaryo kafada oluşsa bile farklılıkların olması kaçınılmazdır. Öngörülemeyen ve istenmeyen koşullar bizi yaratıcı, cesur ve ısrarcı olmaya, çözümler bulmak için çok çalışmaya zorlar. Bu zorluklar da bizleri büyütür.
Bu, ‘leh leha’ komutunun açılımıdır. Eğer işler zihnimizdeki senaryoya göre her zaman yolunda gitseydi, ‘ileri gidemez’, üretemez ve başaramazdık.
Günümüzde yaşadığımız Yahudi yaşam tarzının birtakım zorlukları vardır. Her şeyden önce zamanımızda büyük bilgeler olsa da bizden önce çok daha büyüklerinin olduğu aşikardır. Hâlâ onların öğretileri üzerinden gelişmeye ve büyümeye çalıştığımız bir sır değildir. Ancak günümüzde teknolojinin nimetlerinden de yararlanmaktayız. Kaliteli tefilinlerimiz, çok güzel yazılmış Sifre Tora, çok iyi şartlarda yetişen Arbaat Aminim gibi imkanlarımız var. Neslimizde hem bilim hem de Tora öğrenen, birçok meslek sahiplerinin aynı zamanda Tora eğitimi için zaman ayırdıklarını görebiliyoruz.
Eski zamanlardan beri her şeyin aynı kaldığını hayal etmeye çalışalım. Gerçekleşen yeni gelişmeler, devrimler, sismik değişiklikler olmadığını düşünelim. Asla bu kadar ilerleyebilmek mümkün olamazdı.
Kafamızdaki senaryoyu bırakıp, hayatımızdaki değişikliklere alışmamız gerekir. Beklenmeyen değişiklikler ve zorluklar, Tanrı’nın ‘leh leha’ çağrısı, büyüme ve başarma fırsatlarıdır. Sarsılmak yerine, kendimizden emin ve dengeli kalalım, Tanrı’nın yolumuza gönderdiği her zorluğa veya sıkıntıyı aşmaya hazır ve istekli olmak yaşamda mutluluğa kavuşmanın anahtarlarından biridir.