Erkeklerin çevrelerine sunduğu imaj söz konusu olduğunda, tıraş olup olmayacağı ve/veya nasıl tıraş olacağı önemli mesajlar barındırır. Sakaldan uzaklaşma, farklı şekillerde bıyık bırakma eğiliminin dramatik, sosyal ve ekonomik değişimleri yansıttığı yüzyıllardır karşımıza çıkan önemli bir veri. Bıyık, hepimizin bildiği gibi kalem inceliğinde bırakılabileceği gibi büyük ve gür olarak da karşımıza çıkabilir. Şekilleri, boyutları, sıklığı ve stilleri oldukça çeşitli olsa da her zaman bir erkeğin erkekliğinin bir temsili ve kişinin kendini ait hissettiği kimliğin veya ideolojinin bir uzantısı şeklinde var olmuştur.
Bıyıkla ilgili bilinen en eski kayıt MÖ 300 yılına kadar uzanır. Bugün St. Petersburg'daki Hermitaj Müzesinde sergilenen bıyıklı İskitli bir adamın ata binerkenki (Pazırıklı Binici/ Pazyryk Horseman) portresi ile belgelenen bıyık, 1939'da Sutton Hoo’da bir gemi buluntusunda yapılan kazı sırasında bulunan süslü bir Anglo-Sakson kaskı olan Sutton Hoo Kaskı’nda da belirgin biçimde görülmektedir. Britanya’nın Tutankhamun’u olarak da bilinen kaskın yüzünde ejderha kafasıyla birleştirilmiş kaşlar, burun ve bıyık yer almakta ve bu, kanatları açılmış, süzülen bir ejderhaya dönüşen bir adam imajını yaratmaktadır. Arkeologlar, bölgenin 7. yüzyıldan kalma bir kraliyetin, muhtemelen bir Doğu Anglia kralı olan Raedwald’ın son dinlenme yeri olduğu sonucuna varmıştır.
Bıyığın taşıdığı erkeklik ve güç 20. yüzyılda da devam eder. 1900'lü yıllarda erkekler bıyığı yalnızca erkekliğin bir ifadesi olarak değil, aynı zamanda stil ve inceliğin sembolü olarak görmektedir.
Öyle ki Fidel Sbeity, Ortadoğu’da bıyığın önemini anlatırken Arap ve Ortadoğu erkeklerinin kalın, süslü bıyıklarıyla ünlü olduğunu ve beş asır süren Osmanlı döneminde bıyığın yüzün bir parçası olduğunu belirtir. Bıyık stillerinin, paşa, bey, efendi ve diğer sosyal unvanlara göre değiştiğini, Osmanlı ordusundaki askeri rütbelere göre de bıyık stillerinin değişiklik gösterdiğini ve sakalsız bıyık kullanımının Osmanlı döneminin geneline yayılmış bir adet olduğunu söyleyen Sbeity, bıyığın, erilliğin, kararlılığın ve davaya bağlılığın simgesi olduğu kadar sahibine duyulan saygının bir kaynağı olması bakımından da bir geleneğin takipçisi olarak görüldüğünü söyler. Yazar, tarih boyunca erkekliğin ve gücün sembolü olarak her zaman hâkim olan sakaldan bağımsız olarak bıyığın, Çin ve Hint uygarlıklarından başlayarak Kuzey Avrupa uygarlıkları olan Vikingler ve Galya'ya kadar farklı aşamalardan geçerek süslendiğini ve bunların en ünlüsünün Fransız çizgi film karakterleri Asteriks ve Obeliks’in bıyıkları olduğunu da sözlerine ekler.
Özet olarak dünya tarihinde hemen her yüzyıl ve özellikle de büyük savaşlarda belirgin biçimde geri dönen bıyık modası, son birkaç on yılda özellikle 1960’lara ve 70’lere damgasını vurmuş olup bir stil olarak kullanımının dışında farklı kimlikleri ve ideolojileri ortaya koymak için bırakılmış.
Daha bir iki ay önce hükümetin tartışmalı yargı düzenlemesini protesto etmek için yüzlerce kişiden oluşan gruplar caddeleri ve meydanları doldururken, onlarca gönüllü ve yedek asker hizmetlerini sonlandırdığını açıklarken; yaşanan olaylarla birlikte Miluim olarak bilinen ve askerlik hizmetini tamamlayanların savaş, askeri operasyonlar veya doğal afetler gibi acil durumlarda takviye sağlamak üzere İsrail Savunma Kuvvetleri’ne yurt içinden ve yurt dışından sayısız gönüllü asker katıldı.
Yedek asker Noam Koren öncülüğünde Kotel’deki (Ağlama Duvarı) İsrail Savunma Kuvvetleri paraşütçülerinin fotoğrafı temel alınıp neredeyse tüm ekibin sadece bıyıklarını bırakarak tıraş edilmesi, ordu içinde yeni bir akımı başlattı. Akıma katılanların Altı Gün ve Yom Kipur savaşlarındaki gibi görünmek istedikleri için mi, yoksa sadece üniforma üzerinde pekiştirici bir erkeklik temsili olduğu için mi bıraktıklarını bilmedikleri bıyık akımı, farklı saç ve sakal stillerine sahip olan askerlerin eşleri ve/veya kız arkadaşları tarafından da destekleniyor ve bu hareket günbegün daha da büyüyor.