“İçimizde Kin yok Nefret yok Çocuk yüreğidir Benim yüreğim” Handan Börüteçene
Handan Börüteçene’nin Salt Beyoğlu’nda geçtiğimiz hafta açılan ve sanatçının 40 yılı aşkın süredir ürettiği işleri merkezine alan en kapsamlı sergi olarak nitelendirilebilecek ‘Üç İç Denizin Ülkesi’ sergisine giderken taktığım yeşil küreli küpelerin serginin hemen girişindeki işlerle bir sohbete girişeceğini bilmiyordum. Açılışta rastladığım dostum Sibel Horada Coşkun’un gözüne takılınca fark ettim. Eserdeki yeşil cam küreler sanatçının sıklıkla rücu ettiği Antik Yunan lirik şairi, Afrodit rahibesi Sappho’nun kayıp şiirlerine olduğu kadar şiirlerindeki kayıp kelimelere de gönderme yapıyor.
Üç İç Denizin Ülkesi ismi ile sergi taşı toprağı ve mavilikleri kadar kültür mirası ile mitlerinden ilham aldığı Anadolu ve Trakya coğrafyasına işaret ettiği kadar bir kayıp hikayesi de anlatıyor. Sanatçının çalışmasının geçmişten bugüne bir belleği olarak nitelendirilebilecek olan sergi aynı zamanda bir bellek yitimini merkezine alıyor. “Zira zaman içinde değerler kadar bazan eserler de kaybolur, izi bulunamaz veya türlü sebeplerle tahrip olur. İstanbul’un açık alanlarındaki heykelleri, mekan kullanımları farklılaştıkça amaçlarından uzaklaşır, kaderlerine terk edilir. Kaydı tutulmamış, gözden uzak kalmış ve kaybolmuş kimi işlerin hayaleti gelir ülkemizdeki kültür mirası ve sanat eserlerine yönelik ihmalkar tavra dikkat çeker.”
Üretiminde arkeolojiyi, tarihi ve doğayı olduğu kadar insanı ve kadını mesele edinen Handan Börüteçene çalışmalarına ‘doğum yazıları’ ile başlar. Lesboslu Sappho, Sümerli Ludingirra, Hittili Teşşup ya da İstanbul’un bilinen en eski kadın şairi Byzantionlu Moiro gibi tarihin tozlu geçmişinde görünmezliğe gömülenler gün gelir Handan Börüteçene’yi ziyaret eder. Onlar her yere gitmek, her şeyi görmek ister. Gördükleri yerde de görülmek ister. Onlar anlatır, sanatçı dinler. Dinledikçe önce doğum yazıları derken işler oluşur. Arkeoloji ve mitoloji, tarih ve doğa öze gelir, işe gelir. İnsan doğaya ve insana hükmetmeye çabaladıkça barış yerini mücadeleye, savaşa bırakır. Kayıp atalık tohumlar zorlukla temin edilip kasalarda saklanır. Kitle iletişim araçları geliştikçe iletişimsizlik gelişir. Kırıp geçmeye başlar insan.
Oysa ‘yeryüzünün belleği’ni ziyaret ettikçe kendini de hatırlar. Geçmiş, şimdi ve gelecek birbirine erişir.
Handan Börüteçene’nin ‘Üç İç Denizin Ülkesi’ sergisi okumak, incelemek, kayıp olanı hayal etmek ve kimi enstalasyonda eseri yeniden yaratmak üzere 14 Nisan 2024’e kadar Salt Beyoğlu’nda izlenebilir.