7 Ekim’den beri gün geçmiyor ki dünyanın tüm köşelerinden Gazze için çareler üretilmesin. Malum protesto yürüyüşlerinde en fazla atılan ve açılan sloganlar “Gazze’yi serbest bırakın” idi.
Ardından siyasi liderler, nerede veya hangi maksatla toplanırlarsa toplansınlar mutlaka 1967 sınırlarının esas alınması ve iki devletli çözüm önermekteydi. Dilerseniz bu sözleri inceleyelim ve biraz geriye gidelim…
“Gazze’yi serbest bırakın (free Gazza)…”
Gazze, Yavuz Sultan Selim tarafından işgal edildikten sonra 1917 tarihine kadar Osmanlı hâkimiyeti altında idi. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Gazze’nin gelişmekte ve genişleme halinde olan bir yerleşim alanı olarak kabul edilir. Bu dönem içinde Gazze’yi az da olsa etkileyen saldırıların birincisi 1799 yılında Napoleon Bonaparte tarafından yapılmış ancak başarılı olamamıştı.
İkincisi 1831-1833 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından Osmanlı topraklarına yapılan saldırıdır. Gazze kısa bir dönem de olsa Mısır hâkimiyetine girmişti.
Üçüncü saldırı 1838-1941 yılları arasında Yine Kavalalı tarafından yapıldı. Bu sefer Mısır’ın otoritesi daha da etkin hale geldi…
1917 yılından 1948’e kadar Gazzeliler, İngiliz ve 1967 yılına kadar Mısır’ın hâkimiyeti altında kalmışlardır.
Özetle Gazze halkı en azından yakın tarihimizde pek özgür yaşama fırsatı bulamamışlardır.
Ancak gerek Birleşmiş Milletler kayıtlarına ve ciddî uluslararası kuruluşların belgelerine göre, Gazze,1970’li yıllardan itibaren sürekli büyümüş ve gelişmiştir.
1970’te nüfusu 430 bin olan bölge, 2000 yılında 1,1 milyona ve günümüzde 2,4 milyona ulaştı. Doğurganlık oranı, yüzde 6 olup dünya genelinde en yüksek oranlardan biridir.
Gazze’de 6-12 yaş arasında çocukların yüzde 97’si ilköğretimlerini ve büyük çoğunluğu liseyi bitirmektedir. 6. veya 7. sınıflardan itibaren Fransızca veya İngilizce dilleri öğretilmektedir.
Gazze’de 11 üniversite mevcuttur. Bunların biri de Gazze İsrail Üniversitesi’dir. Ayrıca talebeler- imkânları dâhilinde Batı Şeria bölgesinde bulunan Arap veya yabancı üniversitelerine kayıtlarını yaptırabilirler… Tüm üniversitelerde kızların oranı erkelerin oranından fazladır…
Belki biraz şaşacaksınız ama çok hareketli ve zengin kültürel faaliyetler sergilenmektedir. Listeye bakın:
Raşit Şava Kültür Merkezi Yıllık festivaller. Burada sanat gösterileri, konserler, film gösterimleri ve diğer etkinlikler gerçekleştirilmektedir. İmkân bulunduğunda, Fransız sanatçılar sanat çalışmalarını sergilemeleri için davet edilmektedir; tabi daha çok Gazze Şeridinde ve Batı Şeria'da yaşayan Filistinli sanatçılar sanat çalışmalarını sunmaları ve sanat yarışmalarına katılmaları için davet edilmektedir.
1998'de kurulan Sanat ve El Sanatları Köyü çocuklar için oluşturulmuş bir kültür merkezidir. Burası farklı milletlerden gelen geniş bir sanatçı katılımını sağlamakta ve yaratıcı sanat, seramik, grafik, oyma ve diğer alanlara ait 100 civarında sergi gerçekleşmektedir. Gazze Şeridi'nde yaşayan yaklaşık olarak 10 bin çocuk her yıl Sanat ve El Sanatları Köyü'ndeki çalışmalara katılmaktadır.
Gazze, Norveç'ten sağlanan cihaz ve filmlerle 2004'te açılmış Gazze Sinema Salonu adında bir sinema salonuna sahiptir. Filistinli bir yardım kuruluşu olan Qattan Vakfı, Gazze'de gençlerin sanat yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olmak ve öğretmenlere temel drama yetenekleri hakkında bilgilendirmek amacıyla çeşitli çalıştaylar düzenlemektedir.
Cevdet N. Hudari tarafından kurulan Gazze Arkeoloji Müzesi 2008 yazında açıldı. Müze sergisi, müzenin koleksiyonunda binlerce parça yer almasına rağmen göğüslerini örten şeffaf bir giysisi olan Afrodit heykeli de dâhil olmak üzere, antik ilahları gösteren eserler ve Yedi Kollu Şamdanı ima eden yağ lambaları gibi bazı yapıtlar sergilenmemektedir.
Özetle bilgili, yetenekli, iyi yetişmiş ve kendi kendilerini rahatlıkla yönetebilecek bir toplumdan bahsediyoruz.
Naçizane kanaatime göre tam bağımsız ve başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslararası kurumlar tarafından tanınmış bir “Gazze Devleti” kurulmasının zamanı gelmiştir. Bu devlet, her şeyden evvel kendi kurucu meclisini seçmelidir.
Ancak, esas olan oyların mutlaka hiçbir baskı altında kalmayacak halk tarafından kullanılmasıdır. Ve geçerli teamüllere uygun olarak- ama normalden daha fazla- tarafsız AB ABD ve ilgili diğer ülkelerin denetimi altında yapılmasıdır. Müteakiben Gazze devleti BM nezdinde yerini de alacaktır.
Kullanılan sloganları biraz değiştirerek “Gazzelileri rahat bırakın” diyorum. Onları kullanıp siyasi ve iktisadi menfaatler sağlamaya devam etmeyin.
Bu durumda çözüm belki 3’lü devlette aranmalıdır. Şunu da hatırlayalım halen BM üyesi olan 55 ülkenin nüfusu 2,5 milyonun altında ve 35’inin de yüzölçümü 350 kilometrekarenin altındadır…
Özetle çare çok. Yeter ki halkların iradelerini ipotek altına almayalım…
Son analizde, Halkın sözü, Hakk’ın sözüdür.