Sabah daha gün doğmadan, ben güne doğdum. Yılın son köşe yazısı geçmişe bir selam, yeni başlayacak seneye de bir kapı açsın istedim. Eski dosyaları karıştırıp, notlarıma, günlüklerime göz attım. Ne yollardan geçmiş, nerelere gelmişim. Kimi yokuşlar ve hızlı düşüşler henüz tazecik yüreğimde, haliyle hatırlıyorum. Kimi dualar yolumda yürüdükçe peyderpey gerçekleşmiş, gözüm, yüreğim açılmış… Ama bu, zamana ve yollara öyle dağılmış ki ancak dönüp bakınca görüyorum: Neymişim, nerelere gelmişim. Alınmış notlar, tutulmuş günlükler olmasa öyle bir duası olduğunu dahi hatırlamayacak insan. Geçtiği birtakım yollar hâlâ netse de detaylar geçmişin karanlık kuyularında yok olacak. Oysa o kuyular ki, -zaman zaman kapağını açıp da bir bakmak gerekiyor- o günün o kapkaranlık kuyuları, bugün artık kapağını açınca üzerine fener tutulmuş aydınlık bir koridora dönüşüyor. Kapak mekanizmasına bir aydınlatma sistemi eklenmiş gibi. Yılbaşı gibi sembolik anlam yüklediğimiz zamanlarda, bizleri bir bitişe ve yeni bir başlangıca davet adeta o küçük aralıktan bakmak, o eski karanlık kuyuların bugünün aydınlığını sunan koridorlarında yürümek gerek. Neler hayal etmişim? Neler adına dua etmişim? Ve bugün olduğum yerde neredeyim?
Kişisel takvimimde 2023 şükürlerle dolu bir yıl oldu. Yıllardır üzerinde çalıştığım, yolunda yürüdüğüm, sırasında fırtınalarında kaybolduğum, derinlerinde boğulmaktan ramak kala yüzeye çıkabildiğim, ormanlarında kendimi aradığım, sırasında göklerinde süzüldüğüm, bazen çılgın, bazen bilge, bazen kayıp ama her seferinde kendime yeni bir uyanışla nefessiz kaldığım bir yolculuk. ‘Yol sarsıntıları’ diye yazmışım günlüğüme yıllar evvel. Ve dilemişim, yuvadan uzak o halimle, yuvaya dönebilmeyi dilemişim. Yuvada olmanın dengede olmayı gerektiğini fark ederek. Dışarıda ne olursa olsun, içeride dengede olabilme becerilerini düşünmüşüm. Eğer mümkünse, kibre de düşmeden, fener olabilmeyi dilemişim. Tabi önce kendime. Fener belki en dibini aydınlatamaz. Hâlbuki insan -fenerden farklı olarak- fark ettikçe önce kendini fark ediyor. Karanlık bir nebze aydınlanıyor. Aydınlık ancak ondan sonra dalga dalga yayılıyor. Ve her fark ediş yuvaya doğru bir adım yaklaştırıyor insanı.
Dönüp bakınca, 2023, yıllar ve yollar boyunca ektiğim tohumların meyve verdiği bir hasat yılı oldu benim için. Şükürle dolu bir yıl oldu. Olana da olmayana da şükrettiğim bir yıl. Olmayanın içinde olanı bulduğum ve buna teşekkür ettiğim, şükrettiğim bir yıl oldu.
2024’e bakışımdaki duygu ise heyecan. Yuvanın heyecanı. Yolun heyecanı. Bilinmezliğin heyecanı.
Yılın son günlerinde dünyanın ucuna, yerellerin tanımladığı gibi ‘dünyanın sonuna’ ve ‘dünyanın sonundaki fenere’ yolculuk etme şansım oldu. 2024 yılının kapısını aralarken dünyanın ucundaki fenerin dünyayı aydınlatmasını diledim. İsrail ve Gazze için, Rusya ve Ukrayna için ve nerede huzursuzluk varsa, hangi yürekte çözümlenmez sanılan bir tartışma varsa, sevgisizlik ve kuraklık varsa, rahmet, barış ve huzur diledim.
Nerede karanlık varsa, yeni yılda, orada ışık olsun.