Mario Levi'ye veda edebilmenin hüznü..

Elda SASUN Köşe Yazısı
7 Şubat 2024 Çarşamba

Kendi sözleriyle yazmış olduğu “Bir keşif yolculuklarına çıkmış yolcu” yazar, İstanbul aşığı, duygusal bir sesiyle sayısız hikayeler anlatan, yaşıtım Sevgili Mario Levi’ye veda etmek nasıl bir histir?

Mario Levi ile aynı ilkokulda okuduk, aynı mahallerde yaşadık ama yıllar sonra uzunca karşılaşmamız ve bir araya gelişimiz onun rehberliğini yaptığı bir İstanbul gezisinde oldu. Sabah Tünel’de bir kahvaltıyla başlayan gezimizde Beyoğlu ve sonra da Karaköy’den vapurla karşı tarafa, o çok sevdiği Kadıköy’ü, Moda’yı gezdirip anlattı bizlere. Onun anlatımları ve rehberliğiyle, daha önce iyi tanıdığım bu yerler bambaşka bir anlam kazandı. Mario ile gezerken, mekanlar, sokaklar ve hikayeleri, onun kendi anılarıyla birleşince o yerlere bakış açımıza öyle bir dokundu ki, büyülü bir kapıdan içeri girmiş gibi olduk.

Daha geçtiğimiz hafta, tesadüf müdür bilmem, Çünkü Fısıltılar Vardı kitabını görünce hemen aldım. Bu kitabın, onun son eseri olduğunu nasıl bilebilirdim. Romanı bir gecede uçakta okurken o sıra dışı yazılarında biraz da hayata veda ve sorular vardı sanki… İlk sayfada, “Her hikayenin bir kaderi var” diye başlamış… Sonra da bir başka sayfada, “Herkesin bir toprağı vardır. En derin uykusuna yatacağı,en nihayet gerçek huzuru bulabileceği…” Üç nokta ile biten cümleyi okurken yüreğim sanki bu kelimeler arasında saklanmış hüznü hissetti. Mario’nun aramızdan ayrılınca, yazarlığını birçok kişi dile getirdi ve övdü. Türk Edebiyatının klasiklere adını yazdırdığı kitapların hemen hepsini okudum. Ayrıca kendisiyle birkaç kez söyleşi yaptım; Galatasaray’da Arkeopera Kitapevinde yeni kitabı için düzenlediğimiz bir imza gününde onu ağırlamak unutulmaz bir anıydı. Yıllar ve ünlü olmak bir insanı hiç mi değiştirmez? Mario hep mütevazi, nazik, samimi, sabırlı, yumuşak sesi ve anlattıklarıyla insanları cezbeden, ruhunda derinliği olan bir entelektüeldi. İstanbul’u ve insanlarını o kadar samimi ve duygusallıkla yazdı ki birçok roman kahramanlarında hem kendisinden hem hepimizden, benzer birçok kesitler bulmuşumdur. Mario kimliğini, köklerini ve İstanbul’a olan sevgisini sıkça belirten, samimiyetle bunları paylaşan bir yazardı.

Yine, onun belki de, aramızdan ayrılışından hemen sonra okuduğum için beni çok duygulandıran, farklı tarih ve mekânlarda, birbirinden habersiz şekilde bir araya gelen iki zaman yolcusunun hikayesini anlatan ‘Çünkü Fısıltılar Vardı’ kitabından birkaç satır yazmadan geçemeyeceğim.

Mario son sayfalarda adeta amacını dile getiriyor:

“Maksat yaşayarak anlatmak, anlatarak yaşamaktı.

Kimi beni hisseder kimi hissetmez… Kimi sesimi duyar kimi duymaz… Sesimi duyanların ama sahiden duyanların hayatlarında kayda değer sarsıntılara yol açabilirim. Size şimdiye kadar gösterdiklerimle açabildim mi. Ona da siz karar vereceksiniz elbet.”

Sevgili Mario Levi iyi ki seni tanımışım; iyi ki yazdıkların ve eğittiklerinle benim gibi birçok kişiye dokunmuşsun. Sen bize insanları, sevgiyi, hüzünü, sokakları ve hatta mutfağının yemeklerini anlattın. Biz seni çok, pek çok sevdik ve çok özleyeceğiz. Tüm eserlerin için İstanbul ve tüm sevdiklerin sana teşekkür ediyoruz. Yolun ışık ve sevgimizle hep aydınlık olsun Sevgili Mario Levi.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün