Küçük Prens'e ne oldu?

İzel ROZENTAL Köşe Yazısı
28 Şubat 2024 Çarşamba

Aynı zamanda pilot olan yazar Antoine de Saint Exupéry’nin 1943 yılında yayınladığı ve dünyanın en çok satan kitapları arasına giren Küçük Prens adlı tanınmış eserinde, B-612 asteroidinde yaşayan bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyasına bakılır. Kitabın bir bölümünde Küçük Prens'in kendi gezegeninin dışında yaptığı geziler anlatılır ve yetişkinlerin yaşam tarzları eleştirilir. Küçük Prens’in asteroidler arasındaki yolculuğu, otorite tutkunu bir kralın gezegenine gerçekleştirdiği ziyaretiyle başlar. Ardından Saint Exupéry okurlarını kendini beğenmiş bir sanatçı, umutlarını yitirmiş bir sarhoş, sahip olma hırsından başkaca amacı olmayan bir iş adamı, görevini sorgulamaktan aciz bir sokak lambacısıyla tanıştırır. Küçük Prens’in yolculuğu, araştırmalarını niçin yaptığını unutmuş olan bir coğrafyacının gezegenine yaptığı ziyaretle sürer ve dünyamızda son bulur.

Yediden yetmişe hemen herkesin bilip okuduğu bu didaktik öykünün sonunda Küçük Prens’in kendisini sarı renkli bir yılana ısırttığını yazmam artık spoiler sayılmaz umarım. Oysa yine de kitabın sonu belirsizdir, kimileri ısırma olayını Küçük Prens'in ölümü olarak görürken, bazıları da kahramanımızın B-612 asteroidine geri döndüğünü iddia eder. Aslında gizem Küçük Prens’in son sözlerindedir: “Ölü gibi görüneceğim, fakat bu doğru olmayacak.”

Rivayet odur ki, Space X uzay şirketinin kurucusu ve CEO’su Elon Musk, Küçük Prens’in hayranıymış ve bu çocukluk kahramanının sonunu herkesten fazla merak edermiş. Elinin altında sınırsız imkânlar olduğundan, merakını gidermek için kendi şirketinde ürettirdiği yapay zekâlı bir androidi Küçük Prens’in izini sürmek üzere uzaya göndermişmiş. Güvenilir bir kaynaktan edindiğim bilgiye göre, X34-710 kod adlı bu minik robot, yolculuğa tıpkı Küçük Prens’in yaptığı gibi Kral’ın gezegeninden başlamış.

Koca gezegende, sırtındaki kakım kürkünden erguvani kaftanıyla görkemli tahtında yalnız başına oturan ve sıkıntıdan patlamak üzere olan Kral, bizim androidi görür görmez acayip heyecanlanmış. Kral ile robot arasında geçen diyalogu, adı bende saklı kaynağımın ilettiği bant kaydından deşifre ederek aynen aktarıyorum:

Kral: Aa! Sen de kimsin?

Robot: Merhaba! Ben X34-710, Dünya’dan geliyorum.

Kral: Yaklaş X 30 bilmem kaç, seni daha iyi göreyim… Hatta gel yanıma otur!

Robot: Oturamam. Ben ayakta durmak üzere tasarlandım, oturan versiyonum henüz üretilmedi…

Kral: O halde ayakta durmanı emrediyorum!

Robot: Sağ olun Kral hazretleri! İzninizle size bir soru sormak istiyorum.

Kral: Sana şahsıma soru sormanı emrediyorum!

Robot: Ben Küçük Prens’i arıyorum. B-612 asteroidinde yaşayan, saman sarısı saçları olan 12-13 yaşlarında bir çocuk. Yıllar önce sizi ziyaret etmiş.

Kral: Hatırladım. Benim fazla ziyaretçim olmuyor. O çocuk çok kibardı fakat oldukça meraklı ve biraz da tuhaftı. Bir yığın soru sormuştu. Her şeye hükmettiğimi söylediğimde benden güneşe emretmemi ve onu batırmamı istemişti.

Robot: Batırdınız mı peki?

Kral: Ona dedim ki, herkesten yalnızca yapabileceğini talep etmek gerek... Yetkenin dayanağı her şeyden önce akıl olmalıdır. Eğer halkına gidip kendini denize atmasını emredersen, o da gider devrim yapar. Emirlerime itaat edilmesini beklemeye hakkım var, çünkü ben makul emirler veriyorum. Güneşe de, takvime baktıktan sonra emir verdim. O da akşam tam emrettiğim saatte battı!

Robot: Peki sonra ne oldu?

Kral: Küçük Prens’in canı sıkıldı ve gitmek istedi.

Robot: İzin verdiniz mi?

Kral: Hayır, onu bakan tayin ettim.

Robot: Ne bakanı?

Kral: Adalet Bakanı!

Robot: Ama burada yargılanacak kimse yok ki!

Kral: Küçük Prens de öyle sandı. Ben de ona, henüz kraliyetimin her yöresini incelemediğimi, çok yaşlı olduğumu, yürümenin beni yorduğunu söyledim. Şayet sen hiçbir kul bulamazsan o zaman kendi kendini yargılarsın, dedim. En zoru budur zaten. İnsanın kendini yargılaması başkalarını yargılamasından çok daha zordur. Eğer kendini hakkıyla yargılamayı başarırsan, gerçekten bilge olabilmişsin demektir.

Robot: İkna oldu mu?

Kral: “Ben kendimi nerede olursa yargılayabilirim. Bunun için buraya taşınmama gerek yok” dedi ve gitmesi için emir vermemi istedi. Ben de onu büyükelçim tayin ettim ve başka gezegenlere gönderdim. Ama o günden beri kendisinden haber almadım.

Robot: O halde benim burada işim kalmadı. Emredin de gideyim artık.

Kral: Dur gitme! Seni Adalet Bakanım yaptım.

Robot: Olamam. Ben yargılamak için programlanmadım, verilen talimatları uygularım, mantık kullanamam.

Kral: Daha iyi, tam aradığım kişisin! Bu gezegende iki suçlu grubu var: Biri halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenler; diğeri doğru olmayan bilgiyi alenen yayanlar… Bu kadar basit. Karşı çıkan kullarımı birinden olmazsa diğerinden tutuklarsın. Hiç mantık gerektirmez!”

Kaynağımın ilettiği bant kaydı burada sonlanıyor. X34-710 gitti mi, kaldı mı bilmiyorum? Robotumuzun uzay yolculuğu hakkında yeni haberler alırsam bundan sonraki Kıymık köşesinde size aktarırım…

Not: Bazı özgün diyalog ve tasvirler Yiğit Bener’in Türkçe çevirisinden aktarılmıştır (Küçük Prens, Antoine de Saint -Exupéry / Epsilon Yayınevi, 2015).

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün