ABD'nin sessiz düşmanı 'Fentanil'

Hayati MOLİNAS Köşe Yazısı
20 Mart 2024 Çarşamba

Amerika Birleşik Devletleri’nde iç savaş sırasında morfinin ağrı kesici özelliklere sahip olduğu keşfedildi ve kısa sürede morfin birçok patentli ilacın ana maddesi haline geldi. 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, marihuana (esrar) ve kokain çeşitli tıbbi amaçlarla kullanılmaya başlandı; marihuana migren, romatizma ve uykusuzluk tedavisinde, kokain ise sinüzit, saman nezlesi ve kronik yorgunluk tedavisinde kullanıldı.

20. yüzyılın başında, uzun süredir serbest olarak alınıp satılan uyuşturuculara olan bağımlılığın arttığı fark edildi. Bunun üzerine, 1914'te ABD Kongresi, afyon ve kokaini yasaklayan Harrison Yasasını kabul etti. Ardından, 1937 yılında da marihuanayla ilgili ağır vergi yasası yürürlüğe girdi ve 1970’te tamamen yasaklandı. Bu, insanların uzun yıllardır kullandıkları uyuşturucular yüzünden birdenbire tutuklanıp hapse atılması anlamına geliyordu. Yasaklama aynı zamanda şiddet ve suç içeren bir karaborsanın ortaya çıkması anlamına da geliyordu.

ABD yönetimleri, yaklaşık 90 yıldır uyuşturucularla ciddi bir mücadele veriyorlar. 2022 yılı verilerine göre, ABD'de aşırı dozda uyuşturucudan ölenlerin sayısı 109 bin oldu. Bu ölümlerin çoğu, yasa dışı sentetik uyuşturucular ve özellikle fentanil gibi sentetik opioidlerden kaynaklanmakta.

En büyük endişe, fentanilin sıklıkla eroin, kokain ve hatta sahte reçeteli haplar gibi diğer uyuşturucularla kullanıcının bilgisi olmadan karıştırılmasıdır. İnsanlar aldıkları maddenin etkisinin farkında olmadıkları için bu durum aşırı doz riskini artırıyor. Fentanil morfinden 50-100 kat daha güçlüdür, yani çok küçük bir miktar bile ölümcül olabilir.

Amerika’daki otoritelere göre, fentanil üretimi için gerekli kimyasalların ana kaynağı Çin. Çin, bu kimyasalları kontrol etmek için adımlar atsa da, bazı şirketler hâlâ bunları yasa dışı olarak ihraç etmeyi başarıyor. Meksika’daki karteller (Sinaloa ve Jalisco kartelleri), Çin'den gelen kimyasalları kullanarak Meksika'da fentanil içeren ürünler üretmekte ve bunu yasa dışı yollar ile Amerika’ya göndermekte.

2023 baharında Meksika Başkanı López Obrador, fentanilin Meksika'da üretildiğini inkâr etti. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'ndeki fentanil kullanımını ülkenin ahlaki ve sosyal çürümesiyle ilişkilendirerek, Amerikalı ebeveynlerin çocuklarına yeterince sarılmamalarının fentanil kullanımının artmasına neden olduğunu ifade etti.

Bu arada, Çin'deki suç örgütlerinin küresel etkisi, Çin'in dünya çapındaki ekonomik ve jeopolitik varlığıyla birlikte genişledi. Kuzey Amerika'daki fentanil krizi, Çin bağlantılı suç ağlarını ve bunların Sinaloa Karteli gibi uluslararası bağlantılarını ABD politikasının ön sıralarına taşıdı.

Sonunda, Biden yönetimi bu yılın başında uyuşturucu transit geçişlerinde veya yasa dışı uyuşturucu üretiminde önemli rol oynayan ülkeleri belirleyen bir memorandum yayınladı. Bu ülkeler arasında, Çin Halk Cumhuriyeti ve Meksika öne çıkarken, Kolombiya, Kosta Rika, Ekvador, El Salvador, Panama, Venezuela, Hindistan ve Pakistan da dikkat çeken ülkeler arasındaydı. Bu bağlamda ABD, Çin Halk Cumhuriyeti'ne ve diğer ülkelere uyuşturucu üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin tedarik zincirlerini sıkılaştırmaları ve denetlemeleri konusunda güçlü bir çağrıda bulundu.

Ardından Çin, bu konuda ABD yetkilileriyle iş birliğini yeniden başlatmayı kabul etti. Ocak 2024'te yeniden canlanan ABD-Çin narkotikle mücadele komisyonun ilk toplantısında, üst düzey Çinli yetkililer birçok taahhütte bulundu. Ayrıca, bu konuyla bağlantılı olarak Çin, ABD ile kara para aklamayla mücadele konusunda iş birliği yapmayı kabul etti.

Çin'in aslında ABD ile bu konularda işbirliğini kabul etmesinin arkasındaki en önemli iki nedenin birincisi Çin’in jeostratejik hesaplamaları, diğeri de ABD diplomasisinin sert duruşuydu. Başkan Xi, bu iş birliğinin Çin'in ABD ile ilişkilerini istikrara kavuşturmaya yardımcı olduğunu düşünüyor.

ABD, iç savaş döneminde, yani 160 yıl önce morfinle başladı bu uyuşturucu kullanımı yolculuğuna. Daha sonraları gelen alkol yasağı ile kullanım daha da arttı. Ardından 2. Dünya savaşı sırasında artan eroin üretimi de bunu teşvik etti. Bütün bunların üstüne 1960’larda başlayan, uyuşturucuyu bir özgürleşme aracı gören karşı kültür hareketi son noktayı koydu. Tabii Meksika ile 100 yıldır var olan sınır kaçakçılığı alışkanlığı da, yasa dışı uyuşturucu akışını kolaylaştırdı.

Kabul etmek lazım ki, ABD’deki 200 milyar dolarlık yasa dışı uyuşturucu pazarı, karteller aracılığıyla Meksika ekonomisine vazgeçilemeyecek derecede büyük fayda sağlıyor. Diğer taraftan, jeopolitik olarak Amerika’nın zayıflamasını isteyen çok kutuplu dünyadaki diğer güçlerin de bu durumdan faydalandıkları görülüyor. Durum böyle olunca, ABD’nin bu savaştan galip çıkması çok zor gözüküyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün