Üçüncü Komünist Enternasyonal, 1919 yılının mart ayında Moskova’da toplandı. Üçüncü kongreye giden rotayı, sosyalizme Lenin’in katkılarını kısaca inceleyelim.
Uluslararası Emekçiler Birliği veya Birinci Enternasyonal, ilk büyük uluslararası sosyalist örgüttür ve dünya işçileri arasındaki dayanışmayı temsil eder. Örgüt, işçi sınıfına ve sınıflar arasındaki çatışmaya dayanır, sosyalist ve komünist çizgideki siyasi partilerin ve sendikalar tarafından oluşturuldu. Enternasyonal 1864 yılında işçilerin Londra’da Saint Martin Salonu’nda gerçekleştirdiği toplantıda kuruldu. 1. Enternasyonal, Marx’ın hazırladığı platform çerçevesinde belli bir program ve belirli bir devrimci disipline sahip uluslararası bir yönlendirmeydi. Yönünü bulmak isteyenleri aydınlatan bir ışıktı.
İkinci Enternasyonal (1889-1916), uluslararası sosyalizm mücadelesini yürütmek amacıyla 1889'da kurulan bir komünist partiler organisazyonuydu. Haberleşmeler, uluslararası bir organizasyon bürosu üzerinden ilerliyordu ancak partiler kendi çizgilerini geliştirme meselelerini oturtamamışlardı ve uluslararası tartışma geleneği yaratma konusunda ciddi adımlar atılamamıştı. II. Enternasyonal de Marksizm çizgisindeydi.
Üçüncü Enternasyonal, 2-6 Mart 1919’da Moskova’da yapıldı. Rusça adıyla Komintern’de ise, belirli bir program oyurtulmuştu ve disiplinli bir uluslararası hareketin örgütlenmişti Lenin, Marksizm’i bir yönetim biçimine getirerek 1. Dünya Savaşı’nın yaşandığı dünya devletlerine yepyeni bir model öneriyordu. Lenin, 1870 doğumluydu. Marksizm’e 1890’lı yıllarda katıldı. 1899 yılında ‘Rusya’da Kapitalizmin Gelişmesi’ Lenin’in ilk büyük eseriydi ve ülkesi üzerinde ciddi hesaplamalar, araştırmalar yaparak yazdı. Mesela, çifliklerdeki atların sayısını ve tarım aletlerinin sayısını öğrenerek, sayıların mantığından yola çıkarak devrimini temellendirdi. Devrim, işçi köylü ittifakına dayandırılmadan yapılamazdı, ama proletarya da çok önemliydi. Tüm devrimciler öncelikle kendi ülkelerinden hareket etmelidir ama gereken yerde Komintern, demokratik merkeziyetçilikle, konulara, sorunlara müdahil olabilmeliydi. Tüm dünyada Komünist partiler kurulmalı ve bu kurulan partilerin uluslararası proleter devrimine ya da dünya devrimine yardım etmeliydi, devrim ithal edilmeye son derece müsaitti. Komintern’in stratejik hedeflerini ‘Ne Yapmalı’ adlı eserinde insanlığa sunuyordu.
Lenin’in asıl etkisi ve katkısı 3. Enternasyonel’edir. Özellikle ‘Nisan Tezleri’ ile parti tarafından izlenmesi gereken siyasi hattı anlatmıştır. Rusya Geçici Hükümeti, Rusya’da Şubat Devriminin ardından Çar II. Nikolay devri şiddetle kapanmıştı ancak hemen sonrasında kurulan ve ülkeyi yönetmeye çalışan hükümet Nisan Tezleri’nde ‘burjuva’ olarak ilan edilir. Lenin’e göre I.Dünya Savaşı eperyalist bir savaştı. Devrimci bir süreçten geçen Rusya’da işçi sınıfının sınıf bilinci olması gerektiği ölçüde gelişmemişti ve örgütlü değildi. Sonuçta ise iktidar burjuvazinin eline geçmişti. Ancak devrimin ikinci aşamasında iktidar, işçi sınıfının ve köylülüğün en yoksul kesimlerinin eline geçmeliydi. Başta Avrupa da burjuva demokrasisi kesin olarak iflasın eşiğindeydi; ayaklanmalar ve ciddi grev hareketleri başlamıştı, sınıf mücadelesi son derece keskinleşmişti. Oysa Rusya’da işçi sınıfı iktidara gelmişti ve Sovyetler aracılığı ile yönetimini kurmuştu. Lenin’in proletarya diktatörlüğünün bu devrimci biçimi Sovyetler Birliği’nde vücut bulacaktı. Diktatörlük, pratikte işçi yığınları tarafından bulunan bu yönetim biçiminde uygulanacaktı. Kongre ve Lenin’in söze ve eyleme dönüşmüş düşünceleri hem dünyanın ezilen halkları için hem de ileri ülkelerin işçi sınıfı ve emekçi yığınları için bir umut kaynağıydı.
Lenin’in Sovyetler’i, Doğu’nun ezilen halkları burjuva reflekslerden arınacak, yanıltıcı reformlardan etkilenmeyecek, arkasında güçlü bir destek olarak Rusya’yı görebilecekti, alternatif bir yönetim modeli bulunmuştu ve uygulama sahası da Sovyetler’di. Mesleki anlamda bir filozof olmamasına rağmen felsefesini, kendi bilincindeki sınıfları ve karşı çıktığı felsefenin sınıfsal köklerini iyi bilmesine ve iyi bir tarih bilgisine dayandırmıştı. Hem Rus köylülerine ve hem de başka milletlerin halklarına toprak’ın gerçek sahibinin aslında yine kendileri olduğu bilincini kazandırarak onları haklarını aramaları konusunda tetiklemiştir.
Sadece Rus toplumunun kaderini değiştirmekle kalmamış devrimini başta Çin olmak üzere dünyanın uzak yakın pek çok coğrafyasına ithal etmiş çağ açıcı bir lider olan Lenin’in bayrağını kendisinden sonra pekçok devlet adamı taşıdı. Bugünün dünyasında neredeyse bir yüzyıl süren Sovyetler Birliği’nin yaşadığı uzun sosyalist komünist devrim tamamlanmış olsa da bir ütopya olarak şimdilik defteri dürülmüş görünse de o dönemi hasretle anan, özleyen büyük kalabalıkların varlığı da azımsanamayacak büyüklüktedir.