Başlığı ve resmi gördüğünüz anda veciz Türkçemiz ile ‘Kel alaka’ demektesiniz.
Sasparakalo, ena lepto (lütfen, one minute!). Acele min kanis… (acele etme)1. Devamını okuyun.
Fayton kelimesi Rumcadan gelir. Antik Grek mitolojisinin ünlü kahramanlarından ‘Phaeton’un lisanımıza uyarlanmış halidir.
Peki, kim bu ‘Fayton’?
Mitolojiye göre Helios’un (yani Güneş’in) gayr-ı meşru oğludur. Belli bir yaşa geldiğinde annesi Merops, durumunu açıklar ve oğluna bunun teyidini babası Helios’tan almasını söyler. Uzun bir yolculuktan sonra onun yanına varır. Helios onu karşılar ve Phaeton’u sevinçle kucaklayarak: “Annen doğru söylüyor” der, “Sen benim oğlumsun, dile benden ne istersin? Stiks2 üzerine yemin ederim ki ne istersen yapacağım.”
Delikanlı Güneş’in dört atlı arabasını sürmek istiyordu. Babası ona bu işin çok zor olduğunu söylemesine rağmen Phaeton isteğinde direndi. Ortada bir yemin vardı. Geri dönülemezdi. Arabayı sonunda teslim aldı. Helios (Güneş), son uyarılarını yaptıktan sonra oğlunu yanıklardan korumak için kutsal yağla vücudunun her tarafını iyice sıvadı3.
Ve dört atlı araba ileri fırladı…
Güneş’in azgın atları burunlarından alev fışkırtarak hızla tırmanışa geçtiler. Fakat günün dakika ve saatlerine ayak uydurmaları için güçlü kollarla dizginlenmeleri gerekiyordu. Dizleri titremeye başlayan Phaeton dizginleri sıklaştırmak ve gevşetmek arasında bocalamaya başladı. Sürücüden gelen gücün zayıfladığını fark eden atlar daha da azgınlaşarak yoldan saptı; yalnız sağa sola değil, yukarı aşağı da koşuyorlardı.
Yere yaklaştıklarında, yerkürenin tepesindeki buzlar eriyor, ortasındaki denizler çekiliyor, nehirler buharlaşıyor, ürünler ve hayvanlar telef oluyordu. Afrika’nın üzerinden geçerken yeşillikleri, gölleri, çöllere dönüştürdüler. Nil Nehri bile başını kumlara gömdü. Sonra bir türlü bulamadılar kaynağını. Kanları derilerinin yüzeyine toplandığı için Etiyopya halkı siyah renge büründü. Phaeton üstesinden gelemeyeceği bir işe kalkışmış ve başarısız olmuştu. Artık babasının atlarına el sürdüğüne ve soyunu öğrenmeye çalıştığına pişman olmuş, sadece Merops’un oğlu olarak tanınmayı ister hale gelmişti. Artık alabora olurken gemi kaptanlarının yaptığı gibi dümeni bırakıp onu tanrılara ve dualara terk eder duruma düşmüştü4.
Gördüğünüz gibi ada halkımız, eskiden beri, arabalara ‘fayton’ ismini verirken neyi düşündüklerini ve hangi hayal gücüyle tura çıktıklarını gayet iyi biliyorlardı…
Efsane şöyle bitiyor:
“Bu arada topraklarının ve üzerinde yaşayan canlıların acıklı durumunu gören Toprak Ana Gaia, torunu Zeus’un yardımını istedi. ‘Neden yıldırımların hiçbir şey yapmıyor?’ diye sordu ona. Zeus da gürledi ve yıldırım oklarından birini Phaeton’a fırlattı. Delikanlı saçları alevler içinde, gökyüzünde kayan yıldızlar gibi uçarak baş aşağı döne döne Eridanus (bugünkü Po) Nehrine düştü. O günü güneşsiz geçirdi dünya. Sadece çıkan yangınlar aydınlattı yeryüzünü.
Phaeton için nehir kıyısında yas tutan kız kardeşi Heliades ve arkadaşı Cygnus öyle acı acı ağladılar ki Olymposlular dayanamayıp kız kardeşi kavak ağacına dönüştürdüler, Cygnus’u da bir kuğuya. Kız kardeşin gözyaşları amber damlalarına dönüştü. O günden beri kavaklar su kenarında salınır durur, yakınlarında da bir kuğu süzülür.”5
Gördüğünüz gibi iklim değişiklikleri çok eski zamanlardan beri insanları yakından ilgilendirmiş ve bunun sebeplerini araştırmışlardır…
Açıkça anlaşılacağı üzere, Güneş’in Dünya’ya uzaklığının temel neden olduğunu da çok güzel bir şekilde kavradıkları gibi bunu da edebi bir dille halka mal etmesini bilmişlerdir.
Şu tesadüfe bakın ki, bazı meteoroloji uzmanlarına göre 2023 yılı uzun zamandır kaydedilen en sıcak yıl olarak nitelendirildi. Ancak 2023 yılında da Güneş’in Dünya’ya en yakın olduğu bir dönemden geçtiği sıklıkla dile getirilmektedir…
Yine duymuşsunuzdur: Bilim insanları, Güneş radyasyonunun uzaya geri yansıtılması için Dünya ile Güneş arasına bir güneşlik inşa edilmesi gerektiğini söyledi ve bu çalışma için bir grup oluşturuldu.
Özetle ve naçizane kanaatime göre, küresel kuraklığın veya iklim değişikliğinin sebebini yalnız insana bağlamak pek geçerli olmayabilir.
Dilerseniz adaya gittiğimizde eski faytonculara şu Phaeton’u tanıyıp tanımadıklarını soralım… Bir bilen çıkarsa Phaeton ile görüşüp -dünyanın iyiliği için-- arabasını yukarı çekmesini rica etsin.
----
1 Yazılı ve görsel medyada bol bol yabancı kelimler kullanmak moda oldu. Ben de modaya uyarak aslında bize çok daha yakın olan Rumca kelimeler kullandım.
2 Stiks: Mitolojide ölüler mekânında bir nehrin adıdır. Tanrılar onun üzerine yemin edince artık sözlerinden geri dönemezler.
3 Mutlaka zeytinyağıdır… Meraklılarına duyurulur…
4 Bu anlatım ünlü Romalı yazar Ovidus’e ait (MÖ 43 – MS 17) ‘Düşünceler’ adlı eserinden alınmıştır.
5 Bu paragraf da Ovidus’e aittir.