Nisan ayını çocukluğumdan beri çok severim. Bir çocuk için nisan ayı yaz tatiline geri sayımın başladığı, tekrar güneşe kavuşup teneffüslerde bahçeye çıkılabilmeye başladığı aydır. Bahar dallarının açması ile alelade bir sokağın bile göze güzel göründüğü, kaloriferlerin kapandığı, balkonların açıldığı, paltoların ve kazakların kaldırılıp, kısa kollu ve pamuklu giysilerin indirildiği aydır. Ancak, nisanı en güzel kılan nedenlerden biri de kutsal bayramların çoğu zaman denk geldiği ve kutlandığı ay olmasıdır. Genelde her sene Pesah Bayramı ile Paskalya Bayramı birbirine çok yakın günlerde kutlanır.
***
Tüm dinlerde bayramlarının ortak noktası, ailenin toplanması, birbirini sevenlerin bir araya gelip kutsal günleri, geleneklerini kutlamasıdır. Bu seneki nisan ayı, 31 Mart’ta Paskalya Bayramı ile başlayıp, 10 Nisan’daki Ramazan Bayramı ve 22 Nisan gecesi kutlayacağımız Pesah Bayramı ile tüm dinleri kucakladı. Pesah Bayramı deyince aklıma Seder masaları, çocuklara basit bir dille anlatılan Firavun’dan kaçış ve mayalanamamış ekmek hikayesi, atalarımızın mücadelesi ve kurtuluşu gelse de ilk aklıma gelen şey geniş ailenin bir araya gelmesi ve sevdiklerimizin bir masa etrafında toplanacak olmasıdır. Tüm geleneklerimizi öğrenmek ve uygulamak aile ve sevdiklerimizle daha güzel. Yine de her Pesah Bayramı’nda, yurtdışında yaşadığım öğrencilik yıllarında bayramlarda beni yalnız bırakmayıp misafir eden Kolombiyalı ve Meksikalı arkadaşlarımı yüzümde bir gülümsemeyle hatırlar, gelişen teknolojinin de yardımıyla aradan uzun yıllar geçmesine rağmen mutlaka bayramlarını kutlarım. Duaları bizimkilerden çok daha uzun, yemekleri bizimkilerden çok daha tatlı olsa da bayramda ailelerinden uzak olanları bayram sofrasında misafir ettikleri için, kalbimdeki yerleri farklıdır. Onlar da bayramlarda misafir ettikleri Türk arkadaşların yaptıkları Sefarad yemeklerini hala unutmaz.
***
Bu seneki Ramazan Bayramı tatili köprü ile dokuz güne çıkınca, bayramı aileleriyle kutladıktan sonra kısa bir tatil yapmayı seçen çok kişi oldu. Normalde bayramlarda İstanbul’da kalmayı tercih etsem de, bu sene Antalya’da bulunduğumdan, güneşi gördüğüm ilk gün deniz sezonunu açmayı tercih ettim. Soğuk denizi çok seven biri olsam da buz küplerine girme hissi veren deniz bana bile ilk anda çok soğuk geldi. Yine de vücuduma ve zihnime olan faydasını hissettiğimden, buz küvetiyle yarışabilecek deniz tecrübesini kısa kısa birkaç gün tekrarladım. Soğuk deniz kan dolaşımıma, sıkılaşmaya ve gözeneklerime dendiği kadar iyi geldi mi bilmem ama, tuzlu suya kısa da olsa kavuşmak zihnime çok iyi geldi.
***
Çok değil daha dört sene evvel, tüm ailemizden uzak Zoom üzerinden görüntülü konuştuğumuz pandemi dönemindeki Pesah Bayramı’nın ardından, her sene bayramları sevdiklerimle kutlamak eskisinden daha güzel ve özel geliyor. Tüm bayramları barışla, sağlıkla, huzurla ve sevdiklerinizle kutlamanız dileğiyle… Hag Sameah!