Bayramlar

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
24 Nisan 2024 Çarşamba

Ne güzeller, ne özeller değil mi?

Bile bile dil bilgisi yanlışı yapıyorum bu cümleyi kurarken. İnsan olmayan öznelerin yüklemleri çoğul şahıs olmuyor Türkçede. Ama benim için bayramlar, insanlar kadar değerli. Hatta belki şahıstan daha şahıs…

Semavi dinlerin büyük günleri, takvimler gereği yakın yakına oluyor bazen. Bu sene de öyle oldu. Purim, Paskalya ve Şeker Bayramları arka arkaya kutlandı! Şimdi de Pesah geldi. Dua eden, iyi dileklerde bulunan, yarınlar için umutları üst üste koyan; istemekten, beklemekten, istediklerinin verileceğinden emin olan o kadar çok insan birbirine bağlı zamanlarda öyle güzel yan yana geldi ki!

Her şeyin çok güzel ve özel olacağına daha da çok inanarak, bunu dilemekten bir an olsun vazgeçmeden kutladık bayramları… Dünya var oldukça da devam edeceğiz. Bizi biz yapan, bizi bir yapan, bizi hep yapan; takvim yapraklarında adı konmuş bu özel günler çünkü…

Birbirimizi arıyoruz, bayram bahanesiyle sevdiklerimizin, uzun zaman aramamış olduğumuz yakınlarımızın sesini duyuyoruz. Hatırlarını soruyoruz. O günlere has yemekleri, tatlıları yiyoruz, içkileri içiyoruz, dualarını ediyoruz, o günlerin enerjisine daha çok sığınıyor, onlarla içimizi ısıtıyoruz... Seviyorum bayramları…

Geniş toplumun bayramları eskisi kadar farkındalık yaratarak yaşanmıyor maalesef… Ben kendi adıma öyle hissediyorum. Tatil programı yapılacak, çekirdek ailenin yalnız başına zaman geçireceği paket programlara dönüştü çocukluğumun bayramları… Halbuki bayramda değil tatil yapmak, tam tersine bayramsa eğer tatil yapmamaktı esas olan ben küçükken…

Bayram öncesinde; kırmızı rugan ayakkabıların sembol olduğu bayram kıyafetleri için özel olarak alışverişe çıkılırdı. Alınanlar, bayramdan önce asla giyilmezdi. Ben küçükken Bakırköy’de birkaç tane çocuk kıyafeti sata mağaza vardı, en önemlisi de Yonca Bebe’ydi. Eski Yeşiköylüler bilir. Annemin bana orada aldığı ayakkabı ve elbiselerin durduğu reyonları bile hatırlıyorum hâlâ… Bayramda giydiklerimi, sonrasında ev gezmelerine giydirirdi annem. Bayramlık, bir süre daha bayram sevinci ve heyecanını taşımama vesile olurdu.

Evlerin kapısı kapanmazdı bayramda... İlk ilk gün, ailenin en büyüğünün evinde toplanılır; yalnız aile bireyleri değil, yakın akrabaların hatta yakın dostların da katıldığı kalabalık bayram yemekleri yenir; akşamüstüne kadar beraber zaman geçirilirdi. Geri kalan günlerde de herkes, yaşça kendinden daha büyük olanları, evlerinde ziyaret ederdi. Özellikle Şeker Bayramında şeker ve çikolata yemekten, tatlı görmekten içime fenalık geldiğini hatırlıyorum.

İşin en şahane tarafı, bayram harçlıklarıydı! Normalde hiç hoşlanmadığım bir şey olmasına rağmen bayılırdım el öpmeye! Arkasından mutlaka para gelirdi çünkü! Hatta elini öptüren, parayı katlayıp, avucunun içine yerleştirip, elini öyle uzatırdı çocuklara. El öpmek için karşımızdakinin elini elimizin içine aldığımızda para bizim avucumuza geçerdi ya da yaşı büyük teyzeler, kolalı, işli mendillerin katının arasına koyalardı bayram harçlıklarını. Kimin ne kadar para verdiği bilinmezdi böylece. Aldığım parayı hiç kimseye göstermeden anneme verirdim hemen.

Mendillerimin bazıları hâlâ duruyor, biliyor musunuz! Kızıma saklıyorum. Kızımın da ilk bayramında böyle bir mendili oldu! Ciciannesi, ilk bayram harçlığını ona böyle verdi. Benim gibi ellili yaşları sürdüğünde o da bayılacak böyle bir masalın kahramanı olduğu için…

Bütün amcaların takım elbiseli, kravatlı; bütün teyzelerin ipek gömlekli, pilili etekli, pırıl pırıl olduğu, bütün yüzlerin güldüğü; samimiyetle nezaketin el ele tutuştuğu sıcacık bayramlarla büyüdüm ben!

Şimdi adının ne olduğuna bakmadan bütün bayramların tadına vara vara yaşıyorum bayramları… Annemin yaptığı özel bayram tatlısını ve böreğini yaparak-artık, parlak kağıtlarını biriktirmesem de- çikolatalarını yemeye devam ederek, el öperek, doksan yaşını süren annemden hâlâ bayram harçlığı alarak, badem ezmesi yiyerek, mum yakarak, yumurta boyayarak kutlamaya devam ediyorum bayramları…

Bütün bayramlar, evime gelen misafirlerim benim… Bütün gramer kurallarına inat, hepsi için çoğul şahıs kullanmaya devam edeceğim…

Hoş geldin Pesah!

Sefalar getirdin evlerimize!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün