Evet, başlıktan da az çok anlaşılacağı üzere tarihin tekerrürden ibaret olduğunu anlatacağım sizlere. Bir takım düşünün, her yaz transfer şampiyonu olsun, gazetelerde boy boy şampiyon olacağına dair haberler girilsin. Sezonun ortasına lider girsin, taraftar marşlar, şarkılar söylesin.
Lakin nisan ayı gibi başkanının saçmasapan saha dışı gündemleriyle takımın ivmesi düşsün, liderliği ve bununla beraber şampiyonluğu rakibine kaptırsın. Ve bu film hemen hemen her sene vizyona girsin, sonu hep aynı bitsin. İşte, karşınızda Fenerbahçe.
Belki bu sene farklı olur diyorsunuz fakat olmuyor. Yine hüsran.
Peki bunun sebebi nedir? Gerçekten Mayıslar Galatasarayın mı?
Elimden geldiğince açıklamaya çalışayım.
Zaten Fenerbahçe’nin travmatik bir takım olduğunu, Galatasaray’ın ‘winner’ bir takım kültürü olduğunu daha önce yazmıştım. Bu cebimizde dursun. Bence burdaki en temel fark Galatasaray kaostan beslenebilirken, Fenerbahçe kaosa her zaman yenik düşer. Fenerbahçe neşe sever. Ne hikmetse Fenerbahçe son üç - dört yıldır nisan aylarına girer girmez kendi kendini saha dışındaki kaosa çekmeye bayılıyor. Bu işe ya-ra-mı-yor. İki kere iki dört. Bu sene Trabzon deplasmanından 2-0’dan maç veriyorken son saniye golüyle çıkmış bir takım vardı. O havayla inanın Fenerbahçe Galatasaray’ı kupada yenerdi. Fakat Ali Koç, önce kongre diye yaygara kopardı, sonra ne idüğü belirsiz bir kongre çıkarttı, inanılmaz havada olan camiayı bir akşamda tabiri caizse “fıss” diye söndürdü. Süper Kupa’daki U19 saçmalığını söylemiyorum bile. Resmen oyuncuların ruhu emildi ve artarda önce Olympiakos, sonra Sivas maçları geldi ve bir sezon da aynı şekilde bitti.
Film aynı, oyuncu aynı, son aynı ve yine üzülen aynı. Ben buradan tüm Galatasaraylıları şimdiden şampiyonlukları için kutlamak istiyorum. Zira bu kaos ortamında bırakın şampiyon olmayı, muhtemelen siz bu yazıları okuyorken Fenerbahçe, Konya deplasmanından yara almış olarak dönecek. Üstüne üstlük Ali Koç bir daha aday olacak. Aynı filmi tekrar izlemeyi hiç istememekle beraber, kaosun gelecek sene nisanda aynı şekilde vizyona gireceğinden eminim.
Ne olur aday olmayın, neşe gelsin, değişiklik gelsin.
Einstein’ın lafını hatırlatmış olalım.
“Aynı şeyleri tekrar tekrar deneyip farklı sonuç istemek aptallıktır.”