Emor peraşası Kohenler ile ilgili bir başlangıcın ardından bayramlarda yapılacak korbanlarla ilgili geniş bilgi verir. Ancak peraşamızın sonunda kampın ortasında Tanrı’ya saygısızlık eden bir adamın hikâyesini okuruz. Çölde her gün sayısız mucizeye tanık olan bir kişinin Tanrı’nın Sina Dağında varlığının açığa çıkmasına tanıklık edebilen birinin bu hareketi nasıl yapabildiğini anlamak kolay değildir.
Bu olayın gerçekleşmesindeki sebepler birkaç tanedir. Bunlardan biri de ‘lehem apanim’; Mişkan çadırındaki altın masaya konan 12 ekmek ile ilgilidir. Bu 12 ekmek her hafta yenilenmektedir. Gemara’nın öğretisine göre mucizevi bir şekilde hep taze kalan ekmekler de Kohenler tarafından tüketilmektedir. Bu durumun garip gelmesi adama bu yanlışı yaptırmıştır. Kısacası resmin tamamını göremeyen adam durumu anlamaktan uzaktır. Ortaya çıkar ve yapacağını yapar.
Günümüz dünyasında, hakkında çok az şey bildikleri önemli konular hakkında konuşan insanların artan bir eğilimi var. Yıllar önce, televizyon ve radyoda sadece yılların eğitimi ve tecrübesi olan kişiler konuşurdu. Ancak günümüzde teknolojiyle birlikte, herkes topa girmeye ve konu hakkında neredeyse hiçbir şey bilmeden konuşmak için ortaya çıkmaya hazır görünür durumda karşımıza çıkıyor. Hele son zamanlarda yayın kuruluşları kendine ‘uzman’ denilen kişilerin istilasına uğramış durumdalar. Virüs salgınında birbirinden farklı düşünceler kafamızı nasıl karıştırdıysa son yaşanan deprem felaketinde de kim daha ‘karamsar’ görüş bildirebilir yarışmaları izledik.
Durum biz dinleyiciler için oldukça zor bir deneyim elbette. Soru ‘kimi dinleyeceğimizi nasıl bileceğiz veya zamanımızı ve dikkatimizi kime vermeliyiz’ şeklinde görünüyor.
Magid miDubna bir keresinde Vilna Gaon’a insanları nasıl etkileyip onlara ilham vereceği konusunda tavsiye ister. Vilna Gaon, etrafına küçük bardaklar yerleştirilmiş bir sürahi benzetmesi yaparak yanıt verir. Sürahi dolduğunda sıvı taşar ve altındaki bardakları doldurur. Aynı şey hikmet ve ilim için de geçerlidir. Birinin insanları etkileme ve etkileme yolu, bilgi ve bilgeliği etrafındaki insanlara akana kadar öğrenerek, büyüyerek ve gelişerek; ‘dolana kadar’ kendini geliştirmektir.
“En aKadoş Baruh U noten hohma ella lemi şeyeş bo hohma/ Tanrı ancak içinde hikmet bulunana hikmet verir.” Gemara Berahot 55/A’da yer alan öğreti ilk bakışta mantıklı gelmeyebilir. Eğer biri zaten bilgeliğe sahipse Tanrı neden ona bilgelik vermektedir? Tanrı bilgeliği yalnızca kendilerindeki bilgelikle yetinmeyip, öğrenecek daha çok şeyleri olduğunu anlayacak kadar bilinçli olanlara vermektedir. Daha öğrenecek çok şeyi olduğunu kavramayan ve kendini geliştirmeyen kişi ‘bilge’ olarak kabul edilemez.
Açıklama çok güzel de hâlâ sorumuzun cevabını verebilmiş değiliz. Kimi dinlememiz gerekir sorusuna yanıtı daha veremedik. Konu Tora’yı anlamak ve öğrenmek ise yıllarca bu konuda kendilerini vermiş bilgelere sahibiz ve onları dinlemeliyiz. Toplum içinde Rabi olmayan ancak çeşitli sorunlarla uğraşma konusunda yılların deneyimine sahip harika liderlerimizi de dinlemek gerekir. Çünkü onlar beraberlerinde sayısız deneyim ve tecrübe ile gelmektedirler. Dinlemememiz gereken ise çok az şey bildikleri halde çok konuşan, yazan, ahkâm kesen ve sürekli laf kalabalığı yapanlardır. Çinli bilge Lao Tse “Çok bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez” derken Pirke Avot da bilgisi olmadan çok konuşanları içinde birkaç metal para bulunan boş bir kaba benzetir. Eğer kap dolu ise zaten çok ses çıkmayacaktır. Gemara Masehet Bava Metsia 85/B’de benzer bir görüş savunmakta ve “istera bilgina kiş kiş karya” derken boş konuşanların çok ses çıkardığını öğretmektedir.
Peraşamızdaki adam bilmeden, öğrenmeden sadece anlık resme bakarak bir eylemde bulunmuş ve bunun bedelini hayatıyla ödemiştir. Günümüzde “mikol melameday iskalti / bana her öğretmek isteyenden öğrendim” diyen David Ameleh’i desteklercesine birçok kaynağımız vardır. Doğru kaynağı, bize uyan kaynağı iyi bir öğretmenle bulup öğrenmek ve uygulamak bizi yanlış eylemlerden ve görüşlerden koruyacaktır.