Ortadoğu kendi kaderini yaşar mı?

Ferhat ATİK Köşe Yazısı
22 Mayıs 2024 Çarşamba

Dünyadaki hiç bir coğrafya parçasında, gelecek düşünülürken, yazılabilecekler Ortadoğu’nun geleceği düşünülürken yazılacaklar kadar karmaşık değildir.  

Ortadoğu'nun geleceği, o kadar çok faktörün etkileşimiyle şekillenmektedir ki, çok karmaşık bir tabloyu yansıtır. Bölgedeki sosyal, ekonomik, politik ve çevresel dinamikler, gelecek yıllarda önemli değişikliklere yol açabilir. Bu faktörlerin sadece bazılarından ve muhtemel etkilerden bahsedelim:

Politik ve güvenlik dinamiklerine bakacak olursak, karşımıza, bölgesel güç mücadelesi anlamında, İran, Suudi Arabistan, Türkiye ve İsrail gibi ülkeler çıkar. Bu ülkeler arasındaki güç mücadelesi, bölgedeki politik dengeyi etkilemeye gelecekte de devam edecektir. Bu mücadelenin bir sonucu olarak, çeşitli ittifaklar ve düşmanlıklar ortaya çıkabilir.

Terör ve radikalizm açısından bakarsak, terör örgütleri ve radikal gruplar, özellikle devlet otoritesinin zayıf olduğu bölgelerde varlığını sürdürmeye devam edebilir. Bu durum, güvenlik ve istikrar açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Demokratikleşme çabaları ve iç savaşlar da etkilerini sürdürüyor. Bazı ülkelerde demokratikleşme çabaları devam ederken, diğerlerinde otoriter rejimler varlığını sürdürmektedirler. İç savaşlar ve iç karışıklıklar, özellikle Suriye ve Yemen gibi ülkelerde, bölgenin genel istikrarını olumsuz etkileyebilir.

Ekonomik gelişmeler anlamında incelersek; petrol ve doğalgaz, bölge, dünya enerji piyasaları için kritik öneme sahiptir. O da Ortadoğu’da. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve küresel enerji talebindeki değişimler, bölge ekonomilerini etkilemektedir. Petrol ve doğalgaz gelirlerine bağımlı ülkeler, ekonomik çeşitlendirme çabalarını hızlandırmak zorunda kalabilirler. Genç nüfus ve işsizlik açısından baktığımızda, Ortadoğu'nun genç ve hızla büyüyen nüfusu, iş gücü piyasasında ciddi baskılar yaratabilir. Yüksek işsizlik oranları, sosyal huzursuzlukları tetikleyebilir. Bu nedenle, eğitim ve iş imkanlarının artırılması büyük önem taşıyor. Ancak her ülke bu konuda aynı fırsatlara sahip değil.

Ekonomik reformlara bakarsak, birçok ülke, ekonomik reformları ve kalkınma projelerini hayata geçirme çabasında. Özellikle Körfez ülkeleri, petrol sonrası döneme hazırlık amacıyla büyük altyapı projeleri ve ekonomik çeşitlendirme planları yapıyor.

Tam bunlar sosyal ve kültürel dinamiklerle de interaktif bir iletişim içerisinde. Toplumsal değişimler, eğitim, kadın hakları ve insan hakları alanlarında ilerlemeler, sosyal yapıyı dönüştürebilir. Bu değişimler, özellikle genç nesiller arasında daha liberal ve açık görüşlü bir toplum yapısına yol açabilir.

Etkilenmemenin mümkün olmadığı göç ve mülteciler konusu da Ortadoğu’nun sorunları arasında. Suriye iç savaşı ve diğer çatışmalar, milyonlarca insanın yerinden edilmesine neden oldu. Mülteci krizleri, hem komşu ülkelerde hem de Avrupa'da sosyal ve ekonomik zorluklar yaratmaya devam edecek.

Dünyanın geleceği dediğimiz çevresel ve iklim değişikliklerine da bakmak lazım. Su ve gıda güvenliği çok hassas bir bölge. Ortadoğu, su kaynakları açısından dünyanın en kısıtlı bölgelerinden biri. İklim değişikliği, su kıtlığını ve tarımsal verimliliği olumsuz etkileyebilir. Bu durum, gıda güvenliği ve su kaynakları üzerinde ciddi baskılar oluşturabilir. Yine iklim göçleri, iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan çevresel zorlukları, göç hareketlerini tetikleyebilir. Bu göçler, şehirlerdeki altyapı ve kaynaklar üzerinde ek baskılar yaratabilir.

Tüm bunların gölgesinde uluslararası ilişkiler büyük güçlerin etkisi altında devam ediyor. ABD, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği gibi büyük güçlerin Ortadoğu üzerindeki etkisi, bölgesel politikaların şekillenmesinde önemli bir rol oynamaya elbette devam edecek. Bu ülkelerin politikaları ve stratejik hedefleri, bölgedeki dengeleri belirleyebilir. Bunun içerisinde küresel ekonomik bağlantılar da mevcut. Ortadoğu'nun dünya ekonomisiyle olan bağlantıları, ticaret, yatırım ve teknolojik işbirlikleri aracılığıyla güçlenebilir. Bu bağlantılar, bölgenin ekonomik kalkınmasını hızlandırabilir.

Elbette tüm bu kısa değerlendirmeler, değerli Hocamız, politik psikoloji dehası kabul edilen Prof. Dr. Vamık Volkan’ın geliştirdiği Büyük Grup kavramını da içine almaktadır. Buna göre toplumsal ölçekte yaşanmakta olanlar, halkların duygu ve düşüncelerine yol haritası hazırlamaktadır. 

Ortadoğu'nun geleceğinin, bu faktörlerin bir araya gelmesi ve etkileşimi sonucu şekilleneceğinden eminiz. Bölgedeki dinamikler, belirsizlikler ve fırsatlar, ulusal ve uluslararası aktörlerin politikaları ve stratejileriyle şekillenmeye devam edecektir. Ancak dikkat ederseniz, etkilenen halkla asla etkileyen faktörler arasında yer alamamaktadır.

Ancak görülen o ki, Ortadoğu kendi kaderini organize den ve yaşayabilen bir coğrafya olmaktan hep uzak olacaktır.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün