16 Ağustos 2023 tarihli yazımda “kışa hazır mısınız?” diyerek konuya girmiş ve 2023-2024 kışının sert geçeceğini ‘ima’ ederek bazı tavsiyelerde bulunmuştum (odun istiflemek, kömür sobası ve mangal yakmasını öğrenmek gibi).
Tutturamadım… En ‘mülayim’ kışlardan birini yaşadık.
Ancak bu kışı örnek göstererek artık tamam demeyin. Hele ‘kar görmeyeceğiz’ endişesine de şimdilik kapılmayın.
Yakın geçmişten bazı haberleri alt alta sıraladım. Bu gibi durumlar ilerde başımıza gelebilir mi diye düşünebiliriz.
1929 'da İstanbul'da neredeyse aralıksız olarak 55 gün kar yağdı. Bazı kesimlerde kar kalınlığı 4-5 metreye kadar ulaşırken, boğaz ve limanda on metre genişliğinde ve üç metre kalınlığında iri buzlar görüldü. . Anadolu ve Avrupa yakası, buz parçaları nedeniyle birleşti. Kara ve deniz seferleri aksadı. Aç kalan kurtlar, şehir merkezine indi…
1942 tarihinde Göztepe’de sıcaklık 10 gün boyunca 0, 14 gün boyunca 1, 27 gün boyunca 3, 44 gün süresince de 5 derecenin üzerine çıkmadı.
1929 kışını aratmayan bir başka kış ise 1954'te yaşandı. Saatte100 kilometresüratle esen rüzgâr, İstanbul'da oldukça şiddetli bir kar fırtınası meydana getirdi. Tuna ve diğer nehirlerden kopan 15-20 metregenişliğindeki büyük buz parçaları İstanbul Boğazına sürüklendi. Vapur seferleri iptal edildi. Okullar da 15 gün tatil edildi.
O günlerde 11 yaşındaydım… Boğazda buzları görmek ve buzların üzerinde gezenleri seyretmek bizim için eğence haline gelmişti…
İstanbul’da çetin geçen kış mevsimlerinden biri de 1963 yılında yaşandı. Günlerce elektrik ve su kesintilerinin yaşandığı İstanbul’da soğuktan aç kalan kurtlar ( Ah! Nerede o kurtlar), şehir merkezine indiler. Terkos gölü donduğu için şehre günlerce su verilemedi. Müthiş bir yakacak sıkıntısı çekildi. Günlerce cenazeler dahi kaldırılamadı.
Avrupa’da da oldukça sert geçen 1963-64 kışı, dünyada The Big Freeze ismi ile anılıyor.
1969 tarihinde şiddetli bir kış daha yaşandı. Büyükçekmece Gölü, Küçüksu ve Kâğıthane dereleri ile Elmalı Barajı tamamen dondu. Tabiatıyla çeşmeler yine tıss!
Neyse ki birçok mahallede bulunan Hamidiye suyu çeşmeleri ile Osmanlı’dan kalma tarihi çeşmeler imdadımıza yetişti.
1987 yılının mart ayında İstanbul, günlerce süren kar yağışının etkisi altından kaldı. Sıcaklığın eksi 4 dereceye kadar düştüğü şehirde, yoğun kar yağışının yanı sıra tipi ve fırtına hâkimdi. Vatandaşlar, günlerce işlerine gidemedi ve okullar iki hafta boyunca tatil edildi. Başta bizim çocuklar olmak üzere o günlerde en büyük eğlenceleri baştan aşağı karla kaplı otomobillerin üzerinden hoplaya zıplaya yol almaktı. Hürriyet Gazetesinin kupürü durumu gayet iyi özetliyor.
Şehre kurtlar inmedi. Artık kurt yoktu tabii... Ancak Maslak civarında görünen tilki medyayı epey meşgul etmişti…
2004 kışında yaşanan kar yağışı, kuvvetli rüzgârın etkisiyle tipiye dönüştü. Birçok evin çatısı uçtu, bazı ilçelerde elektrik kesintileri ve su kesintileri yaşandı. Tem karayolu ise 14 saat boyunca ulaşıma kapandı.
Eh bu kadar yeter diyelim ve epey sert geçen 2017 ila 2022 kışlarını az çok hatırlayarak yazımıza devam edelim.
Artık önümüz yaz. Ancak lütfen benden tahmin istemeyin. Yeteri kadar yanıldım.
Yine de dayanmadım Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün tahmin senaryolarına baktım. Önümüzdeki 90 gün için 24 ila 29 dereceleri gösteriyor… Yağış ise epey sınırlı… Her ihtimale karşı şunu da not edin İstanbul’da 1938 (tekrar ediyorum: 1938) Temmuz’unda ısı 40 dereceyi geçmişti.
Ama meteoroloji bizden şu notu da okumamızı her zaman ister: “Tahminlerimiz önümüzdeki 3 (tekrar ediyorum üç) gün için yüzde 85 oranında geçerli olup daha ileriki günler için değişiklikler olabileceği göz önüne alınmalıdır”
Artık gerisi size kalmış… Hepinize iyi yazlar diler ve bilhassa bu tatili çoktan hak etmiş çocuklarımızın bol bol eğlenmelerini dilerim…