Bildiğiniz gibi geçtiğimiz Pazar, Fenerbahçe dünyanın belki de en ikonik teknik direktörlerinden Jose Mourinho ile ihtişamlı bir imza töreniyle 2+1 sözleşme imzaladı. 11 yıldır şampiyonluk göremeyen, 2009’dan beri Şampiyonlar Ligine gidemeyen taraftar, sanki bütün hüzünlü havayı dağıtmış, her şey güllük gülistanlıkmış gibi bir ortam yaratıyor ve hala da yaratmakta. Bir Fenerbahçeli olarak Mourinho’nun yarattığı heyecanı anlıyorum ve ortak da oluyorum. Lakin son gelişmelerle ilgili birkaç sorum oluştu. Hem onları sormak hem de birkaç değerlendirme yapmak istiyorum.
Soru 1: 102-103 puan meselesi
Hatırlarsanız Ali Koç, İsmail Hoca 99 puan toplayarak harika bir sezon geçirdikten sonra yaptığı basın açıklamasında, “Biz 102 puan toplasak karşıya 103 puan verirler” dedi. Peki Mourinho gelince bu iddia edilen sistem mağlup mu oluyor? Tabiri caizse karşı tarafı 101 puanda mı bırakıyorlar? Mourihno gelince bir şey değişecek mi? Gerçekten bir taraftar olarak cevabını en merak ettiğim soru bu.
Madem değişmeyecek, neden o kadar para harcadık diye sorarlar insana. Veyahut, madem değişmeyecek neden 99 puan toplamış hocanı tutmadın?
Soru 2: Hedef sadece Türkiye mi?
Evet, Fenerbahçe’nin çok uzun zamandır ülkede bir lig hasreti var. Fakat bana kalırsa Mourinho’yu getirip tek hedefi Türkiye ligi olarak belirlemek çok büyük bir vizyonsuzluk olacaktır. Fakat yine de yönetimin sadece ligi değil, Avrupa’da da bir başarı hedeflediğini düşünüyorum. Aksi takdirde Mourinho’nun ikna olacağını düşünmüyorum. Fenerbahçe mevcut kadro kalitesini korursa Şampiyonlar Liginde olmasa bile UEFA’da veya Konferans Kupasında kupaya ulaşabilecğini düşünorum.
2024-2025 sezonu erken değerlendirmesi:
Biraz erken olacak fakat yukardaki bilgiler ışığında ve başlıktan da anlaşılacağı üzere, önden ufak bir değerlendirme yapmak isterim. Fenerbahçe’nin durumu malum. A sınıf bir hoca ve A sınıf bir kadro ile devam edeceği belli oldu. Fakat son iki senenin şampiyonu Galatasaray’da ise sanki bütün şampiyonluk havası dağılmış, kaos hakim olmuş gibi. Zira şampiyonluğun Okan Buruk’la beraber en büyük mimarlarından olan Erden Timur görevinde devam etmeyeceğini açıkladı ve tüm sevenlerini üzdü. Peki bu durumda Galatasaray’ı neler bekliyor olabilir? Tabii ki bunu yüzde 100 kesin bir dille söylemek imkansız. Fakat bana öyle geliyor ki, Erden Timur olmadan Galatasaray saha dışında güçsüzleşip sıradanlaşıyor. Erden Timur’un çok büyük bir güç olduğu aşikar. Hal böyleyken, Erden Timur’suz bir Dursun Özbek yönetimi -iki sene şampiyon olmuş olmasına rağmen eleştiri oklarının tam hedefindeyken- gelecek seneyi çok zor geçirecek. Yazın yapacağı trasnferlerin eskiye göre daha etkisiz olacağını ve camiayı kaosun beklediğini düşünüyorum. Fakat! Unutmamalıyız ki, bu dünyada kaostan en güçlenerek çıkan takımdır Galatasaray. İşte bu yüzden yazımı burda sonlandırmam gerekiyor.
Son olarak, kesin olduğum tel bir şey varsa gelecek sezon ligin tıpkı geçen seneki gibi iki takımlı bir lig olacağını düşünüyorum. Ne Beşiktaş ne de Trabzon’un iki takıma yetişecek maddi gücü bulunmuyor.
İyi seyirler dilerim.