Sanırım hepimiz hayatı stresli buluyoruz. Ama en azından çoğumuz için bu şekilde olmak zorunda değil şeklinde düşünmekten de kendimizi alamayız.
Naso peraşasındaki ilginç bölümlerden biri de Nazir konusunun işlendiği ifadelerdir. Nazir manevi seviyesini yükseltmek amacıyla saçlarını bir ay boyunca kesmez ve şarap içmez. Bu dönemi tamamladıktan sonra Nazir’in Bet Amikdaş’a gelerek özel bir takım korbanlar getirmesi gerekir. Raşi burada yer alan ifadeye bakarak Nazir’in Bet Amikdaş’a gelmesi değil ‘getirilmesi’ gerektiğini paylaşır. Hatta burada kullanılan ifade ‘Nazir olanın kendini getirmesi’ şeklinde de anlaşılabilir. Bu garip ifadenin üzerinde bilgelerimiz biraz düşünmek istemişlerdir.
Öncelikle Nazir bu dönemi geçirdikten sonra kendini ve özünü iyi bir şekilde anlamış olmalıdır.
Hepimizin hayatında ‘pazarlamacı’ dediğimiz iş gurubunun önemli bir yeri vardır. Onların özel taktikleri vardır ve bunu yaptığımızda hayatımızın çok daha iyi olacağına bizi inandırırlar. Bu görüş bazen doğru bile olsa çoğunlukla yanlıştır.
Pirke Avot ‘marbe nehasim marbe deaga’ derken kişinin mal varlığı ne kadar çoksa endişesinin de o denli artacağını öğretmektedir. Çok basit örneklerle bunu anlayalım. Çok fazla arabaya sahip olmak, çok fazla park sorunu, tamirci, ödeme ve masraf demektir. Çok fazla ev sahibi olmak kiracı sorunu, devletle uğraşmak, bakım ve benzeri masraflar anlamına gelir. Çok fazla seyahat etmek başlangıçta hoş gibi görünse de aynı zamanda yorgunluk ve stres anlamına gelir. Bu söylediğimiz fazla araba, ev veya iş sahibi olmayalım anlamına gelmez. İhtiyacımız olmayan fazladan şeylere sahip olmak ve yapmamız gerekmeyen fazladan şeyler yapmak hayatımızı karıştırır. Bize düşünecek ve endişelenecek daha çok şey verir. Dikkatimizi dağıtır. Bizi en önemli şeylerden uzaklaştırır.
‘Kutsallığın’ tanımlarından biri, kişinin neye ihtiyacı olup olmadığını, neyin hayatında olup neyin olmadığını, neyin daha fazla ilgiyi hak ettiğini ve neyin daha az veya hiç ilgiyi hak etmediğini bilmektir.
Bir Nazir’in yapmak istediği budur. İhtiyacı olmayan şeylere ‘hayır’ diyerek cesur bir adım atar. Bu onu hayattaki bazı heveslerden uzaklaştırır. Nazir, son model bir telefon, gösterişli düğün veya etkinlikler, lüks tatiller, hayatı karmaşık hale getiren detaylarla ilgilenmemektedir. Basitçe yaşamaktan mutludur.
Nazir, yalın bir hayatın mutlu bir hayat olduğunu, işleri basit tutmanın gereksiz stresi ortadan kaldırdığını ve hayatı daha sakin hale getirdiğini anlayan kişidir. Nazir kendini, gerçekte kim olduğunu, neyin gerçekten önemli olduğunu bulabilmek için hayatındaki dağınıklıktan kurtulabilendir.
Elbette hayatımızı Nazir gibi yaşamak zorunda değiliz. Bet Amikdaş döneminde bile bunun süresi sadece bir aydır. Ancak bazı gereksizlikleri ortadan kaldırarak yaşamımızı düzene koymak gerekir. Fazla stres mutluluğu azaltır.
