Hayırdır inşallah! Dediğinizi duyar gibiyim.
Niye şaşırdınız… Yaz geldi. İstanbul’daki muhtelif yerlerde geleneksel Açıkhava ‘café dansant’lar açık. Bilhassa Taksim bahçesinde ünlü Darvaş ve sihirli kemanları saat 17 ila 19 arasında oradalar. Kahve, çay limonata yudumlayan ve kek yiyen müşterileri mest ediyor. Kısa bir süre sonra hemen herkes dansa kalkıyor, slow, tango (bilhassa Türkçe olanlar) ve nihayet vals ile coşuyorlar…
Aynı sahneleri Boğazımızın iki yakasında, bazı plajlarımızın gazino bölümlerinde sık sık görüyorum…
Taksim Belediye Gazinosundan veya Kervansaray’dan bahsetmiyorum bile. Oraları hepiniz biliyorsunuz…
Hay Allah! Şimdi uyandım… Birden aklım altmış sene evveline gitti. Farkında olmadan yukardaki satırları yazmışım.
Ancak bugün aynı sahnelere Anadolu Kulübünde cumartesi ve pazar günleri aynı saatlerde, 17-19 arası, şahit olabilirsiniz… (aramızda kalsın hala ‘Besame Mucho’ ile başlıyorlar ‘What a Wonderful World’ ile devam ediyorlar ve en hızlısı ‘Sway With Me’ ile bitiriyorlar…
Her şey iyi güzel de niye dans?
Lafı fazla uzatmamak için uzun uzun dansın tarihçesine ve gelişmesine girmek istemiyorum. Anca kısaca şunu söyleyebiliriz:
Konuşma dilinin olmadığı zamanlarda insanlar birbirleri ile dans dili ile anlaşabiliyorlardı. İlk insanlar önce tepindiler, seslere kulak vererek yaptıkları hareketlere bir anlam verdiler. Belirli bir amaçla yapılan ritmik hareketlere dans adı verildi.
Dansın sanat olarak ortaya çıkışı ise Rönesans döneminde gerçekleşmiştir.
1920’lerden itibaren ortaya çıkan müzik ve dans akımları gramofon, radyo sinema gibi iletişim icatları yaygınlaşınca vals, tango, swing vb. dans türleri yaratılmıştır… (Halk dansları dediğimiz türler tabiatıyla çok daha eski tarihlerden beri süregelip gitmektedir.)
Günümüzde ise düğünler, bar-mitzva veya bat-mitzvalar danssız düşünülemez.
İlaveten, son yıllarda yapılan ilmi çalışmalarda dansın ruh ve beden sağlığı üzerinde de çok büyük faydaları olduğu ortaya çıktı. Şimdi sıkı durun: Dans eden birilerini izlediğinizde, genellikle yüzlerinde kocaman bir gülümseme görebilirsiniz. Dans ederken gülümsemek ve kahkaha atmak çok doğaldır! Bunun nedeni dans ederken gerçekten de çok eğlenmemizdir. Ayrıca dans etmenin diğer egzersizler gibi bir yaş sınırlaması da yoktur. Her yaştan bireyler, dans edip daha sağlıklı olabilirler.
Esasen, hemen hemen tüm ülkelerin folklorlarına bakın… Genellikle dans edenlerin tümü adeta hem egzersiz yapıyor hem de bazen şaka bazen de ciddi yüzlerle ama hep uyum içinde mükemmel bir gösteri ile kültürlerini de sergiliyorlar.
Dans etmek hafif-orta dereceli depresyonu önlemeye yardımcı olur ve dans eden kişinin özgüvenini arttırır. Depresyon günümüzde gençler ve tüm yaştan yetişkinler için ciddi bir sorun haline gelmeye başladı.
Uluslararası Nörobilim Dergisindeki bir çalışmaya göre, danslı hareket terapisi sadece depresyona iyi gelmekle kalmıyor, bir yandan da serotonin ve dopamin seviyelerini ayarlayarak stres psikolojisine de iyi geliyor.
Dans etmek özgüveninizi arttırır. Her yeni öğrendiğiniz dans hareketi sayesinde hem enerji seviyeleriniz hem de kendinize olan güveniniz artar.
Dans etmek sosyal bir faaliyettir… Güçlü sosyal bağlar ve arkadaşlarınızla sosyalleşmek hem özgüveninizi arttırır hem de tavrınızı olumlu etkiler. Ayrıca dans etmek pek çok yeni kişi ile tanışmanızı sağlar.
New England Tıp Dergisindeki bir çalışmaya göre, dans etmek hafızanızı güçlendirir ve yaşınız ilerledikçe demans oluşmasını da önlemeye yardımcı olur. Hata, Alzheimer hastalarının, eskiden bildikleri bir müzikle dans ederken unuttukları anıları hatırlayabildikleri gözlemlenmiştir. Aerobik hareketlerin beynin hafızayı kontrol eden bölümü olan hipokampusun hacmini kaybetmesini engellediği kanıtlanmıştır (65 yaş üstündekilerin dikkatine).
Dans kılavuzları ve metinleri, dansın fiziksel bir aktivite olarak sağlığa faydalarından bahsettiler. Günümüzde yapılan çalışmalar, dans etmenin zekâyı da arttırdığını gösteriyor. Zekânın özünde karar verebilme becerisi yatıyor. Zihin açıklığını arttırabilmek için en sık yapılan öneri, hızlı (saniyeler içerisinde) karar vermenizi gerektirecek aktivitelerde bulunmaktır. Bundan dolayı, zekânızı ve hafızanızı geliştirmek için dans etmenin size çok yararı olacaktır. Alzheimer hastalarının, eskiden bildikleri bir müzikle dans ederken unuttukları anıları hatırlayabildikleri gözlemlenmiştir.
Çocukları da unutmayalım: Dans onların motor becerilerini geliştirir, psikolojilerini olumlu yönde etkiler, dikkat ve odaklanma sürelerini artırır, yaratıcılıklarını kuvvetlendirir, özgüveni güçlendirir, sosyal becerilerini ilerletir, hafızalarını güçlendirir, kas gücü ve esneklik kazandırır…
Öyle ise ne duruyorsunuz? Spotify’dan bir dans müziği bulup hemen başlayınız. Kulunuz, eşimle, birazdan, Sostokavich’in İkinci Valsı ile piste çıkıyor.
Gençler de ya partnerleriyle ya da bebeklerini kollarına alarak dans etmeye başlasınlar.