Muhteşem Yüzyıl’daki ‘Hürrem’ rolüyle bir fenomen yaratan ve kırık Türkçesi, güzelliği ve yeteneğiyle hala Türk halkının en sevdiği oyuncular arasında yerini koruyan Meryem Uzerli, geçtiğimiz günlerde ‘Ru’ dizisinin tanıtım çalışmaları için bir dolu televizyon programı ve gazete röportajlarına imza attı.
Bunlardan biri de kendini ülkemizin en dobra isimlerinden biri olarak tanımlayan Hülya Avşar’ın YouTube programı oldu.
Buraya kadar her şey güzel! Fakat Avşar’ın sorduğu sorularla adeta saç baş yoldurttuğuna eminim sizler de sosyal medyada yayınlanan kesitlerden denk gelmişsinizdir.
Erkekler konusunda yaptığı seçimlerde şanssız olduğunu her zaman vurgulayan Uzerli’ye, ilk olarak “İlişkilerini bir türlü oturtamadın, bu hayat zor değil mi?” diye soran Avşar, ders niteliğinde bir cevap aldı. Uzerli, “Ne zaman aşk başarılı ki? Biriyle beraber olup onunla hayatının sonuna kadar birlikte olunca başarı mı oluyor? Ya da ayrılınca başarısız mı? Bence aşk için başarılı ya da başarısız diye bir şey yok” dedi.
Aşkta başarı ve başarısızlığı gerçekten kim ölçüyor? Aşk dediğimiz duygu zaten sonsuza dek devam eden bir şey mi? Siz evli insanların tamamının aşklarını sürdürdüğünden dolayı mı birlikteliklerine devam ettiğini düşünüyorsunuz?
Uzun ilişkilerde bile, o kimyamızı yerinden oynatan ve kalbimizi içimizden fışkıracak gibi hissettiren aşk duygusu, eğer ilişkinin altyapısı sağlam ise yerini sevgi ve saygıya bırakıyor.
Bu yüzden kendi adıma, evliliğe bir yol arkadaşlığı olarak bakıyorum. İnsanların aşık oldukları kişiden ziyade tüm hayatlarını birlikte geçirmeyi tahayyül edebildikleri; güven ve nezaket dolu, dostluk da edebilecekleri kişilerle bu zorlu yolları yürümelerinin en doğrusu olacağının kanaatindeyim.
Meryem Uzerli, cesur bir yol seçti ve Lara, Lily Koi isimli iki kızı olmasına rağmen, çocuklarının babalarıyla evlenmeyi tercih etmedi. Bekar bir anne olarak yoluna devam eden Uzerli hem kariyerine hem de çocuklarına odaklanmayı başardı.
Gelin görün ki, onun bu bireysel hayatında kendisi için en uygun gördüğü karar; bizim ataerkil, yargılayıcı, iğneleyici Avşar kızımızın üslubunda, “Neden evlenmediler seninle?” tarzı bir soru ile vücut buluyor.
ARAMIZDA BİR DOLU HÜLYA AVŞAR VAR!
“Neden evlenmediler seninle?” cümlesi ne kadar ağır. Bu zihniyetteki insanların aklına evlenmemenin kadının kendi özgür iradesi olabileceği gelmiyor anladığım kadarıyla. Hayatın tam da içinde bu durumu yaşayan bekar arkadaşlarım var, tercihlerinden dolayı bu tip yorumlarla karşı karşıya kalıyorlar. Yani aramızda bir dolu Hülya Avşar mevcut, merak etmeyin. Bizim yapmamız gereken bu cahilliklerle savaşmak.
Uzerli, bu soruya da gayet olgunca bir yanıt vererek “O benimle evlenmediler değil. Bazen hayat seni yaşıyor, bazen sen hayatı. Bir dönem hayat beni yaşadı. En önemli şey bana göre hataları bilmeyerek yapmak. Evlilik planlı bir şeydir ve bizim öyle planlarımız yoktu” cümlelerini kuruyor.
Gazeteci Serhat Uçak’ın konu hakkında yaptığı harika yorumla noktayı koyalım: “Türkiye’de birçok kadın ve erkek evliliği ve ‘evli kalmayı’ büyük bir başarı olarak görüyor. Eğitimliler dahil. Bu yüzden berbat ilişkilerini devam ettirip, Instagram’da mutluluk pozları veriyorlar. Hülya Avşar da onların gurusu, sözcüsü.”
Doğru söze ne hacet?
JAPON FENOMEN YOSHI’YE METROBÜSTE TACİZ!
Evet, doğru okudunuz. Metrobüslerde taciz meseleleri son sürat devam ediyor. Türkiye’de yaşayan Japon fenomen Yoshi Enomoto, X platformunda yazdığı yazıyla metrobüste nasıl korku dolu anlara maruz kaldığını kaleme aldı.
Yoshi, yaşadıklarını şu cümlelerle paylaştı “Dün gece saat 3, metrobüste taciz edildim. Elinde tesbih olan 50-55 yaşında gibi yeşil kıyafetli bir adam, ben otururken önce kolu ile kafama dokundu. Tekrar oldu ve rahatsız olduğum için koltuktan kalktım. Ama adam yanıma geliyor, tekrar uzaklaştım yine yanıma geliyor. Ben başka koltuğa oturdum. Sonra yanımdaki direği tutarak ve birkaç parmağını açıp bacağımı dokundu, hem de iki kez. Dedim bu sapık bilerek bana dokunuyor. Tekrar uzaklaştığımda bir daha yapmadı ama korktum. Allah belasını versin.”
İşe gidip gelirken sürekli metrobüs kullanan bir vatandaş olarak, ciddi anlamda rahatsız edici bakışlar ve tavırlarla karşılaştığımızı itiraf edebilirim. Mesela metrobüsten inmeye çalışırken, yan yana oturduğunuz koltukta özellikle yol vermeyen ve sizin kendisiyle temas ederek geçmenizi sağlamaya çalışan insanlar oluyor.
Bizler gibi tavrını sakınmayanlar, vücut diliyle -örneğin elindeki çantayı söz konusu kişinin böğrüne saplayarak- duruma karşı koyabiliyor peki ya sosyal anksiyetesi olanlar ne yapacak?
Yoshi’ye ülkemizde cahil, -insani değil hayvani içgüdüleriyle hareket eden- medeniyetsiz bir zevata denk geldiği için çok geçmiş olsun diyoruz ve bu sorunların tacizlere en ağır cezaların verilerek çözülmesini yetkililerden ciddiyetle talep ediyoruz.