Yaşlılık ve bilgelik

Avram VENTURA Köşe Yazısı
31 Temmuz 2024 Çarşamba

Ne zaman yaşıtlarımla buluşsam, söz sağlık sorunlarına geldiğinde hiç kimse yaşlılığını üstlenmiyor. Yaşadığımız kimi sorunların da ileri yaşlardan kaynaklandığını nedense görmezden geliyor, belki de hiçbirimiz kendimize yakıştıramıyoruz. Gerçi bu konuda ne istersek düşünelim, hayatımızı kendimizce sorgulayalım, doğanın buna vereceği yanıt zaten bellidir. Ne denli tepki göstersek, karşı çıksak da zamanı geldiğinde bu gerçeği bir şekilde öğreniyoruz.

Yaşlılığın getirdiği olumsuzluklar elbette ki olacaktır. Bunu kimse yadsıyamaz, görmezden gelemez; ama ben yalnızca onu olumlu yanıyla görmeye çalışanların penceresinden bakmak istiyorum.

İsveçli oyun yazarı ve film yönetmeni İngmar Bergman, yaşlılık sürecini bir dağa tırmanmaya benzetir. Çıktıkça yorgunluğumuzun arttığını, nefesimizin daraldığını, buna karşın görüş açımızın genişlediğini söyler.

Gerçekten hayata bilgelik dolu yaklaşımlarıyla, merak ve hayret yetilerini hiç yitirmeden sürdüren yaşlıları gördüğümde doğrusu imreniyorum. İleri yaşlarına karşın sürekli okuyan, düşünen, araştıran insanlar, yalnız gençlere değil, yaşıtlarına da örnek oluyorlar. Özellikle hayatlarına bir anlam kattıkları için! Yaşlılık dönemlerinde kitap yazan, bilim ve teknolojide yeni buluşlar ortaya koyan, sanatlarıyla topluma ışık tutan insanları saymaya çalışsak, sayfaların yetmediğini görebiliriz. 

Jean-Jacques Rousseau, ‘Yalnız Gezerin Düşleri’ kitabında gençliği bilgeliği öğrenme, yaşlılığı da uygulama dönemi olarak görür.

Gerçekten de hayata atıldığımız andan başlayarak evlilik, sosyal bir çevre edinme, çocuklarımızı yetiştirme, hayallerimizi gerçekleştirmemizdeki tutku ve kaygılarımız bizi hem olgunlaştırıyor hem de yaşam deneyimlerimizi çoğaltıyor. Yaşlılıkta ise bedensel değil yalnızca düşünsel çalışmalara yönelmek zorunda kaldığımızdan, kuşkusuz buna da eğilimimiz varsa, elde ettiğimiz bilgeliği uygulamak için bir fırsat doğmuş oluyor. Elbette ki gençlik ve orta yaşlılık dönemimizde, düşünsel alanda buna hazırlanmış olmamız koşuluyla…

Nitekim Antik Yunan düşünür ve bilgesi Platon, insanların yaşlılık dönemini duyguların dinlenme ve özgürlük çağı olarak nitelendirdikten sonra şöyle diyor: “Bilinçli yaşanılan bir gençlik ve orta yaşlılık, yaşlılığa hazırlanmanın en iyi yoludur. Bilgelik ve huzur kapılarını açabilecek tek doğru davranış budur.”

Gençlerdeki coşkuyu göz önüne aldığımızda, ünlü düşünürün yaşlılar için ortaya attığı duyguların dinlenmesi tanımının hoşuma gittiğini söyleyebilirim. 

Çin bilgesi Konfüçyüs’ün şu sözlerine de kulak verelim: 

“On beşimde kendimi öğrenmeye vermiştim. Otuzumda karakterim oluştu. Kırkımda kafamda hiçbir karışıklık kalmamıştı. Ellimde Tanrı Buyruğu’nu tanıdım. Altmışıma geldiğimde, duyduğum hiçbir şey huzurumu bozmuyordu. Yetmişimde ahlak ilkelerini çiğnemeden yüreğimin isteklerinin yolundan gidebiliyordum.” 

Doğrusu bilgelik hiç de kolay elde edilmiyor. Örnekleri gördükten sonra yaşlılığın buna olan katkısını yadsıyamayız.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün