Dört yıl, gözleri açıp kapatıncaya kadar yine geçiverdi işte…
Bu seferki Amerikan seçimleri nerede ise bütün dünyada ve ülkemize adeta gündemin ilk maddesi haline geldi. Yazılı, görsel, sözel, ‘cep telefonsal’ ne kadar iletişim aracı varsa her taraftan yoğun bir şekilde mesajlar alıyoruz.
Müsaadenizle dört yıl evvel 11 Kasım 2020 tarihli yazımdan birkaç satır aktarmak isterim:
“Samimiyetle söyleyeyim bütün bu süreçte kulunuzu hayrete düşüren husus adayların yaşları idi. Gerek Demokratlar gerekse Cumhuriyetçilerin hele bu ciddî dönemlerde genç bir başkanı aday gösterebilirlerdi.
Günümüz standartlarına göre, bırakın yaşlı sayılan 65 üstünü, 75 üstü bir kişiyi başkanlığa nasıl aday gösterirler? İlk dönemin sonunda 81 yaşında olacak bir kişinin, gizli veya açık sağlık sorunları, devleti zora sokmaz mı?
Acaba sağlıkla ilgili uzmanlar yanlış bir değerlendirme mi yapıyor? 65 yaş üstü kişilere, sokağa çıkmayın, kalabalıktan uzak durun, mesafeyi koruyun deyip duruyorlar. Herhalde bu tavsiyeler siyasetçiler için geçerli değil. Yaşlı grubuna giren senatör ve milletvekili adayları da “Amerika kazan onlar kepçe” bütün ülkeyi dolanıp durdu.
Siyaset herhalde insanların hem beyin hücrelerini hem de diğer vücut kaslarını geliştiriyor.”
15 gün evveline kadar şahit olduğumuz olaylar dört yıl evvelki endişelerimi daha da pekiştirdi.
Başkan Biden sağlık sorunları sık sık gündeme gelmekteydi. Hareketlerindeki düzensizlikler, isimleri karıştırması ve gafları, artık belirgin hale gelmişti. Buna rağmen adaylığından vazgeçmeye pek niyetli görünmüyordu. Ancak yakalandığı COVID hastalığı sonucu kararını değiştirdi ve yarıştan çekildi.
Bu karar Demokrat Partisinin önünü açabilir. Daha yeni adayı seçmediler. Halen başkan yardımcısı olan Kamala Harris coşkulu bir şekilde ortaya atıldı. Ancak Demokratların içinden başka adayların da çıkabileceği sinyalleri geliyor. Gün itibariyle açık seçik bir durum yok…
Cumhuriyetçi adayı Trump’a gelince:
Kendisi hakkında açılmış tam 34 ceza davası var. Euronews’un şu haberine bir bakın:
“Resmi kayıtlara göre Trump'ın şirketi, vekâlet sözleşmesine atıfta bulunarak, eski avukatı Michael Cohen'e yapılan bu geri ödemeleri yasal gider olarak gösterdi.
Savcılar, böyle bir masraf olmadığını ve vekâlet sözleşmesinin de hayali olduğu suçlamasını yöneltiyor.
Savcılığa göre mahkemeye sunulan kanıtların temelini, 34 tahrif edilmiş belge oluşturuyor. Bunların içinde 11 çek, Cohen’in sunduğu 11 aylık fatura ile Trump’ın şirketinin muhasebe defterine işlenen 12 resmi kayıt, savcılara göre, yolsuzluğun ve sahteciliğin kanıtı olarak görülüyor.”
“Trump'a yöneltilen suçlamaların tümü, New York'taki en düşük ağır suç kategorisi olan ve en fazla dört yıl hapis cezası taşıyan ‘E Sınıfı’ suçlar. Ancak Trump, suçlu bulunursa yargıç onu şartlı tahliyeye mahkûm edebilir.”
Ancak ABD yasalarına göre başkan seçilen bir kişi hapse girse bile, ülkeyi hapishaneden yönetebilirmiş… Eh! Gerçekleştiği takdirde nelerle karşılaşabiliriz… Yorumunu sizlere bırakıyorum.
En beğendiğim yorumlardan biri de başlığa koyduğum fotoğraf… İnanılması zor ama Cumhuriyetçi parti taraftarları Trump’ın sanık olarak çekilen bu resmin basılı olduğu tişörtleri dağıtıyorlar…
Dört sene evvel yazdığım gibi önümüzde ABD’nin karşısında yine, kendi çapına uygun devasa problemler mevcut. Muazzam yardımların akıtıldığı Ukrayna’nın savaşı, Ortadoğu’daki çatışmalar, Çin Cumhuriyetinin adeta önlenemez yükselişi, işsizlik ve özellikle Meksika’dan önlenemeyen göçler vs...
Tüm bunlara çözüm üretmek, kararlı cesur ve aynı zamanda temkinli bir lider ve bilhassa aynı niteliklere sahip seçeceği bir takıma bağlıdır.
Partisi ne olursa olsun ABD halkına belki de tarihinin en zor seçiminde kolaylıklar dilerim.
Kasım 2024 seçimlerini bekliyor ve “Vox Populi-Vox Dei /Halkın sesi hakkın sesidir” sözlerini tekrarlayarak yazımı sonlandırıyorum.
---
Önemli not: Yaşlı liderlerden bahsederken her zaman aklıma Venedik Dukası Enrico Dandolo gelir. 90 yaşında ve körken hâlâ dukalığın başında idi. 1204 yılında (92 veya 93 yaşında) 4. Haçlı Seferinin başına da geçerek İstanbul’u fethetmiş ve Latin Krallığının ilk yöneticisi olmuştu.
Bu meyanda 19. asrın sonlarında Gladstone ve Disraeli’yı de hatırlayalım. Her ikisi de çok ileri yaşlarında bile İngiltere başbakanlığı için yarışmışlardı ve her ikisi başbakan olmuştu (Gladstone dördüncü kez başbakan olarak seçildiğinde 83 yaşında idi).