İstanbul Nea Roma olabilir miydi?

Mois GABAY Köşe Yazısı
7 Ağustos 2024 Çarşamba

11 Mayıs 330’da İmparator 1.Konstantin’in Edirne’de rakibi Licius’u mağlup edip, Byzantion’a sığınmasından sonra, imparator daha çocukluk yıllarında geldiği bu şehre hükümet merkezini taşıyarak ‘Nea Roma’ yeni Roma adını verecektir. Bu isim uzun bir dönem kullanılmayıp yerini şehri ihya eden, Konstantin’in şehri anlamına gelen Konstantinopolis Dersaadet’ün yüzyıllar içinde onlarca ismi arasından en çok kullanılan ad olacaktı.

Şu sıralar dünya inisiyatif almaktan uzak liderlerin ellerinde adeta 3.Dünya Savaşı’na sürüklenirken, geçtiğimiz hafta on yıl sonra tekrardan gittiğim Roma’da, ilerki yüzyıllarda tarihin bizi nasıl yazacağını düşündüm.

Antik tarihçilerin anlatımlarına dayanarak en kötü Roma imparatorunun kim olduğuna karar vermemiz mümkün müdür?

İddiaya göre atını konsül yapmak isteyen ve kendisinin tanrı olduğunu sanan Caligula mı? Yoksa kendisine karşı kurulan komplolardan korkup zamanın önde gelen birçok vatandaşını idam eden ya da sürgüne gönderen otokratik lider Domitian mı? Belki de kendini Hercules sanarak meydanda gladyatör gibi dövüşen zalim Commodus. Caracalla da buna iyi bir aday. Tek başına hüküm sürmek için öz kardeşini öldürmüş ve rakiplerinin hepsini ortadan kaldırmıştı.

Nero despot, gaddar ve tanrılar gibi görülmeye can atan birçok kötü imparatordan sadece biriydi. Memnuniyetsiz senatorların siyasi düşmanlarına çamur atmak için uydurdukları göz önüne alındığında bu iddiaların benzerliği şaşırtmamalı. Roma tarihinden bakıldığında iyi imparatorun somut bir örneği olabileceği Augustus’un bile lekesiz bir itibarı yoktu. Roma’yı bir zamanlar beraber yönettiği Marcus Antonius ve Lepidus ile birlikte imzaladığı sürgün listesinden de açıkça görüldüğü gibi iktidara gelişi oldukça kanlıydı.

Şüphesiz biz Yahudiler için İmparator Titus 2.Süleyman Mabedi’ni yerle bir edip, büyük sürgünü başlatan en kötü Roma imparatorudur. Nitekim, Yahudi direnişinin son kalesi olan Betar düştükten tam bir yıl sonra Mabed ve Kudüs dümdüz edilerek Romalılar tarafından hatırası da silinmesi için ‘Aelia Capitolina’ adı verilecektir.

Roma’da bir tarafta Filistin protestolarını görüp diğer yandan da Titüs takının altında Yahudi esirler, ganimetler ve Menorayı gördüğümde tarihin en rahatsız edici sahnelerinden bugüne nerede durduğumuzu düşündüm.

Peki, günümüzün modern imparatorlarını düşündüğümüzde en kötü liderleri gelecekte seçmek için nasıl karara varacağız? Bilinçsiz zulüm önceden tasarlanmış acımasızlıktan daha mı kötüdür? Bu imparatorlar hakkında bile okuduğumuz bilgiler tarafsız olmayan kaynaklardan gelirken, gelecekte gerçeği kurgudan nasıl ayırt edebiliriz?

Tarihin gelecekte bugünü nasıl yazacağını bir tarafa bırakıp, sizlerle son olarak yazının başlığındaki gibi İstanbul’u Nea Roma gibi turizmde en ön sırada pazarlayabilmenin halen mümkün olabileceği birkaç gözlemimi paylaşmak isterim.

•⁠  ⁠Roma’da şehrin her köşesinde özellikle de turizm meydanlarında, müzelerde turistler çeşmelerden ücretsiz içme suyu temin etmekte. Bizde ise büfelerde yarım litse su 15-20 TL’den satılmakta.

•⁠  ⁠Roma’daki Circus Maximus’un model alındığı tarihi Hipodrom’un Sfendona bölümü bildiğim kadarıyla restorasyonda, orasının bir Bizans müzesi olarak açılması yakın zamanda büyük etki yaratabilir.

*  Million taşının yanında kazıları devam eden Stoa Bazilikası’nın ve İstanbul’da günümüze ulaşan iki Bizans sarayından birinin kalıntısı olan Boukelon Sarayı’nın restorasyonları bitince eminim daha sağlıklı bir Bizans rotası çıkarmamız mümkün olabilir.

•⁠  ⁠Yeme içme fiyatlarındaki enflasyona bağlı fahiş artışlar şehrin turistik mekanlarında da kendini hissettirmekte; artık Roma’dan bile daha pahalı dondurma, tiramisu satar durumdayız. Bunlara da acil bir düzenleme getirilmeli…

•⁠  ⁠Vatikan müzeleri günlük 25-30 Euro’lara pazarlanırken bizlerse Patrikhane’nin bulunduğu Fener Balat bölgesini halen yeteri kadar tanıtabilmiş değiliz. Kariye’den başlayıp, Fatih bölgesi ile birleşen bir Bizans rotasını Anemas Zindanları ve Tekfur Sarayı ile birleştirip sunabilmek mümkün…

Dilerim sosyal medya yasakları nedeniyle zaten sıkıntılı olan iş hayatında daha da zorlanmadığımız, nefret dili yerine barış diliyle herkesi kucaklayabildiğimiz ve ülkemize eşit dağılımlı bir turizm hacmini gelecekte yakalayacağımız gerçekleşir…

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün