Citius Altius Fortius

Selin SÜAR Köşe Yazısı
7 Ağustos 2024 Çarşamba

11 Ağustos’ta son bulacak Paris 2024 Olimpiyat Oyunlarının açılış töreni uzunca bir süre konuşuldu. Tüm dünyanın gündemini meşgul eden, sosyal medya platformları başta olmak üzere birçok kanalda ti’ye alınan açılış töreninde aktör Phillippe Katerine’in ‘Son Akşam Yemeği’nde maviye boyanmış Yunan şarap tanrısı Dionysos olarak yer alışı, Leonardo da Vinci’nin Son Akşam Yemeği tablosunun bir yorumu, LGBT’nin temsil edildiği bir defile, Olimpiyat bayrağıyla Seine’de dörtnala koşan metal bir at ve başsız Marie Antoinette tarafından tanıtılan Gojira’nın heavy metal performansı tüm dünyayı şaşkına çevirdi. Aynı zamanda Olimpiyat bayrağının ters asılması da bazı izleyicilerin gözünden kaçmadı. Ancak bu, bir hata değil, 1914’te birazdan genişçe söz edeceğimiz Fransız Baron Pierre de Coubertin'in bir fikriydi.

Açılış töreninde Hıristiyanlığın ve Hz. İsa’nın değerlerinin ayaklar altına alındığı iddiasıyla yalnızca Hıristiyanlar değil, inançlı kesim de tepkilerini dile getirdi. Açılıştan üç gün sonra İstanbul Rum Patrikhanesi törende gösterilenler hakkında kınama mesajı yayınladı. Aynı şekilde Türkiye Ermenileri Patriği İstanbullu Sahak II. Maşalyan, Kınalıada’da verdiği vaaz ile Olimpiyat Komitesine şikâyet mektubu yazacağını belirtti. Yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada kopan tantana üzerine Paris Olimpiyatları organizatörleri açılış töreni sırasında Leonardo da Vinci’nin ünlü eseri Son Akşam Yemeği’nin parodisinden rahatsız olan Katolikler ve diğer Hıristiyanlardan özür diledi. Paris 2024 organizasyonunun temsilcisi Anne Deschamps ise düzenlediği basın toplantısında, ‘insanları kırdıysak özür dileriz’ minvalinde bir konuşma yaptı. Devamında, Seine'in suyunun pis olduğu gerekçesiyle bir yarışmanın iptal edildiği, yağmur sonrası şehirde farelerin cirit attığı, yemeklerin yetersiz ve kötü olduğu söylentileri de 2024 Olimpiyatlarına damgasını vurdu.

Pierre de Coubertin’den Şirin Baba Parodisi Dionysos’a

İtalyan kökenli, aristokrat bir Fransız ailesinin çocuğu olarak 1863’te Paris’te doğan Fransız pedagog, tarihçi ve sporcu Baron Pierre de Coubertin, aynı zamanda modern Olimpiyat oyunlarının kurucusuydu. Antik Yunan’ın eğitim, kültür ve sanat pratiklerinin Olimpiyat düşüncesinin temelini oluşturması Pierre de Coubertin’i oldukça etkilemiş; Fransız gençlerini cesur, kuvvetli, inançlı, sağlam karakterli ve iyi ahlaklı bir hale getirecek yeni bir eğitim sistemine ihtiyacı olduğunu düşünmüştü.

Amerika ve İngiltere’nin eğitim sistemlerini de inceleyen Baron, sporun insanlar üzerindeki olumlu etkilerini de fark etti ve Fransa'da Racing Kulübü, Atletizm ve Cemiyet derneklerini yönetmek üzere Union des Sociétés Françaises de Sports Athlétiques (Atletik Spor Kulüpleri Birliği)’in genel sekreteri oldu. Pierre de Coubertin, sporu tüm dünyanın iyiliği için düşünmeye başlar ve Olimpiyatların dünya barışının temeli olduğunu savunur. Böylelikle 23 Haziran 1894 tarihinde Olimpiyat oyunlarının yeniden başlatılması kararı Baron’un çabalarıyla oy birliğiyle kabul edilir. Coubertin’in yakın arkadaşı Rahip Didon’un öğretmenlik yaptığı okulun kulüp bayrağına yazdırdığı ‘Citius, Altius, Fortius’ (Daha süratli, daha yükseğe, daha kuvvetli) sözü ise Olimpizmin ilk resmi sembolü olur.

Revue Paris dergisinde yayınlanan bir makalesinde Olimpiyatlar için şu ilkeler kabul edilir: (1) Olimpiyatlar, eskiden olduğu gibi, dört yılda bir yapılacaktır. (2) Olimpiyatlar, Antik Yunan’da olduğunun aksine, tüm dünya sporcularına açık olacak ve yarışma programı günün sporlarını içerecektir. (3) Yarışmalarda sadece büyükler yer alacaktır. (4) Amatörlük kuralları kesinlikle uygulanacaktır. (5) Olimpiyat organizasyonu gezici olacak ve her Olimpiyat başka ülkede yapılacaktır. Bu kararların ardından Coubertin önderliğinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi (Comité International Olympique, IOC) kurulur. Bu komitenin ilk kararı da I. Olimpiyat Oyunları'nın 1896'da Atina'da yapılması olacaktır.

Kutsal Ateşkes (Eκεχειρία)

Olimpiyat Ateşkesi, Kutsal Ateşkes veya Kutsal Barış, antik Yunan şehirlerinin Antik Olimpiyat Oyunları’na katıldıkları dönemde aralarındaki düşmanlıkların sona ermesini ifade eden bir kavramdır. Olimpiyat Oyunları’nın başlamasından önceki yedinci günden, bitiminden sonraki yedinci güne kadar, sporcuların askeri yükümlülüklerden muaf olarak oyunlara katılmak üzere seyahat edebilmesi için savaşlar durdurulmakta, oyunlara katılan polislerin (şehir devleti) silahlanması, aralarında çatışmaya girmesi veya idam cezalarının infazı yasaklanmaktadır. Ateşkesi ihlal edenler, çok ağır şekilde cezalandırılır. Uluslararası Olimpiyat Komitesi yakın zamanda Uluslararası Olimpiyat Ateşkes Vakfı’nı ve Uluslararası Olimpiyat Ateşkes Merkezi’ni kurmuştur. Merkezi Antik Olympia'da ve ofisleri Atina'da bulunan uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan Uluslararası Olimpiyat Ateşkes Merkezi geleneğini 1992 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi yeniden canlandırarak tüm devletleri ateşkese saygı göstermeye çağırmıştı.

Açılış öncesinde İsrail Devleti’ne yönelik tepki oldukça büyüktü. Yalnızca Arap ve/veya Müslümanlar değil, birçok ülke ve hatta Fransa'da Yahudi Tsedek Topluluğu ve Yahudi Fransız Birliği (UJFP) de İsrailli sporcuların Olimpiyatlarda tarafsız olarak yer almasını talep etseler, Rusya-Ukrayna Savaşı'na tepki olarak Rusya'nın Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin kararıyla oyunlardan çıkarıldığı hatırlatılsa da Fransız Hükümeti, İsrail’in olimpiyatlardan men edilmesinin söz konusu olmadığına yönelik açıklamalarda bulundu. Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne, İsrailli sporcular için gerekli güvenlik önlemlerinin alınacağını belirtti. Dolayısıyla bu yazıyı yazdığım zamana kadar neyse ki geçmişte yaşanan korkunç olaylara benzer bir durumla (1972 Münih Yaz Olimpiyatları) karşılaşılmadı.

Bugün Olimpiyat Ateşkesi, insanlığın adil rekabet, barış, insanlık ve uzlaşı kurallarına dayalı bir dünya inşa etme isteğinin yansıması haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler, ateşkesi, antik çağlardaki Olimpiyat Oyunları’nın temel taşı ve tarihin en uzun süreli barış anlaşması olarak kabul eder. BM Genel Kurulu, 25 Ekim 1993 tarihli 48/11 sayılı kararında üye devletlere “(...) her Olimpiyat Oyunu’nun açılışından yedi gün öncesinden başlayıp, kapanışından yedi gün sonrasına kadar olan dönemde Olimpiyat Ateşkesine uyulmalıdır” çağrısında bulunur. Ancak bu çağrının günümüz dünya düzeninde pek de dikkate alınmadığı aşikâr…

Tabii, güzel şeyler de olmadı mı?

Yalnızca çeşitliliğe değil, toplumsal cinsiyet ve eşitlik ilkelerine de önem gösterilmiş olunmalı ki Olimpiyatlarda ilk kez bir kreş gördük. Procter&Gamble ortaklığıyla sporcu ebeveynlerin, bebekleri ve küçük çocuklarıyla vakit geçirebilmeleri için rahat ve uygun bir ortam sağlayan Olimpiyat Köyü Kreşinde bebek bezleri, ıslak ve kuru mendillere erişim ile oyun zamanı aile bağlarını pekiştirebilmek için bir alan sunuyor. Kreş, sabah 9.00’dan akşam 21.00’e kadar açık.

Pierre de Coubertin’e ne oldu diye merak ederseniz; 1925’te IOC başkanlığından kendi isteğiyle istifa ediyor ve bu tarihten sonra yapılan hiçbir Olimpiyat Oyunu’na katılmıyor. İçine düştüğü maddi sıkıntılara rağmen yardım isteklerini geri çeviren Coubertin, 1937 yılında Cenevre’de hayatını kaybediyor, ancak vasiyeti üzerine kalbi, Yunanistan’da, Olimpiyatların ilk yapıldığı bölgede bulunan Zeus Tapınağı içinde toprağa veriliyor.

Ve son olarak Türkiye, voleybolda Hollanda karşısında 2-0 geriye düştü derken tarihi bir geri dönüşle 3-2 kazanarak Olimpiyatlara müthiş bir başlangıç yaptı. Henüz bunun sevinci tazeyken Atıcılık 10 Metre Havalı Tabanca Karışık Eleme’de Astsubay Kıdemli Başçavuş Yusuf Dikeç’in adeta zırhıyla gelen Sırp rakibinin yanında ekipmansız ve bir eli cebinde nişan alması ve efsane duruşu gümüş madalyayı getirmesinin yanında Space X, Elon Musk ve X başta olmak üzere tüm dünyada viral oldu.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün