Bildiğiniz gibi Olimpiyatları Oyunlarını tamamladık. Türkiye olarak 1984’ten bu yana ilk defa altın madalyasız bir Olimpiyat geçirdik.
Eğer Türkiye takımının resmi Twitter ve resmi yayıncı kuruluş olan TRT Spor Yıldız’ın resmi Twitter hesabını takip ettiyseniz Olimpiyat süresi boyunca, genelde elenen sporcularımıza teşekkürler tweet’i ile doluydu. Tabii ki ülkemizi Olimpiyatta temsil etmek, adını duyurmak teşekkür edilecek bir iş fakat 84 milyonluk bir ülkenin sanıyorum teşekkürden biraz daha fazlasına ihtiyacı var. Bu sebeple böyle bir başlık altında gerçekleri konuşmak, en azından bana gerçek görünen doğruları yazmak istiyorum.
Teşekkür etmek yerine kabullenelim
Yukarda da dediğim gibi evet teşekkür edelim fakat çuvaldızı da batıralım. Öncelikle güreşçilerden başlamak istiyorum. Olimpiyat tarihimizde en çok madalyayı aldığımız branş olan güreşte sadece iki bronz madalya alarak ayrıldık Paris’ten. Demek ki yeteri kadar çalışmamışız diyebilir miyiz? Kesinlikle diyebiliriz. Teşekkürün yanında eleştirimizi de getirelim, getirelim ki 2028’te de hüsranı yaşamayalım.
Gelelim boks ve okçuluğa. Bir önceki Olimpiyatlarda altın madalya alan Busenaz Sürmeneli bu sene çeyrek finalde oyunlara veda etti. Peki bu bir gerileme değil midir? Rakiplerimiz kadar fazla çalışmamışız, bu çok açık. Belki çok acımasız bulacaksınız beni, fakat teşekkür etmek işe yaramıyor. Ayrıca bana kalırsa bu kadar kalabalık bir ülkenin Olimpiyatı altın madalyasız tamamlaması tek kelime ile rezalet!
Okçulukta Mete Gazoz, geçen Olimpiyat şampiyonu, Avrupa ve Dünya şampiyonu. Evet, çok zor bir rakiple erkenden eşleşti, kabul etmek lazım. Fakat eski performansının da çok uzakta olduğunu kabul edelim. Son saniyeye kadar beklediği atışlarda başarılı olamadı. Teşekkür edelim ama rakiplerimizden az hazırlandığımızı kabul edelim.
Ne yazık ki Olimpiyata gidip, tweet atmakla, video çekmekle olmuyor bu işler. Devlet desteksiz -ki devlet desteği yok diyemeyiz - imkansız. Daha fazla destek, daha iyi altyapı, daha donanımlı tesisler gerekiyor.
Yani demem o ki, performansı geriye giden sporculara teşekkürün yanında bir çift de eleştiri yapılmalı. Teşekkür yetmez, yetmeyecek.
Peki, hiç mi başarılı bir nokta yok?
Tabii ki var. Mesela okçulukta, 17 yaşında bir kız çocuğumuz var: Elif Berra Gökkır. Pırıl pırıl, önü çok açık. Umarım çok çalışır, çok destek alır ve 2028’de madalyasını alır. Gelişme gösterdiğin için, teşekkürler Elif Bozkır!
Ersu Şaşma… Bence Olimpiyatın en büyük kazanımı. Biraz da şans yanımızda olsa sırıkla atlamada ilk bronz madalyamızı alabilirdik. En çok gelişme gösteren sporcu diyebiliriz bence Ersu’ya. Bir sonraki ilk turnuvada madalya alacağına eminim Ersu. Yolun açık olsun, teşekkürler Ersu!
Atıcılık… Çok fazla bir şey söylemeye gerek var mı? Efsaneleşmiş Olimpiyat pozumuzla, karma atıcılık takımımız, havalı tabancada ilk atıcılık madalyamızı getirdi bu sene ülkemize. Bin teşekkürler!
Filenin Sultanları… Aslında eleştirilecek noktalarımız vardı fakat en azından yarı finali gördük. Bölüm sonu canavarı İtalya’yı yenmek de hemen hemen imkansız bir şeydi. Teşekkürler Filenin Sultanları!
Eleştiriler tamamen yapıcı amaçlı yazılmıştır. “Kolaysa sen yap” diyebilirsiniz. Fakat benim yaptığım iş gazetecilik, sporcu değilim. Elştirebilirsiniz, korkmayın. Ayarında eleştiri toplumu, ülkeyi kalkındırır.