Gündem

Selin BARLAS Köşe Yazısı
13 Ağustos 2024 Salı

İnternet yasakları, hayvan katliamları, ekonomik sıkıntı derken bir bakmışım ki buradan ümidim kesilmiş…

Hiç böyle bir ‘vazgeçilmişlik’ yaşamadım. O ne demek diyeceksiniz…

İşte mevcut durum o kadar garipken ruh hali tasviri için kelime türetmek geliyor insanın içinden; çünkü bildiğim tüm kelimeler bu hisse yabancı.

Bir vatandaş olarak benim için önemli olan, değer verdiğim ve inandığım hiçbir şey mecliste oturan kimse için önemli değil…

Birileri var ama niye varlar?

Avazımız çıktığı kadar bağırmamızın önemi yok. Bizi duyan yok.

Burayı unutmak için yurtdışına kafamı çeviriyorum.

Çıkış orada sanki…

Bir bakalım bu ara neler oluyor…

Olimpiyatları geride bıraktık…

Altın madalya almadık ama Yusuf Dikeç ve Filenin Sultanları sayesinde unutulmaz anlar yaşadık.

Onlar olmasaydı şu ara tebessüm edecek halimiz olmazdı…

Sağ olsunlar.

Paris’ten Washington’a atlayalım…

Herkesin uzman kesildiği 5 Kasım ABD seçimleri yaklaşırken sürekli ‘bilirkişilerden’ yorum dinliyorum…

Ne derlerse desinler fakat Trump ve Harris’in karşı karşıya geldiği bu seçim nihayetinde çok heyecanlı geçecek.

Amerikan dış politikasını seçilen kişiler tamamıyla belirlemez elbet fakat kişilerin üslubu insanlara ve dolayısıyla gündelik hayata tesir eder.

Ondan hakaretamiz üslubuyla kin kusan Trump kimilerine göre şimdiden kazanan olsa bile; Biden’ın çekilmesiyle gölgelerden çıkan hazırcevap Harris arayı hızla kapatıyor ve birçok yerde önde ilerliyor…

New York Times’da son çıkan bir habere göre Trump Biden’a karşı yarışacağını düşünürken kazanacağından gayet eminmiş…

Fakat şimdi kendinden 20 yaş genç, Jamaika ve Hint melezi bir eski savcı olan Kamala Harris’e karşı yarışacağı için gerginmiş…

Amerika’da ne kadar demokrasi var/yok gibi sonu olmayan saçma bir tartışmaya girmeden anayasanın birinci maddesinin istisnasız her fikrin koruma altında olması sebebiyle deli saçması, tehlike içeren söylemler her iki taraftan telaffuz ediliyor. Cumhuriyetçilerin ve Demokratların üslubu eskiye göre sert ve tehditkâr.

Amerikan iç politikası Trump’ın kazanması veya kazanmaması halinde gerginliğe şahit olacak gibi görünüyor…

Trump’ı destekleyen faşist militer grupların (Proud Boys, Three Percenters, Oath Keepers vs) eski asker ve güvenlik güçleri (organize, tecrübeli, meşru ve saygı gören) gibi radikallerden oluşması müthiş bir tehlike tablosu çiziyor…

Bu tehlikenin yanı sıra ABD genelinde görülen bir evsizlik artışı var…

Washington Post’un haberine göre kuaför, lokanta müdürleri gibi ara işçi sayılan insanların, itibarlı çalışan normal Amerikalıların artık kira ve barınma sorunu hızla tırmanıyor.

17 eyaletten 30 kişi ile yapılan röportajda çalışırken evsiz kalanlar çoğunlukta. 12,1 milyon Amerikalı yani dört kiracıdan biri kazandıklarının yarısını kiraya verdikleri halde evsiz kalıyor. Bu rakamın daha yüksek olma ihtimali de var çünkü tespit edilmemiş arkadaşında veya arabalarında kalanlar da var…

İçe bakınca ciddi barınma ve sağlık pahalılığı problemleri ABD’de çözüm bekliyor.

Amerikan dış politikası ise Harris’in veya Trump’ın kazanması halinde 1,5 trilyon dolarlık nükleer yapılanma programını sürdürecek…

Gözler hep Gazze’de olduğu için oraya yapılan F-22 savaş jetleri mevzusu açılıyor…

Sivillere yönelik şiddetin durmak bilmediği korkunç sahneler artık bitsin diye gece gündüz Tanrı’ya yalvarırken hastaneler ve okullar vurulmaya devam ediyor…

Artık dayanamıyorum.

Ondan kafamı yine başka bir bölgeye çeviriyorum…

ABD ve Asya münasebetlerine göz atalım istiyorum…

Amerika yalnızca Doğu Akdeniz’de hareketli günler geçirmiyor. Düzinelerce yeni nesil savaş jetleri Japonya’ya yollanıyor. 10 milyar dolarlık bu alışverişte Okinawa’nın Kadena hava üssüne F-35, F-16, F-15’ler gidecek.

Tokyo için tehlike teşkil eden Çin, Rusya ve Kuzey Kore’nin kontrol altında tutulması bölgede herkes için elzem.

Tabii burada Tayvan meselesini göz ardı etmemek lazım elbet. Çin Komünist Partisinin “gerekirse alırız” dediği Tayvan Japonya için hayatî önem taşıyor.

Okinawa ve Tayvan arasında yalnızca 750 kilometre var. ABD’nin Japonya’daki askerlerinin yüzde 70’i Okinawa’da.

Tayvan hem Japon hem Amerikan askerlerini barındırmakta.

Japonya’nın enerjisinin yüzde 90’ı deniz yoluyla Tayvan yakınlarından geliyor. Ondan enerji ve süreklilik bakımından Japonya Tayvan’a mecbur.

Silah, savaş, seçim…

Daha yazacak çok konu var…

Kalanları bir sonraki yazıya saklıyorum.

Japonların dediği gibi “üzerinde tepinilmiş çimlerde dahi çiçek açar”.

Gelecek yazıda daha mutlu ve umutlu olmak ümidiyle…

Çiçekler açsın!

Sayanora.

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün