“Veata Yisrael ma Ad… E.loeha şoel meimah ki im leyira et Ad… / Ve şimdi Yisrael Tanrı senden ne ister ki senden isteği Tanrı’dan çekinmendir.”
Moşe’nin Ekev peraşasında dile getirdiği Tanrı korkusu ifadesi aslında Tanrı’nın öğretilerine sahip çıkmak ve onları uygulamak olarak karşımıza çıkabilir. Ancak Gemara Masehet Berahot 33/B’de bir soru gündeme gelir. “Tanrı korkusu kolay bir şey midir ki Moşe bunun Tanrı’nın tek isteği olduğunu söylemektedir?”
İnsanoğlu aslında zor şeylere ulaşmak konusunda çok da hevesli değildir. Birinin bizden yüklü bir meblağ para istemesi durumunda insan olarak bu sorgulanır. Ancak bu meblağın bir getirisi olması durumunda insan duruma farklı bir pencereden bakabilir. Duruma maddiyat değil de maneviyat açısından baktığımızda ‘yirat Aşem’ hiç de kolay bir şey değildir. Ancak karşılığında nelere sahip olacağımız hayal edildiğinde bile üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken bir yatırım olarak görülebilir.
Mişle adlı eserinde Şlomo Ameleh ‘Yirat Ad… tosif yamim / Tanrı korkusu kişinin günlerini uzatır’ ifadesine yer vermektedir. Yirat Aşem yaşadığımız hayatın niteliğini iyileştirir ve anlam katar. İnsan bu şekilde kaygılarından endişe veya üzüntüsünden uzaklaşabilir. Çünkü Tanrı bizimle ilgilenmektedir ve bizim için en iyisini istemektedir. Bu da Tanrı’nın verdiği bütün nimetler için O’na şükretmemiz gerektiğini hatırımızda tutmamızı sağlayacaktır. Bunun sonucunda da her olumsuzluktan şikâyet etmekten vazgeçmeyi öğrenebileceğiz.
Ekev peraşasında yer alan mitsvalardan biri Birkat Amazon’dur. “Veahalta, vesavata uberahta / yiyecek, doyacak ve kutsayacaksın” diyen Tora yemek yedikten sonra bir beraha okuma zorunluluğu getirmektedir. Bu son derece normaldir. Ancak burada farklı bir bakış açısından da söz etmek gerekir. Beraha söyleyecek bir düzeye erişmiş olan kişi yediğinin, doyduğunun ve bunun için de Tanrı’ya teşekkür etmesi gerektiğinin farkında olandır. Şikayet etmekten vazgeçip Tanrı’nın nimetlerinin iyiliğini görebilendir.
En fazla şikâyet edilen veya ‘laşon ara’ yapılan yer ne yazık ki yemek masasının etrafıdır. Birçok şeyden şikâyet edebiliriz. Unuttuğumuz şey, bir masanın etrafında, bir çatının altında, rahat bir evde, açlığımızı gidermek için ihtiyacımız olan tüm yiyeceklerle birlikte oturduğumuzdur. Düşündüğümüzde, insanların genel olarak sağlıklı bir şekilde aileleri ile konforlu, yemek salonunda, güvenli ve huzurlu bir şekilde oturup yemek yerken şikâyet edecek bir şey bulmaları oldukça şaşırtıcıdır. Sahip oldukları inanılmaz nimetler için mutlu ve minnettar hissetmek yerine, yemeğin büyük bir kısmını şikâyet ederek geçirenlerimiz az değildir.
Bir şeyi unutmamak gerekir ki Bamidbar kitabının büyük bölümü Bene Yisrael’in çöl yolculuğu sırasındaki şikâyetlerden ve Tanrı’nın onlara verdiği cezalardan söz etmektedir. Tora bizlere Tanrı’nın şikâyet etmemizden pek de hoşlanmadığını ifade eder. Çünkü O bizlere sağlaması gereken her şeyi zaten sağlamaktadır. Bene Yisrael çölde yedikleri man gıdasından şikâyet ederken biz günümüzde ekonomik şartlardan şikâyet ederiz. Güçlü orduların varlığından şikâyet eden Bene Yisrael yerine günümüzde bulunduğumuz yerlerin güvenlik durumundan şikâyetçi oluruz. Mitsvaları yerine getirmek konusunda titiz davransak bile şikâyet konusunda aynı hassasiyeti nedense göstermeyiz.
Mişle’nin de söylediği gibi. Tanrı korkusu insanın ömrünü uzatan, endişeleri yok eden bir faktördür. Hayatımızdan şikâyet kavramını biraz uzaklaştırmak bile bizleri Tanrı korkusu esasına yaklaştıracaktır.