Geçtiğimiz sayılarda, Olimpiyat sporcularımızı eleştirmiştim hatırlarsanız. Biraz eleştiri serisi gibi olacak art arda gelen yazılar fakat önceki yazımın sonunda dediğim gibi, yerinde eleştiri toplumu geliştirecektir. Gerçi, bu futbol takımları için ne kadar geçerli onu gerçekten bilemiyorum. Zira, kendilerinden takım değeri olarak katbekat aşağıda olan takımlara boyun eğdik bu yaz boyunca.
Türkiye’nin Avrupa serüveni Fenerbahçe Lugano maçı ile başladı. Fenerbahçe ilk maçı 4-3, ikinci maçı 2-1 kazanarak tur atlamayı başardı fakat Lugano’dan üç gol yiyen Mourinho takımı eleştirildi. Yeni takımdır, alışma sürecidir, dedik. Sonrasında Fenerbahçe Lille ile eşleşti ve son saniyede Fransa’da yediği golle deplasmandan 2-1 mağlup ayrıldı. Kadıköy’de ise normal süreyi 1-0 kazanıp maça penaltılara götürmesine azıcık süre kala verilen penaltıyla Şampiyonlar Ligi serüvenine havlu attı ve bir alt lig olan Avrupa Ligi’ne kaldı. Bütçeleri hemen hemen denk olan bir takıma elenen Fenerbahçe hiç de kötü oynamadı ve çok fazla gol kaçırdı. Tabiri caizse “top istemedi” diyebileceğimiz bir maçtı. Fakat Fenerbahçe’nin de kendinden çok daha düşük bütçeli takımlara elendiğini çokça gördük tarihte. En yakını, geçen seneki Olympiakos maçı oldu.
Fenerbahçe’den sonra sıra Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’daydı. Galatasaray kendi bütçesinin dörtte biri olan bir takıma gerçekten çok kötü bir oyunla 3-2 yenildi. Ki yeni transferi Batshuayi’nin bireysel çabası ve başarısı olmasa maç 3-0, 4-0 gibi trajik yerlere gidebilirdi. Trabzonspor, önce Avrupa ligi ön elemesinde Rapid Wien’e elendi sonra da St. Gallen’la ilk maçta berabere kaldı. Lige en hızlı girişi yapan Beşiktaş ise Lugano’dan üç gol yedi ve ilk maç 3-3 bitti.
Peki neden milyonlarca Euro bütçeleri olan takımlarımız Avrupa’da tel tel dökülüyor?
Öncelikle “Sezon yeni başladı, takımlar oturmadı” söylemini kesinlikle kabul etmiyorum. Diğer takımlar altı aydır sadece bu maça hazırlanıyormuş gibi konuşuluyor, kesinlikle yanlış bir argüman. O halde geriye daha az cevap kalıyor yukarıdaki soru için.
1. cevap: Avrupa takımlarının -bütçe fark etmeksizin- bizden çok daha disiplinli ve iyi şekilde maça hazırlanmaları. Futbolumuz da ülkenin bir profili olduğundan ötürü, rakip takımla ilgili analiz, scouting veya istatistiki bilgilerimiz çok eksik kalıyor. Dolayısıyla Young Boys gibi takımlar Galatasaray’ın zayıf karnını çok iyi çalışıp üç topta kaleye inip gol atabiliyor (Young Boys’un attığı 2. gol). Paraları yıldızlara basmak, futbol takımı için yeterli olmuyor, paranın yanında vizyon ve çalışkanlık çok daha önemli kalıyor.
2. cevabım ise şu olacak: Rakiplerimiz her ne kadar bütçe olarak altımızda olan takımlar olsa da, oynadıkları ligdeki rakipleri onları her zaman hazır olmaya itiyor. Fakat Super Lig’de Anadolu takımları ile üç büyükler arasında ekonomik olarak açılan makas çok feci boyutlarda. Örneğin, Beşiktaş ligde rakip olarak Antalyaspor ile oynarken, Young Boys Basel ile, Lille PSG ile oynuyor. Rakiplerin kadar iyi olabiliyorsun futbolda, bence bu da bu cümlenin en güzel örneği. Türk takımlarındaki borçluluk dağlar kadar ve buna bir de Anadolu kulüplerindeki tesis eksikliğini ekleyince ister istemez, üç büyüklerle fark çok ciddi şekilde açılıyor. Zaten geçen sene de bunun örneğini çok iyi şekilde gördük. 99 ve 102 puanda iki takım başı çekti ve en yakın takiçlerine 40’tan fazla puan attı. Bu görülmüş bir makas değildi. Bu sene de farklı olmayacaktır.
Ne yazık ki oynadığınız lig takımların standardını belirliyor ve Türkiye liginin standardı Avrupa’da çok aşağıda kalıyor. Tam da bu yüzden sapır sapır dökülüyoruz. Hakemiyle, futbolcusuyla, yöneticileriyle, sahaların zeminleriyle, taraftarlarıyla her şeyiyle standardımız çok aşağıda kalıyor. Hele hakemler konusuna ayrı bir yazı yazmam gerektiğini düşünüyorum. Öyle ki, takımlarımızın Avrupa’da faul beklediği pozisyonları görünce utanıyoruz bazen. Öyle düşük standarda alışmışız ki.
Dolayısıyla Türkiye’de futbol her anlamda yükselmedikçe -ki çok zor gözüküyor- biz 1 milyar Euro’luk kadro da kursak, herhangi bir köy takımı gelir bizi Avrupa’dan eler ve gönderir.