Kamala Harris ve analizler

Selin BARLAS Köşe Yazısı
28 Ağustos 2024 Çarşamba

Buradan Washington hakkında iddialı yorumlar yapıp, karakter analizleriyle yorumlarını süsleyen malumatfuruşları dinleyip izlemeye bayılıyorum.

Kendi ülkesiyle ilgili yorum yapmaktan çekinen, soru sorulduğu vakit samimiyetsiz cevaplar veren, korkudan düzgün cevap veremeyen ‘yiğitlerin’ Amerikan politikası hakkındaki ‘cesur’ yorumları ve liderlerin karakterleri hakkındaki ‘çarpıcı’ analizleri beni çok güldürüyor.

Neyse uzmanlardan geçilmiyorken biz işimize bakalım…

Kamala Harris Demokratların Kongresinde kendini insanlara anlatırken aslında mühim bir noktaya parmak bastı…

Kendisini anlatırken ve şimdiki Kamala olmasını sağlayan birçok şeyden bahsederken aynı zamanda olmadığı şeyleri de bir yandan vurguladı.

Evvela Joe Biden olmadığını, ikincisi de Donald Trump olmadığını gayet güzel anlattı.

Bu ne demek diyecek olursanız çok basit…

Yetiştirilişi ve kökleri, ailesi ve hayatı ne Biden’a ne Trump’a benziyor…

Babası Donald Harris Jamaika’dan, annesi Shyamala Gopalan Hindistan’dan Amerika’ya hakiki anlamda hayatlarını değiştirmek için gidince Berkley Üniversitesinde okurken tanışıyorlar. Sivil haklar, bireysel özgürlükler gibi birçok konuda aktiflerken evlenip iki kızları oluyor: Kamala ve Maya.

Fakat her insanın başına gelebileceği gibi Harris ve Gopalan boşanıyor.

Kızları anneleri yetiştiriyor.

Hatta 2020’de Kamala Harris’in başkan yardımcısı seçildiğindeki sözlerini hiç unutamıyorum. Annesi için “Burada olmamın sebebi, annem Shyamala Gopalan Hindistan’dan buraya geldiğinde 19 yaşındaydı, belki bu anı tahayyül etmedi ama böyle bir ihtimalin olduğu Amerika’ya çok derinden inandı” demişti…

O bizim gidip çocukları vizeyle uğraşmasın diye kâğıt üzerinde vatandaş olsun diyerek çocuklarını Amerika’da doğuranlar gibi değil…

Parayla değil hakikaten inanarak hayatlarını tamamıyla yaptıklarıyla Amerikan rüyasına katkıda bulunan bir ailenin çocuğu Harris.

Ondan buradan oturup yorum yapanlara sadece gülünür.

Neyse gülüp geçelim… Ciddiye alınacak gibi değil çünkü…

Beni belki de Kamala Harris’in annesinden öğrendiği ve çok etkileyen bir sözü daha var… “Haksızlıktan şikâyet etme, kalk ve bir şeyler yap değişime katkın olsun” diyen annesi benim de Amerikalı annemin bana büyürken neredeyse harfiyen aynı şeyleri söylemesi sebebiyle derinden etkiledi.

Ondan yüreğime dokundu.

Oturup şikâyet edip “Aman buradan gidelim, edelim, bulaşma, konuşma” gibi pasifize olmuş yiğitler Amerikan politikasına gelince uzman olması akıl alır değil…

Siyasilerle dalga geçilebildiği ve eleştirilebildiği bir ülkeyi çok iyi kavramış ‘dehaların’ burada sessizliğin bir parçası olması trajikomik.

Ama ne diyeceksin işte…

Kavram ve kimlik kargaşaları insanı bazen sersem eder.

Biden çekildikten sonra Kamala Harris’in öne geçtiğini aradaki farkı hızla kapattığını görüyoruz.

Çünkü şimdi karşısında duran 78 yaşındaki Donald Trump insanların gözlerinin içine baka baka yalan söyleyen, hakkında onlarca açılmış dava dosyası bulunan, insanlara hakaret eden, eğitimi şaibeli, başarısı ise hayali olan, halktan kopuk bir ırkçı.

Amerikan halkını burada küçümseyen dâhilerin “Trump gibi bir adamı nasıl seçtiler?” sorusunu buradan sormaları beni hep güldürmüştür…

Bir dönem seçildiğini hatırlatıp devam edelim…

Hatayı tekrar etmeyecek kadar akıllılar!

***

Harris, Joe Biden’ın aksine merkez solda duran, ekonomiyi zenginler için değil çalışan Amerikalılar üzerine inşa etmenin ve vergilendirme sisteminin revize edilmesini vurgulayan bir lider.

Donald Trump istediği kadar tepinsin, bağırsın dursun, Kamala Harris’e komünist desin…

Ekonominin zengini koruduğu bir sistemi işçi sınıfı kabul etmez.

Bunun belki de en çarpıcı örneği Cumhuriyetçilerin ağır toplarından Geoff Duncan, Olivia Troye, Stephanie Grisham, Adam Kinzinger gibi isimlerin ardından daha birçoğu çıkıp açıklama yaptı.

Ortak kanı “Trump ülkeyi idare edecek ahlaki değerlere sahip değildir bir daha hata yapmayın” oldu. Tabii basın açıklamaları ardından son cümleleri slogan varî olsa bile çok şey söylüyor “Doğru olanı yapın ve kasımda Harris’e oy verin.”

Tabii gel şimdi bunu buradan Amerikan siyasetine bakıp yorum yapanlara anlat…

Bu ülkede hangi siyasetçi ülkesini düşünerek hareket ediyor? Ya da bırakın hareket etmeyi partisinden veya liderden bağımsız cesurca yorum yapabiliyor?

Üzerine uzun uzun düşünsünler…

Bu konu “Yok efendim, Amerika 50’lerden başlayarak Guatemala’dan Şili’ye, Küba’dan, Irak’a çok ülkeyi karıştırdı” gibi köhne argümanlarla alakasız bir yere bağlamasınlar.

Biz Amerikan iç politikasından bahsediyoruz.

Dış politikaya gelince iktidarların ve muhaliflerin Amerika ile alışverişlerinde karşılığında neler aldıkları ve halklarını harcadıklarını anlatmak için tarihe giriş derslerine geri dönüp en baştan okusunlar.

Beğen veya beğenme fikir özgürlüğü konusunda yâni en temel ve en mühim hak ile alakalı öğrenecek çok şeyimiz var…

Ondan Amerika’ya gelene kadar elinize bir ayna alın kendinize bakın…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün