Haliç'te tarihe karşı kürek çekmek!

Zehra ÇENGİL Köşe Yazısı
28 Ağustos 2024 Çarşamba

Dünyanın en eski sporlarından kürek, günümüzde fazlasıyla popüler hale geldi. ‘Kiralık Aşk’ta Ömer İplikçi karakteriyle Barış Arduç’un başlattığı, ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’de Serenay Sarıkaya’nın iyice harladığı bu ateş, son dönemde pek çok kişinin adrenalin seviyesini zirvelere taşımakta.

Gazeteci arkadaşım Arif Hür sayesinde haberim oldu Nova Kürek Kulübü’nden. Eyüp İskelesi’nin hemen yanı başında Milli Takım’ın eski sporcu hocalarının kurduğu, onlardan temel dersler alabileceğiniz, antrenman yapabileceğiniz uygun bir yer.

Hem sabah hem de akşam saatleri için seçenekler mevcut. Eğer sabahın ilk ışıklarını deneyimlemek, güneşin doğuşuna şahit olmak istiyorsanız erken kalkmayı göze alıp sabahları; ‘iş çıkışı stres atarım’, biraz da gün batımını izlerim tercihindeyseniz de akşam saatlerini seçebilirsiniz. İstanbul’un tarihi manzarasını izlemek de cabası.

Kürek, her yaştan insanın yapabileceği, suyun rahatlatıcı gücüyle size terapi tadı yaşatacak bir spor. Yaklaşık bir aydır yakın dostum Özlem Özden ile eğitimlerimize devam ediyoruz. Pala, topaç, ay, hamla gibi yepyeni terimleri lügatimize katmamızın yanı sıra, senkronizasyon konusunda da fazlasıyla aşama kaydettik. (Şunu da net bir şekilde ifade etmek gerekir ki: Asla göründüğü kadar kolay değil)

Sırt, omuz, bacak ve karnın çalışmasını sağlayan bu sporda, yapılan sürekli ve ritmik hareketler, kalp atış hızınızı artırarak kardiyovasküler sistem üzerinde de önemli bir etki yaratıyor.

Ve en önemlisi sizi disipline ediyor. Dersleri takip etmek, derslerde dört kişilik teknelerde ekiple bir ahenk içinde hareket etmek için arkadaşlarınızla tek bir beyin gibi olmak- aynı düşünmek, iskeleden hareket eden vapurların dalgaları sizi salladığında soğukkanlılığınızı korumak, enerjinizi verimli bir alana yöneltmek… Tüm bunlar sizde bir başarı ve mutluluk duygusu yaratıyor.

Pek tabii, kürek ortamını sadece Instagram sayfasına renk olsun diye de kullananlar yok değil. Ne yapalım, sosyal medya çağı. Onlar her yerde varlar! Biz anın tadını çıkarmaktan devam.

Yalnız Yaşayanlar Kulübü!

Anadolu Ajansı’nın 2024’ün ilk çeyreğinde paylaştığı bir haber, bu aralar yeniden su yüzüne çıktı: Türkiye’de yalnız yaşayanların sayısı 5,2 milyona ulaştı.

Üniversiteyi kazandığım 2002 yılından beri yalnız yaşamayı deneyimleyen biri olarak bu konunun avantaj ve dezavantajlarını paylaşmak isterim.

Eğer maddi imkan varsa, yalnız yaşamak mutlaka tecrübe edilmeli, çünkü ‘birey’ olma yönünde atılan adımların en büyüklerinden sayılır. Yalnızlık, size birçok konuda inisiyatif almayı öğretiyor. Ailenin boyunduruğunda, onların buyruklarıyla yaşamaktan çıkarak, her kimseniz o olma fırsatını yakalıyorsunuz. Bunu güzel bir şekilde, kendini geliştirmek için kullanırsanız ne ala. Bol bol kitap okuyabilir, film seyredebilir, arkadaşlarınızı davet edip uzun sofralar kurabilir, entelektüel tartışmalarda bulunarak vizyonunuzu yeniden inşa edebilirsiniz.

Her şeyin rüya gibi olmadığını da unutmamak lazım. Mutluluklarınızda yalnızsınız, hüzünlendiğinizde, ağladığınızda duvarlar size, siz duvarlara bakıyorsunuz. Bir defasında hastane dönüşü arkadaşımdan beni arayıp kontrol etmesini rica etmiştim, o da “Tabii seve seve” dedi ve herhalde anında sözünü unuttu. O gece neredeyse bayılıyordum, zar zor lavaboya kadar ulaşarak yüzümü yıkadım ve bilincim, kararan gözlerim soğuk suyun etkisiyle ancak açılmaya başladı. Eğer yere düşseydim, o arkadaşım ya da başkası beni aramasaydı uzun süreler boyunca, çok şey için geç olabilirdi. Bu sebepten yalnız yaşayan arkadaşlarımı, eğer bir de hasta ise sık sık aramaya gayret ederim, bana ihtiyacı varsa yanında olmak isterim. Yaşlıların sürekli hal hatır sorulmadığı konusundaki sitemlerini de bu yüzden çok net bir şekilde anlayabiliyorum.

Bazı insanlar çocuklarını geleceğinin garantisi olarak görüyor, halbuki ailesiyle ilişkilerini kesen nice örnekler var karşımızda. İnsan kendisine ilerleyen yıllarında baksın diye çocuk yapmamalı. Ama bir hayat arkadaşının zaruriyetine ben de inanıyorum. Yaş aldıkça yine birlikte gülebileceğin, sana sıcacık ve güvende hissettirecek, seni İsviçre’deki emekliler gibi 80 yaşında bile dağların zirvesini keşfedecek enerjide tutacak, bu ömrü “İyi ki yaşadım” dedirtecek biri. Hepimize nasip olsun!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün