Bu sene Olimpiyatlarda neden başarısız olduk?
Ya da aslında başarılı mı olduk?
Başarının kriteri nedir? Madalya mı? Yoksa başka kriterler de söz konusu olabilir mi?
Örneğin daha önceki Olimpiyatlarda hiç katılım göstermediğimiz spor branşlarında katılımın arttırılması başarı olarak adlandırılabilir mi?
Türkiye 2024 Paris Olimpiyatları’na tam 18 spor dalında katıldı. Sporcularımızın ise yarısından fazlası kadındı. Daha önce hiç böyle bir yelpazemiz olmamıştı.
Spor yazarı Nihan Cabbaroğlu bu farklılığın önemine parmak basıyor: “Madalya sayısına bakıldığında 1984’ten itibaren Türkiye’nin ortalaması 6,5’tur. Bu şekilde bakıldığında aslında ortalamanın üzerinde oluyoruz. Fakat önemli olan kendinizi ne kadar geliştirdiğiniz, farklı sporlarda ne kadar devam edebildiğiniz.” Türkiye’nin geçmişine bakınca 41 Olimpiyat altınının 29’u güreş, 8’i halter, diğerleri ise birer tane olmak üzere okçuluk, boks, tekvando ve judo branşlarında. Bu yıl ise sporcularımız, atıcılık, atletizm, badminton, bisiklet, boks, artistik jimnastik, eskrim, güreş, halter, judo, kürek, masa tenisi, modern pentatlon, okçuluk, tekvando, voleybol, yelken, yüzme dallarında yarıştı. Jimnastikte Adem Asil ve Ferhat Arıcan, sırıkla atlamada Ersu Şaşma, 1500 metre serbest yüzmede Kuzey Tunçelli beşinci oldular. Yüksek atlamada Buse Savaşkan finale kaldı. İlk kez atıcılık madalyası alındı.
Spor yazarı Banu Yelkovan; yüzme, atletizm, jimnastik dallarının Olimpiyatın en önemlileri olduğunu vurguluyor. Olimpiyatların dünyanın en üst düzey spor sahnesi olduğunu belirterek özellikle yüzme ile atletizmde başarının çok kolay olmadığını ekliyor:
“Bunlar domine edilen branşlar. Hep aynı ülkeler madalya alıyor ve bu tesadüf değil. Uzun vadeli bir yatırım, çok büyük oyuncu havuzu ve stratejiyle gelinen noktalar. Sporcularımızınki insanların tahmin edebileceğinden çok daha büyük bir başarı.”
Peki, daha önce altın madalya aldığımız güreş, halter, judo ve tekvandoda neden bu sene altın madalya alamadık?
Rusya, tüm spor müsabakalarından men edildiği için alanlarında Olimpiyat şampiyonu olan birçok Rus sporcunun farklı ülke bayrakları altında yarışması, bu spor dallarında altın madalyaya ulaşamamamız için bir gerekçe olarak kabul edilebilir mi?
Özbekistan aslında iyi bir örnek. Paris’e 90 sporcuyla giden Özbekistan, müsabakalarda sekizi altın toplam 13 madalya kazanarak tarihinin en başarılı oyunlarını geçirdi. Olimpiyatların en başarılı 13. ülkesi oldu ve ülkelerinin spor tarihi adına önemli bir başarı aldılar. Bu başarıda devletin spor politikası oldukça önemli bir rol oynuyor. Devlet Başkanı Mirziyoyev’in sporculara bizzat gösterdiği alaka ve bu alanda sporcuların hazırlanması için harcanan 50 milyon dolara yakın bir bütçe bu başarının arkasındaki temel oldu. Mirziyoyev, Özbekistan’ın bir spor ülkesi olduğunu söylüyor. Paris’in ülkenin spor kültürünün geliştirilmesinde bir mihenk taşı olduğunu belirtiyor. İlerleyen yıllarda sporda Özbekistan’ın adını daha sık duyacağımızı düşünüyorum.
Devlet desteğiyle sporun bir kültür haline geldiğine inanan kesimdenim. Katılım gösterilen spor dallarımızı çeşitlendirmiş olmamız, hele atletizm ve yüzme gibi ana dallarda varlığımızı göstermiş olmamız yadsınamayacak başarılardır.
Kanımca, aracın daha hızlı gidebilmesi için gerekli olan ilk modifikasyonları yaptık. Şimdi esas iş, bu başarılı sporcularımızı daha da geliştirmek ve onları örnek alan alt jenerasyonlara kaynak aktarabilmektir. Bu şekilde sürekliliği sağlayabiliriz. Eğer bunu başarabilirsek bir sonraki Olimpiyatlarda altın madalyalar gelmeye başlayacaktır.
Evet, madalya sayısı bakımından 2024 yılı Olimpiyatları için Türkiye adına başarısız görünmektedir.
Yine de, bu durumun ileriki yıllar için oldukça umut verici bir başarısızlık olduğunu ifade etmek isterim...