Yaz ayları boyunca televizyon kumandasından uzak durmak, düzenli gazete okumamak zihnimi bir süreliğine de olsa arındırdı. Tarafsızlık ilkesi kalkalı beri, güven ortamı sarsıldı. Sadece düşünce tarzınıza yakın gelen kanalları izlemenin, gazeteleri takip etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bir vakitler vefat ilanlarını öğrenmek için aldığım gazeteyi de çoktan unuttum. Zaten ekonomik koşullar gereği insanlar gazeteye giderek daha az ilan veriyor.
Bu süreçte iç ve dış gelişmelerden bihaber miydim? Elbette ki hayır. Sosyal medya her tür haberi saniyesinde önünüze seriyor. CovId’in beraberinde taşıdığı virüslerden biri akıllı telefonlar aracılığıyla yarattığı bağımlılık oldu. Maalesef medyaya ayırdığım gereksiz zamanı hâlâ ayarlamış değilim. Üstelik istemsiz de olsa zarar gördüğümü bile bile…
İlginçtir sosyal medya fenomeninin yaygın olmadığı dönemde George Orwell ‘1984’ adlı romanında, “Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak” diye yazmıştı. Şimdilerde ise Yuval Harari aynı konuyu daha bilimsel irdeliyor. “Sosyal medya zihinlere nefret, korku ve açgözlülük tohumları ekmektir” derken, söz konusu algoritma yapay zekâ ile birleştiğinde olumsuz düşünce mekanizmasından kurtulamayacağımızı öngörüyor. Harari, akıllı telefon kullanmamasının nedenini zihnini gereksiz yere kirletmeyip daha yararlı konulara yer kalmasını yeğlediğini açıklıyor.
“WhatsApp’larda, internette her ‘beğen/like’ tuşuna bastığınızda biraz daha zehirlendiğinizi, girdabın sihrine kapıldığınız gerçeğini göz ardı etmeyin” cümlesi yine Harari’nin hatırlatmalarından.
↔↔↔
Çocuklar ehliyet aldıklarında, araba kullanmayı bilmenin yeterli olmadığını, iyi bir sürücünün karşıdan gelen araca da dikkat etmesi gerektiğini hep vurguladım. Geçenlerde Büyükada’da tanık olduğum bir olay o günleri anımsattı.
İskele’den Adabüs’e binmiş gidiyoruz. Cadde yayalarla dolu olduğundan, kadın sürücü dikkatli yol alıyor. Karşıdan arabaya doğru gelmekte olan bisikletliyi görünce yavaşlayıp duruyor. Ve birden ön cama gelen, ‘güm’ sesi…
14 yaşlarında bir delikanlı son model elektrikli ‘scooter’da koca kulaklıkları kafasında, cep telefonuna bakarak ilerliyor. Haliyle gelen aracı görmüyor ve çarpıyor. Yolcular korkuyla beklerken sürücü iniyor. Hemen çocuğa bakıp iyi olduğundan emin oluyor, sonra arabada bir hasar var mı diye kontrol ediyor. Ardından haklı olarak çocuğu azarlıyor. Özrü kabahatinden büyük delikanlının, “sola saparsınız diye düşünmüştüm” demesini şaşkınlıkla duyduk. Daha çok da vurdumduymazlığa üzüldük.
↔↔↔
İstanbul’da 2024-2025 eğitim/ öğretim yılı 9 Eylül Pazartesi günü başladı. Bu bağlamda eğitimde fırsat eşitliği ilkesi ile çalışmalarını sürdüren Öğrencilere Yardım Derneği (Mişne Tora), ‘Az, Çok Fark Etmez’ okul servisi kampanyasını başlattı. Zorlaşan hayat şartlarında öğrencilere bir nebze olsun destek vermek herkesin arzusu.
Roş Aşana arifesinde çocukların geleceğine ışık tutmak için ‘Az Çok Fark Etmez’ kampanyası yeni yılın anlamlı hediyelerinden biri olacak.
Sağlıkla kalın.
Not: Kampanya için 0542 523 13 08 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
